Çarşamba, Ocak 8


Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, CNN Türk canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.


Şam ziyareti sırasında Suriye’de şahit olduğu tahribata ilişkin Fidan, havalimanı çalışmadığı için kara yoluyla Şam’a gittiğini belirterek, İdlib tarafının iyi durumda olduğunu ancak Hama, Humus ve Şam’da bir yıkım gördüğünü ifade etti.


Fidan, Esed rejiminin bu yıkımı ortadan kaldırmak için herhangi bir adım atmamasına ilişkin, “Zaten esas itibarıyla sonunu hazırlayan da o oldu. Astana Süreci’yle bizim başlattığımız sessizlik süreci, ateşkes, 6-7 yıl hiçbir savaşın ve çatışmanın olmaması ve bu süreyi halkın ve şehirlerin yaralarını sarmak için kullanmaması, aslında rejimin hem niyetini hem de kabiliyetini gösteren bir durumdu. Ve sonuçta da sonunu hazırladı.” diye konuştu.


Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed Şara ile görüşmesinin uzun sürdüğünü ve her türlü konuyu ele aldıklarını aktaran Fidan, bundan sonra Suriye’de neyin nasıl yapılacağını, Şara’nın bu konudaki ve süreç yönetimindeki görüşlerini ve Türkiye’nin de tavsiyelerini ele aldıklarını söyledi.


Uluslararası toplum Suriye konusunda 4 maddede mutabık oldu


Fidan, Şam ziyaretinden önce uluslararası toplumla yaklaşık 10-11 gün diplomasi maratonu yürüttüğünü ve bu görüşmelerle Şam’daki yeni yönetimden ne istendiğinin kararlaştırılmasının amaçlandığını dile getiren Fidan, ülkelerin hemfikir olduğu 4-5 madde ortaya çıktığını ifade etti.


Bu maddelere ilişkin Fidan, “Suriye’nin komşuları için tehdit olmaktan çıkması; hiçbir şekilde teröre yer veren, başta DEAŞ ve PKK olmak üzere, bir alan olmaması; azınlıkların can, mal ve hayat güvenliğinin sağlanması ve kötü muameleye tabi olmaması; ülkenin toprak birliğinin ve bütünlüğünün korunması konuları başta olmak üzere ve bu türden maddelerimiz vardı.” dedi.


Fidan, Türkiye olarak herkesin kabul edeceği, vicdanen, aklen ve hukuken geçerli bir söylemi teklif ettiklerini ve herkesin de bunu kabul ettiğini anlatarak, bu söylemi de bölge aktörleri ve uluslararası toplumun beklentileri olarak Şara’ya aktardıklarını ve onun da hemfikir olduğunu ve bu maddelere itiraz etmediğini dile getirdi.


Fidan, bu konular içerisinde Türkiye için iki hususun yer aldığına işaret ederek, “Birincisi Türkiye olarak biz 3,5 milyon Suriyeli kardeşimize ev sahipliği yapıyoruz. Yani bu kardeşlerimizin durumları. İkincisi, terör örgütü PKK’nın Suriye’deki varlığının ne şekilde sona erdirileceği meselesi. Bu konuları da ayrıntısıyla ele aldık.” ifadelerini kullandı.


“Şara, rasyonel bir lider”


Şam ziyareti sırasında Şara’ya dair izlenimlerine ilişkin Fidan, “Açıkçası ben gayet iyi gördüm. İdlib’de geçirdiği yılların kendisine yaramış olduğunu gördüm. Uzun yıllardır deneyimi var, benim onunla ilgili gözlemlerim var zaman zaman güncellediğim. Ve geldiğimiz noktada gerçekten hem sorumluluğunun farkında, hem Suriye’nin ve bölgenin kendisinden beklentilerinin hem de fırsatların ve kısıtlamaların farkında. Yani rasyonel ama oturaklı bir lider.” değerlendirmesinde bulundu.


Fidan, Suriye’deki durumun geleceğine yaklaşımına dair umudu bulunduğunu ancak ortaya konan hareketler, politikalara ve eylemlere bakarak hüküm verme taraftarı olduğunu dile getirdi.


Bu şekilde hareket edildiğinde diğer muhataplar nezdinde de ikna edici olduklarını belirten Fidan, şunları kaydetti:


“Şu anda azınlıkların güvencesi olma durumunda bir sıkıntısı yok ama yarın bir gün ülkede ulusal güvenliği ve bütünlüğü sağlamada sıkıntılar olabilir mi, olabilir. Yani bölgede belli anlaşmazlıklar olabilir mi, olabilir. Suriye üzerinde başkalarının hesabı kitap olup karıştırmaya gidebilirler mi, gidebilirler. Bütün bunların da farkında olmak gerekiyor ama güzel olan şu, Suriye halkı kendinden olan bir yönetimi sahiplendi ve umudunu ona bağladı. Bize de bu umudu desteklemek, beslemek düşüyor ve doğru olanı tavsiye etmek düşüyor.”


“Suriye’de ilk öncelik uluslararası muhataplığı sağlayacak bir hükümet”


Fidan, Suriye’de öncelikli konulara ilişkin, “Şu anda bir numaralı ödev, bir an önce hem halka hizmet edecek hem de uluslararası muhataplığı sağlayacak bir hükümetin kurulması. Şu anda resmi devlet başkanı hüviyeti yok Ahmed Şara’nın, hala devrim yapan heyetin başkanı sıfatı taşıyor. 3 tane bakan atadı ama bunlar asıl, kalıcı hükümetin atanması gerekiyor. Çünkü uluslararası toplum bir an önce oraya yardım sağlamak ve teknik işbirliği için bekliyor.” diye konuştu.


Uluslararası toplumun Suriye’de bir muhatap istediğini kaydeden Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da yardımların seferber edilmesi talimatı verdiğini ancak bakanların, karşısında muhatap görmek istediğini söyledi.


Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri için yeniden imarın başlaması gerekiyor


Fidan, Suriye’de öncelikli olarak yapılmasına gerekenlere ilişkin, “Hükümetin kurulması gerekiyor. Sonra ülkenin yeniden imarı meselesi. Yaraların sarılmaya başlaması bu önemli. Bu konuda ciddi adımların atılması gerekiyor.” dedi.


Bakan Fidan, Türkiye, Ürdün, Irak, Mısır, Lübnan ve Batı ülkelerinde yer alan Suriyelilerin geri dönmesi için ülkedeki yeniden yapılanma faaliyetlerinin bir an önce başlaması gerektiğini vurguladı.


Şara’nın da yurt dışında bulunan Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri taraftarı olduğunu aktaran Fidan, bu savaşın bu nedenle verildiğini dile getirdi.


Fidan, Şara’nın yönettiği İdlib’de de nüfusun yarıdan fazlasını İdlibli olmayan Suriyelilerin oluşturduğunu, savaş nedeniyle iç göç yaptıklarını anlatarak, “Rejimden kaçan, muhaliflerin kontrolü altındaki bölgelere sığınan diğer insanlardı. Zaten bizim Türkiye olarak alanda önde mevzi kazanmamızın, faaliyet göstermemizin sebebi de buydu. 5 milyona yakın muhalifin kontrolü altında yaşayan mültecilerin Türkiye’ye gelmemesi meselesi.” ifadelerini kullandı.


Şara’nın anayasa ve seçime ilişkin 4-5 yıl süre vermesine dair Fidan, bu süreyi Şara’nın söz gelimi kullandığını ve kendisiyle görüşmesinde anayasa ve seçimler meselesinin de gündeme geldiğini söyledi.


Fidan, anayasa için referandum ya da Temsilciler Meclisi’nin onayı gerektiğini ve bunun için de seçim yapılmasının şart olduğunu kaydederek, “Seçim olması için 10 milyondan fazla insanın tekrar dönmesi gerekiyor. Yurt dışında doğmuş son 11 yıl içerisinde sayısı belli olmayan vatandaş var, ölmüş vatandaş var. Yani bunların gelip, kayıtlarını tekrar kontrol altına alıp, kimliğini kaybetmişlere tekrar kimliğini verip, bir sistem oturtulması gerekiyor. Yani bu ne kadar zamanı bulur? Buna hemen başlamak gerekiyor. Bu yerine oturduğu zaman tabii o halk üzerinden bir seçime girilmesi gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.


Şara’nın “seçimden kaçma” gibi bir durumu olmadığını ve bu süreci kendisinin ona anlattığını aktaran Fidan, devletinin adının da mevcut ismi olan “Suriye Arap Cumhuriyeti” olacağını ifade etti.


“Eski rejim mensuplarının örgütlenmesi engellenmeli”


Fidan, Şara ve ekibinin, Suriye Milli Ordusu’nun ve güneydeki unsurların yeni yönetime destek vermesinin ve askeri güvenliğin sağlanmasının önemli bir başlangıç olduğunu vurgulayarak, “Bunun tabii ordu etrafında birleştirilmesi gerekiyor. Geriye iki tane risk alanı kalıyor. Birincisi eski rejim mensuplarının herhangi bir şekilde örgütlenmeye giderek, gerek toplu şekilde gerek hücrelerle örgütlenerek rejimle, yeni yönetimle bir çatışma içerisine girmeleri.” dedi.


Sosyal medyada yer alan Alevilere ve Şiilere karşı hareketler yapılacağına dair provokasyonların doğru olmadığını belirten Fidan, “Öyle bir şey yok şu anda. Olmayacak da inşallah. Biz de olmasını istemiyoruz. Yani olmasına da müsaade etmeyiz. O konuda çok hassasız.” diye konuştu.


Fidan, Şara’nın “Biz, bize yapılanları yapmamak için geldik” ifadelerini olgunluk olarak nitelendirerek, bu yolda devam etmelerini umduğunu dile getirdi.


“Türkiye, domine etme fikrine karşı”


Fidan, Suriye ile eşit ilişki kurduklarını ve Türkiye’ye düşenin onlara yardım etmek olduğunu vurgulayarak, “Biz domine etme fikrine karşıyız. Etkimiz olabilir, örnek alabilirler ama domine kültürü gerçekten bizim bölgemizi öldürüyor. Ben Arap kardeşlerime de bölgede dedim, bu olaydan sonra çekincesi olanlar oldu. Biz bölgede ne Türkiye’nin ne İran’ın ne Arapların herhangi bir şekilde domine etme bakış açısıyla bir politika üretimine razı değiliz.” ifadelerini kullandı.


Türkiye’nin Suriye’de “tahakküm kurduğu” iddialarına ilişkin Fidan, “Yok, onu kabul etmiyoruz. Biz var olan kardeşlik hukukundan doğan, coğrafyamızdan doğan, sınır ilişkimizden doğan etkimizi, mümkün olan en olumlu şekilde kullanmak istiyoruz.” dedi.


Fidan, Türkiye’nin sözünün etkin olmasına ilişkin, “Caydırıcı olduğumuz için, gücümüz olduğu için. Gerektiği zaman, hile yapıldığı zaman, bize karşı numara yapıldığı zaman biz de tabii ki tepkimizi koyacak araçlara sahibiz, ferasete sahibiz. (O araçlar olmasa) Kimse sizi dinlemez zaten. Yani savaşmış olduğunuzu, savaşmaktan kaçmayacağınızı bilmeleri lazım. Yani yanlış bir şey gördüğünüz zaman reaksiyon gösterebiliyor olmanız lazım.” diye konuştu.


“Suriye’deki yönetim PKK/YPG’ye yönelik adımlar atacak”


PKK/YPG sorununu Suriye’deki yeni yönetimin sahiplenmesi, kendi ülkesinin milli ve bölgesel bütünlüğünü sağlama adına gerekli adımları atması gerektiğini anlatan Fidan, “(Bu adımları) Atacak, yani görüşmeler devam ediyor. Bu yönde birtakım adımların atılmasını bekliyoruz. Buna bir zaman vermek lazım, bir müddet.” değerlendirmesinde bulundu.


Fidan, Suriye’deki yeni yönetimin terör örgütü PKK/YPG’ye bir proje önermesi ve onların da kabul etmemesi ihtimaline ilişkin, “Kabul etmezse, ki zamana oynadıkları ortada, bunu da görüyoruz. Bu insanlar (yeni yönetim) buraya savaşarak geldiler. Şam’daki yönetim, öyle herhangi bir hafife alınacak yönetim değil. Savaştan korkanların olduğu bir yönetim değil. Savaşarak ele geçirdiler.” dedi.


Suriye’deki yeni yönetimin YPG’yle savaşacak kudretinin fazlasıyla olduğunun altını çizen Fidan, Türkiye’nin bu konudaki olası rolüne ilişkin, “Bizim onlara (PKK/YPG’ye) verdiğimiz ültimatom ortada. Amerikalılar üzerinden de verdik, basın üzerinden de. Uluslararası terörist savaşçı niteliği taşıyan, Türkiye’den, İran’dan, Irak’tan gelmişlerin behemehal terk etmeleri gerekiyor.” diye konuştu.


Fidan, şu anda PKK/YPG’den buna yönelik bir hazırlık ve niyet görmediklerini belirterek, “Biz ültimatomları veya şartları söylerken şunun için söylüyoruz, eğer askeri harekat olmasını istemiyorsanız bölgede, ne bizim tarafımızdan ne Suriye’deki yeni yönetim tarafından, bunun şartları bellidir.” ifadelerini kullandı.


Terör örgütü mensuplarının Suriye’yi terk etmesinin ardından diğer kadroların silahlarını bırakarak yeni sisteme dahil olmaları gerektiğini aktaran Fidan, “Bu kansız, problemsiz bir geçiş. Buna mukabil oradaki PKK’lı olmayan, aziz Suriyeli Kürtlerin canlarına, mallarına herhangi bir halel gelmeden normal hayata katılmaları ve yaşamaları gerekiyor. Suriye’deki yeni yönetim de bunun garantisini bize veriyor. Çünkü şartlarımız arasında bu da var.” değerlendirmesinde bulundu.


Fidan, Suriye’de Kürt vatandaşlarına da vatandaşlık ve kimlik verilmesi gerektiğini dile getirdi.


“PKK/YPG ültimatoma göre hareket etmezse gereği askeri harekat”


PKK/YPG’nin ültimatoma göre hareket etmemesi durumunda gereği yapılacağını vurgulayan Fidan, “(Gereği) Askeri harekattır. Şam onlarla konuşuyor. Bir defa söyledi, bir daha söyleyecek, bir daha söyleyecek.” dedi.


Fidan, kategorik düşmanlığı olmadığını vurgulayarak, “Sen terör faaliyeti içerisindesin. Bunu kendin de kabul ediyorsun. Toplamışsın dünyanın her tarafından adamları, başkasının toprağını işgal etmişsin, petrolün üstüne çökmüşsün. Başkasına hapishane hizmetleri sunarak para alıyorsun başkasından. Böyle bir uluslararası düzen kurmuşsun.” diye konuştu.


Suriye konusunda ABD’nin rolüne ilişkin Fidan, “Amerika orada çeşitli bahaneler için vardı. Şu anda özellikle oradaki varlığını (ABD Başkanı Joe) Biden yönetimi döneminde devam ettirirken geliştirdikleri mazeretlerin yüzde 85’i gitmiş durumda. İran ve Rus varlığını bahane ediyorlardı. Şimdi DEAŞ’la ilgili bir konu var. DEAŞ’la mücadele meselesini gündeme getiriyorlar.” ifadelerini kullandı.


Fidan, DEAŞ’la mücadele konusunda “PKK’nın ABD’ye hapishane hizmeti verdiğini” dile getirerek, DEAŞ’le mücadele sürecinde yakalanan yabancılardan Avrupalıların ülkelerine kabul edilmediğini ve bu nedenle onların “gardiyanlığını” PKK’nın yaptığını kaydetti.


DEAŞ’lıların kontrolünü Suriye’deki yeni hükümetin yüklenmeye hazır olduğunu aktaran Fidan, DEAŞ’e karşı Türkiye dahil birçok ülke ve aktörün savaştığını ve sadece bunu bahane göstererek PKK/YPG’nin “korunmasının” yanlış olduğunu vurguladı.


“Cumhurbaşkanı Erdoğan talimat verdi”


Fidan, bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir talimat verdiğini aktararak, “Eğer başkaları yapamayacaksa (DEAŞ’lıların kontrolü) bu işi, ben kendi askerimle bunları kontrol altında tutarım. Yani Türkiye olarak biz buna da hazırız. Bunda bir sıkıntı yok.” ifadelerini kullandı.


20 Ocak’ta ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın göreve başlayacak olmasına ilişkin Fidan, Trump’ın ilk döneminde Suriye’den ABD askerlerini çekme talimatı verdiğini ancak ABD sisteminin buna olanak sağlamadığını hatırlattı.


Fidan, Türkiye’nin bu sorunun kan dökülmeden çözülmesini istediğini belirterek, Şam’ın yeni bir sahibi ve yönetimi bulunduğunun ve PKK/YPG’nin bu yönetime karşı çıkması durumunda atılacak adımların belli olduğunun altını çizdi.


PKK/YPG’nin karşı çıkması durumunda niyetinin ne olduğunun belli olacağını kaydeden Fidan, “Bunların niyeti aslında herhangi bir ülkeyle barış içerisinde olmak değil, bulundukları yerde terör ve kaos çıkartmak gibi bir niyetleri var. Buna da kimse müsaade etmez.” dedi.


Geçmişte ABD’ye rağmen PKK/YPG’ye askeri operasyon yapıldığını anımsatan Fidan, “Afrin’de yaptık, Rasulayn’de yaptık, Tel Abyad’da yaptık. Ondan sonra MİT’teyken herhalde 150-200 tane belki de çok daha fazla nokta operasyonu yaptık. Halen devam ediyor arkadaşlar, yapıyorlar.” diye konuştu.


Fidan, milli güvenlik, halkın güvenliği ve devletin muhafazasının bunu gerektirdiğini vurgulayarak, “Başka bir şey yapma şansımız yok. Tabii ki yapacağız. Bizim görevimiz bu. Tarihi mesuliyetimiz.” ifadelerini kullandı.

Paylaşmak
Exit mobile version