Cumartesi, Eylül 27

Akne, özellikle 15-45 yaş arası bireylerde en sık görülen cilt sorunlarından biri olarak hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkabiliyor. Her aknede iz kalmasa da, şiddetli iltihaplı akneler deride çöküntü (atrofik skatris) veya kabarıklıklara (hipertrofik skatris, keloid) yol açabiliyor. Günümüzde mikro iğneleme, kimyasal peelingler, fraksiyonel lazerler, altın iğne, eksozom ve kök hücre gibi pek çok tedavi yöntemi akne izlerinde kullanılabiliyor. Ancak Medipol Mega Üniversite Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ali Balevi, hiçbir yöntemin izleri tamamen ortadan kaldırmadığını, en önemli yaklaşımın akne izleri oluşmadan önce dermatolog kontrolünde doğru tedavinin başlanması olduğunu vurguladı. Prof. Balevi, bilinçli yaklaşımın ve koruyucu hekimliğin izlerin kalıcı hale gelmesini engellemede büyük rol oynadığını belirtti.

“AKNE İZİNİ TAMAMEN ORTADAN KALDIRMAK MÜMKÜN OLMAYABİLİR”

Akne izlerinin 3 tipe ayrıldığını ve her biri için farklı tedavi yöntemleri olduğunu söyleyen Prof. Balevi, “Akne izleri üç tipte sınıflandırılır: Ice Pick, Box ve Rolling Scar. Ice Pick ve Box scar tiplerinde kimyasal peelingler, mikro iğneleme ve fraksiyonel ablatif lazerler tercih edilebilir. Deride dalgalanma yapan Rolling Scar tiplerinde ise subcision adı verilen deri altı serbestleştirme işlemi ve dolgu uygulamaları daha çok kullanılmaktadır. Burada en önemli nokta şudur: Akne izi oluştuktan sonra onu tamamen ortadan kaldıran, silgiyle silinmiş gibi yapan bir tedavi yöntemi yoktur. Bazı hastalarda sonuçlar çok başarılı olabilirken, bazılarında daha sınırlı kalabilmektedir. Bu nedenle genel tıpta da olduğu gibi en önemli yaklaşım koruyucu hekimliktir.” diye konuştu.

“İZLER BAŞLADIKTAN SONRA GERİ DÖNÜŞ HER ZAMAN MÜMKÜN OLMAYABİLİR”

Öncelikle hastanın bilinçli olması gerektiğini vurgulayan Prof. Balevi, “Akne en sık 15-45 yaş grubunda görülen ‘akne vulgaris’ tipidir ve çoğumuzun hayatımızın bir döneminde karşılaştığı bir durumdur. Eğer akne iz bırakmaya başlamışsa, deride ufak çökmeler, sert nodüller, kistler veya akıntılı lezyonlar oluşuyorsa; ‘krem sürelim, bitkisel ürün kullanalım, çeşitli merkezlerde rastgele tedaviler deneyelim’ yaklaşımı doğru değildir. Böyle bir durumda mutlaka bir dermatolog tarafından takip edilmek gerekir. Gerekirse sistemik antibiyotikler veya sistemik izotretinoin tedavileri uygulanabilir. Bu ilaçlardan kaçınmamak, doğru hekim takibinde kullanmaktan çekinmemek önemlidir. Çünkü izler başladıktan ve ilerledikten sonra geri dönüş her zaman mümkün olmayabilir. Bu nedenle en baştan bilinçli olmak gerekir.” ifadelerini kullandı.

 


KAYNAK: HABER7

Editör Hakkında


1990 yılında İstanbul’da doğdu. Meslek hayatına Aydın Doğan Anadolu İletişim Meslek Lisesi’nde Gazetecilik bölümü okuyarak başladı. İlk stajını Hürriyet Gazetesi’nde yaptı. Üniversiteyi ise İstanbul Üniversitesi Radyo Televizyon Yayımcılığı bölümünde tamamladı. 2009 yılında Milliyet Gazetesi’nde internet haberciliğine başladı. 15 senelik kariyerinde çok sayıda gazete, haber portalı ve televizyon bulunmaktadır. Meslek hayatına Haber7.com’da “Gündem Editörü” olarak devam etmektedir. Evli ve 2 çocuk annesidir.

Paylaşmak
Exit mobile version