Perşembe, Ağustos 7


Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşen, “Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi”nin açılışında konuştu.


Bakan Ersoy, programda yalnızca geçmişin izlerini görünür kılmakla kalmadıklarını, aynı zamanda bu toprakların kadim kültürel mirasını, milletin hafızasını, kimliğini ve ortak geleceğini koruma sorumluluğunu hep birlikte üstlenmenin haklı gururunu yaşadıklarını belirtti.


Ersoy, Cumhuriyet tarihinde bir ilk olan bu anlamlı buluşmaya ev sahipliği için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür etti.


Bugün, aynı zamanda Cumhuriyet tarihinin arkeoloji alanında dönüm noktası diyebilecekleri, “Geleceğe Miras Projesi” için de bir arada olunduğunu belirten Ersoy, bu projenin kültürel miras alanında şimdiye dek yürütülen çalışmalar arasında kapsamı, sürekliliği ve etkisi bakımından eşsiz bir yere sahip olduğunu söyledi.


Bakan Ersoy, “Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle açılışı gerçekleştirilen sergi ve ardından başlayacak olan ‘Arkeolojinin Altın Çağı’ başlıklı uluslararası sempozyum, yalnızca kültür politikamızın değil, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası akademik ve diplomatik itibarı açısından da büyük bir adım niteliğindedir.” dedi.


“Türkiye, yıllık 800 arkeolojik kazı çalışması ile dünyada ilk sırada yer almaktadır”


Tarih boyunca insanlığın, kimi coğrafyalarda sadece yaşamadığını, orada ürettiğini, inşa ettiğini ve çok sayıda iz bıraktığını ifade eden Ersoy, bu yerlerin, sadece geçmişin değil, aynı zamanda medeniyetin şekillendiği alanlar olduğunu kaydetti.


Ersoy, bu alanlardan belki de en önemlisinin “Anadolu” olduğunu belirterek, şunları söyledi:


“Bu topraklar 12 bin yıl öncesine dayanan Göbeklitepe’deki ilk izlerinden Hititlerin örgütlü dünyasına, klasik çağların görkemli kentlerinden Selçuklu’nun derin medeniyetine ve Osmanlı’nın geniş ufuklarına kadar sayısız hikayeye ev sahipliği yapmıştır. Bizler de bu eşsiz ve değerli mirasa sahip çıkmak, üstlendiğimiz sorumluluğu daha ileriye taşımak adına bütüncül ve sürdürülebilir bir koruma vizyonu geliştirmeye gayret ettik, ediyoruz.”


Bakan Ersoy, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü desteği ve yüksek iradeleriyle bu vizyonun kurumsal bir çerçeveye kavuştuğunu vurgulayarak, 2023’te Geleceğe Miras programı altında, kültürel miras alanında uzun vadeli ve kapsamlı bir uygulama modeli olarak somutlaştırıldığını söyledi.


Ersoy, projenin, kültürel miras yönetimini kısa vadeli kazı sezonlarının sınırlarından çıkararak, sürdürülebilirlik ilkesini merkeze alan, yeni bir dönemin kapılarını araladığını vurguladı.


Restorasyon ve koruma süreçlerinin ise yalnızca teknik ihtiyaçlara karşılık gelen geçici uygulamalar değil bilimsel verilere dayanan, uzun vadeli koruma hedeflerini gözeten ve kültürel turizmle entegre edilen çok katmanlı yaklaşımlar haline geldiğini söyleyen Ersoy, şu ifadeleri kullandı:


“Geleceğe Miras kapsamında geçmişte 151 noktadan bugün itibarıyla 251 ayrı arkeolojik alanda sürdürülen kazı, restorasyon ve çevre düzenleme faaliyetleri, Anadolu’nun dört bir yanına yayılmış, bugüne dek yeterince değerlendirilme imkanı bulamamış pek çok arkeolojik alanı da içerecek şekilde yürütülmektedir. Türkiye, bugün yıllık 800 arkeolojik kazı çalışması ile bu alanda dünyada ilk sırada yer almaktadır. Su altı arkeolojisinde ise açık ara diğer ülkelerin çok önünde yer alıyoruz.”


“2018-2025 yıllarında ülkemize iade edilen eserlerin sayısı ise 8 bin 976 oldu”


Ersoy, kültür varlıklarını gün yüzüne çıkarmak ve korumaktaki nihai amaçlarının, onları yalnızca saklamak değil, doğru biçimde anlamak ve halkla buluşturmak olduğunu, bunun için kültür varlıklarının teşhir ve tanzimi kadar erişilebilirliği, ören yerlerinin konforlu bir ziyaret noktasına dönmesinin büyük önem taşıdığını kaydetti.


Bu amaçla ören yerleri karşılama merkezlerini, gezi rotaları ile modern bir anlayışıyla hazırlarken, müzecilik noktasında da yepyeni bir bakış açısı ile hizmet verdiklerini belirten Bakan Ersoy, gece müzeciliğini, kültürel mirasa ve dokuya zarar vermeyecek şekilde yürüttüklerini ifade etti.


Kültürel mirasın yalnızca Türkiye sınırları içinde değil, dünya ölçeğinde de görünür ve etkili kılınması için kapsamlı çalışmalar yürüttüklerini belirten Ersoy, bu doğrultuda Roma Kolezyumu’nda yapılan “Göbeklitepe: Kutsal Bir Yerin Gizemi” başlıklı serginin 6 milyonu aşkın ziyaretçiyle olağanüstü bir ilgiyle karşılandığını söyledi.


Son yıllarda Bakanlığın faaliyetleri arasında öne çıkan alanlardan birisinin de kültür varlığı kaçakçılığıyla mücadele olduğuna dikkati çeken Ersoy, yurt dışında eserlerin izini sürdüklerini, ülkeden yasa dışı yollarla çıkarılan kültür varlıklarının iadesi için kararlılıkla çalıştıklarını ifade etti.


Bakan Mehmet Nuri Ersoy, “Geçtiğimiz sene yurt dışından 1149 eseri ait oldukları topraklara kavuşturduk. 2018-2025 yıllarında ülkemize iade edilen eserlerin sayısı ise 8 bin 976 oldu. Attığımız kararlı adımlar neticesinde, yurt dışında, ‘Bu eserler Türkiye’ye ait, onlar mutlaka eserlerine sahip çıkarlar ve geri alırlar’ düşüncesi artık iyice güçlendi.” dedi.


Kamuoyunun da yakından takip ettiği önemli bir gelişmenin ise kısa süre önce herkesi gururlandırdığını belirten Ersoy, 1960’lı yıllarda Burdur’daki Boubon Antik Kenti’nden yasa dışı yollarla yurt dışına çıkarılan Roma İmparatoru Marcus Aurelius’a ait bronz heykelin rahmetli Prof. Dr. Jale İnan’ın öncülüğünde başlayan ve uzun yıllar süren bilimsel, hukuki ve diplomatik girişimlerin ardından, 14 Nisan 2025’te Cleveland Sanat Müzesi’nde düzenlenen törenle Türkiye’ye resmen iade edildiğini söyledi.


Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Bugün burada ziyaret etme imkanınız olan Marcus Aurelius heykelinin yanında durduğunuzda, yalnızca bir arkeolojik eseri değil, bu topraklara ait bir değerin uzun bir aradan sonra ait olduğu yere dönüşünü ve devletimizin kültürel mirasımıza sahip çıkma kararlılığını simgeleyen bir başarıyı göreceksiniz. Bu önemli eserin iadesinde 2018’den bu yana artarak süren bir ortaklıkla çalışma yürüttüğümüz Amerika Birleşik Devletleri’ne teşekkür ediyorum. Kültürel mirasımızın yurt dışından iadesi için verilen mücadele hayati önem taşıyor. Ancak unutulmamalıdır ki, eserlerin daha yurtdışına kaçırılmadan ele geçirilmesi çok daha önemli. Son yıllarda bu alanda da önemli başarılar elde ettik. Bu mücadelemizde omuz omuza çalıştığımız emniyet ve jandarma birimlerimize, gümrük muhafaza ekiplerimize de huzurunuzda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.”


Serginin yüzde 80’ini ilk kez ziyaretçilerle buluşacak


Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde açılan sergide yer alan eserlerin yüzde 80’inin ilk kez kamuoyuyla buluşacağını belirten Ersoy, “Karahantepe’de bulunan ve Neolitik Çağ için ‘asrın keşfi’ olarak nitelendirilen 12 bin yıllık tabak, Hatay’da ortaya çıkarılan 3 bin 500 yıllık kil tablet ile Antalya açıklarında gün yüzüne çıkarılan 1000 yıllık parfüm şişesi seti gibi dünya arkeoloji literatürüne yön verecek nitelikteki buluntular ziyaretçilerle buluşturulacaktır.” diye konuştu.


Ersoy, Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüksek himayeleri ve güçlü destekleriyle yürüttükleri çalışmaları, bilim insanları, yerel paydaşlar ve uluslararası işbirlikleriyle daha da ileri taşımaya kararlı olduklarını söyledi.


Bakan Ersoy, Türk arkeolojisi için değil Türk-Japon ilişkileri için de önemli bir isim olan, 1972’de Türkiye’de yaşamaya başlayan ve 1985’de hayatını kaybettiği günlere kadar Kaman Kalehöyük kazısını yöneten ve ömrünü Kaman’a adayan Doktor Sachihiro Omura’yı saygıyla andığını belirtti.


“Antik kentler, ilk defa ziyaretçi odaklı bütüncül bir planlamayla ele alındı”


Side Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Feriştah Alanyalı ise Bakan Ersoy’un 2022’de Side Antik Kentini incelemeleri sonrasındaki gelişmeleri anlattı.


Alanyalı, 2022’de arkeoloji için başlayan vizyonun, 2023’te Cumhuriyetin 100. yılına tekabül eden dönemde “Geleceğe Miras Projesi” ismiyle ülke genelinde başarıyla hayata geçirilen kapsamlı bir uygulamaya dönüştüğünü söyledi.


Geleceğe Miras Projesinin arkeolojik çalışmalara önemli katkılar sunduğunu, bilimsel kazı ve araştırmaların yanı sıra, birçok anıtsal yapının sistematik olarak belgelenip korunması sağlandığını belirten Alanyalı, “Antik kentler, bu kapsamda ilk defa ziyaretçi odaklı bütüncül bir planlama ve tasarım anlayışıyla ele alınmıştır.” dedi.


Alanyalı, projenin getirdiği en önemli yeniliklerden birinin yürütülen kazı, araştırma ile koruma ve onarım çalışmalarının yıl boyunca kesintisiz sürdürülmesi olduğunu belirterek, “Yıl boyunca süren bu çalışmalar, arkeolog, sanat tarihçi, restoratör-konservatör gibi uzman personelin tam zamanlı olarak istihdam edilmesini mümkün kılmıştır.” ifadesini kullandı.


Projeye değer katan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Bakan Ersoy’a ve tüm paydaş kurumların kıymetli yöneticilerine en derin teşekkürlerini ileten Alanyalı, “İnanıyorum ki Geleceğe Miras Projesi, ülkemizin kültürel varlıklarını yalnızca korumakla kalmayacak, onları toplumsal faydaya dönüştüren sürdürülebilir bir kalkınma modeli olarak da örnek teşkil edecektir.” değerlendirmesinde bulundu.

Paylaşmak
Exit mobile version