Pazartesi, Ekim 6


Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Muğla’nın Bodrum ilçesindeki bir otelde düzenlenen “Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM) Risk Altındaki Kültür Varlıkları Kırmızı Listesi: Türkiye” çalışmasının tanıtım programına katıldı.


Programın açılışında konuşan Ersoy, kültür varlığı kaçakçılığının, eserleri bağlamından koparan ve bilimsel verilerin yok olmasına sebep olan organize bir suç olduğunu söyledi.


Kültür varlığı kaçakçılığının ulusal güvenlik ile ilişkilendirildiğini, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından da terörün finansmanında kullanılan bir enstrüman olarak tanımlandığını vurgulayan Ersoy, şöyle devam etti:


“Türkiye bu suçla mücadeleyi hem emniyet, jandarma ve gümrük birimlerimiz eliyle ulusal düzeyde hem de uluslararası işbirlikleri aracılığıyla küresel ölçekte kararlılıkla sürdürmektedir. Bu mücadelenin farklı cepheleri var. Yurt dışına kaçırılmış eserlerin iadesini sağlamak bunlardan bir tanesi ve Türkiye olarak bu cephede çok ciddi başarılar elde ettik. Son 8 yılda 9 binden fazla kültür varlığımızın iade edilmesini sağladık. Bu alanda, farklı ülkelerle imzaladığımız anlaşmalar ciddi fark yaratmıştır. Amerika Birleşik Devletleri ile yürüttüğümüz yakın işbirliği sayesinde, Marcus Aurelius heykeli de dahil olmak üzere pek çok eserimiz ülkemize dönmüştür. Yine bu yıl haziran ayında, İsviçre makamlarının titiz çalışmaları ve işbirliği sayesinde bu ülkede ele geçirilen 7 tarihi eserimizin iadesini sağladık. İnşallah bugün bu eserlerin tanıtımını da gerçekleştireceğiz.”


Ersoy, bir yandan ülkenin eserleri için mücadele verirken bir yandan da Türkiye’de ele geçirilen ve bilimsel verilerle kökeni belirlenen eserlerin ait oldukları topraklara dönmesi için güçlü ve yapıcı bir işbirliği yürütüldüğünü dile getirdi.


İran, Irak, Kazakistan, Mısır, Peru ve Çin’e çok kıymetli eserlerin iade edildiğini anlatan Ersoy, şunları kaydetti:


“Şüphesiz bu işbirlikleri ve elde edilen kazanımlar çok önemli, çok değerli. İdeal olan bizim ve diğer ülkelerin bu mücadeleyi vermesine hiç gerek kalmamasını sağlamaktır. Bunun da yolu, eserleri köken ülke sınırları dışına çıkmadan koruyabilmekten geçiyor. İşte bu noktada ICOM Kırmızı Liste uygulaması büyük bir önem taşımaktadır. Öncelikle Kırmızı Liste’ye dair şu yanlış kanıyı düzeltmek isterim. Bu liste kaybolmuş eserlerin bir envanteri, iş işten geçtikten sonra hazırlanan bir kayıp listesi kesinlikle değildir. Kırmızı Liste, kaçakçılık riski yüksek eser türlerini tanımlayan ve kolluk kuvvetleri, gümrük birimleri, müze profesyonelleri ile sanat piyasası aktörleri için rehber görevi gören bir farkındalık aracıdır. 2000 yılından bugüne pek çok ülke için yayımlanmış ve kültür varlığı kaçakçılığını önlemede etkili sonuçlar doğurmuştur.”


Bakan Ersoy, Türkiye için hazırlanan Kırmızı Liste’nin ICOM uzmanları ile müzecilerin birlikte yürüttüğü titiz bir çalışmanın ürünü olduğunu bildirdi.


“Hangi eserlerin daha fazla risk altında olduğu ortaya kondu”


Kaçakçılıkla Mücadele Dairesinin pek çok müzeyle yakın iş birliği içinde çalıştığını, doğru eserlerin listeye alındığından emin olmak için çeşitli kriterlerin gözetildiğini belirten Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Kolluk kuvvetlerince en çok hangi eser tiplerinin yakalandığına, yurt dışında en sık hangi eserlerimizin tespit edildiğine dair analizler dikkate alınmış, böylece hangi eserlerin daha fazla risk altında olduğu ortaya konmuştur. İstanbul Arkeoloji Müzeleri, İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi, Afyonkarahisar, Antalya, Çorum, Edirne, Erzurum Tunceli ve Van müzelerimiz ile İstanbul Türkiye Yazma Eserler Kurumumuz bu süreçte çok ciddi bir mesai ve emek sarf etmişlerdir. Görev alan değerli çalışma arkadaşlarımın her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Söz konusu müzelerimiz, Türkiye’nin bütün bölgelerini temsil eden ve kültürel çeşitliliğimizin en büyük güvencesi olan kurumlardır. Onların titiz çalışmaları sayesinde ICOM Kırmızı Liste-Türkiye yalnızca risk altındaki eser tiplerini ortaya koymakla kalmamış, aynı zamanda ülkemizin kültürel zenginliğini ve bölgesel çeşitliliğini de yansıtmıştır.”


Ersoy, 2020 yılında kurulan Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi Başkanlığının uzman kadrolarıyla yalnızca operasyonel düzeyde değil, aynı zamanda halka yönelik farkındalık çalışmalarıyla da öne çıktığını ifade etti.

Bakan Ersoy: Son 8 yılda 9 binden fazla kültür varlığımızın iade edilmesini sağladık


“Son beş yılda 900 bini aşkın eser, yurt dışına çıkarılmadan müzelerimize kazandırıldı”


Kültürel mirasın korunmasında her bireyin katkısının değerli olduğunu söyleyen Ersoy, şunları ifade etti:


“Mücadelemizde güvenlik güçlerimizin başarılı operasyonları da vazgeçilmez bir yer tutmaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğümüzün Anadolu, Miras ve Define operasyonları, Jandarma Genel Komutanlığımızın kaçak kazılara karşı caydırıcı tedbirleri ve Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğümüzün sınır kapılarındaki etkin çalışmaları sayesinde son 5 yılda 900 bini aşkın eser, yurt dışına çıkarılmadan müzelerimize kazandırılmıştır. Kültür varlığı kaçakçılığı, doğası gereği uluslararası ve organize bir suçtur. Dolayısıyla bu suça karşı mücadelenin başarıya ulaşması için uluslararası işbirliğinin ve dayanışmanın tesis edilmesi şarttır. Bakanlığımız, ICOM, uluslararası meslektaşlarımız, kolluk kuvvetlerimiz ve kültür profesyonellerimiz olmak üzere bu ortak bilinçle bugün burada bir araya gelmiş olan bizler, kültür varlıklarının ait oldukları topraklarda korunması yönündeki ortak irademizi bir kez daha tüm dünyaya ilan ediyoruz. Birlikte bu mücadeleyi kazanacağımızdan şüphem yoktur.”


Bakan Ersoy, finansmanı Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği tarafından sağlanan ve Amerikan Araştırma Enstitüsü Türkiye Ofisi aracılığıyla Bakanlığa aktarılan desteğin, bu projenin gerçekleşmesinde büyük rol oynadığını dile getirdi.


“Onları korumak, insanlığın ortak değerlerini korumaktır”


Kırmızı Liste’nin, kültür varlığı kaçakçılığıyla mücadelede ülkeye olduğu kadar uluslararası topluma da ciddi katkılar sunacağını bildiren Ersoy, konuşmasını şöyle tamamladı:


“Yürüttüğümüz işbirliklerinin herkese örnek olmasını temenni ediyorum. ICOM Kırmızı Liste-Türkiye’nin tanıtımı vesilesiyle bir aradayız ancak birlikteliğimiz bununla sınırlı kalmayacak. Bu toplantımızı da kapsayan ve iki gün sürecek olan zengin bir programa ev sahipliği yapıyoruz. İnanıyorum ki bu yoğun ve zengin içerik, hepimiz için hem teorik hem de pratik açıdan değerli bir öğrenme ve paylaşma fırsatı olacaktır. Kültür varlıklarının yalnızca geçmişimizin değil, kimliğimizin ve geleceğimizin de taşıyıcıları olduğunu hatırlatmak isterim. Farklı coğrafyalarda ve çağlarda üretilmiş olsalar da bizlere ortak bir hikayeyi hatırlatırlar. Onları korumak, insanlığın ortak değerlerini korumaktır.”

Paylaşmak
Exit mobile version