Çarşamba, Şubat 12


Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, NTV yayınında gündemdeki gelişmelere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.


CHP’nin 4-5 Kasım 2023’te yapılan 38. Olağan Kurultayı’yla ilgili “şaibe” iddiaları üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmaya ilişkin soru üzerine Tunç, şunları kaydetti:


“CHP’nin 2023 Kasım ayında gerçekleştirilen kurultayıyla ilgili olarak, kurultay sonrasında bir dedikodu başladı, birtakım iddialar… Bu iddiaları ortaya atanlar da yine CHP’nin mensuplarıydı. Bursa’da Cumhuriyet Başsavcılığına bir başvuru söz konusu olunca, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, kongrenin yapıldığı yer Ankara olduğu için yetkili yer olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına dosyayı gönderdi.


Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ocak ayında başlattı bu soruşturmayı. Yeni başlayan değil, geçen ay başlayan bir soruşturma. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bir televizyon programındaki ifadelerinden sonra tamamen soruşturma gündeme oturmuş oldu.


Birçok partili, sosyal medyadan ve farklı açıklamalarla bu şaibe söylentilerini hep dile getirdiler. Siyasi Partiler Kanunu’nun 112. maddesine baktığımız zaman, bu tür davranışların suç teşkil edeceğini gösteren bizim mevzuatımız var. Cumhuriyet Başsavcılığının tabii ki bu iddiaları değerlendirmesi gerekir. Şu an soruşturma aşamasında. Bu soruşturma neticesinde eğer somut delil elde edilirse, bu noktada soruşturma devam eder ve yargı gerekli kararı verir.”


İddialarla ilgili beyanda bulunmak için başsavcılığa başvuruda bulunanların olduğunu ifade eden Tunç, açık kaynaklardan toplanacak delillerin de bulunduğunu söyledi.


Tunç, somut delilin olması halinde başsavcılığın soruşturmayı derinleştirebileceğini belirterek, “Siyasi Partiler Kanunu’muzun 112. maddesi, oylamaya hile karıştırılmasıyla ilgili bir madde. 112. madde, ön seçimler ile siyasi parti kongrelerinin seçimleri ve kararları için yapılan oylamalarla, her kademedeki her çeşit parti görevlileri ve yedeklerinin seçimi için yapılan oylamalara ve bu oylamaların sayım ve dökümüne hile karıştıranların 1 yıldan 3 yıla kadar cezalandırılacağına yönelik hükmüne amir. Burada tabii işin cezai boyutu. Eğer bu suçu işleyenlerle ilgili bir somut delil tespit edilirse ve dava açılırsa bu bir ceza soruşturmasıdır. Parti kongresiyle ilgili süreç, bunun kongre iptalini gerektirip gerektirmediğine dair ayrı bir yargılama gerektirir.” diye konuştu.


İmamoğlu hakkında soruşturmalar


İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki soruşturmalarla ilgili soru üzerine ise Tunç, şu değerlendirmelerde bulundu:


“Makamı, konumu ne olursa olsun yargı önünde, kanun önünde herkes eşittir. Suç teşkil eden bir fiili olursa yargı bunu soruşturur. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında devam eden birkaç soruşturma ve dava var. Bu davalarla ilgili, özellikle yargı süreçlerini etkilemeye yönelik, yargı mensuplarını, bu soruşturmaları yürüten hakim ve savcılara yönelik tehditkar ifadeler kullanırsanız bu doğru olmaz. ‘Seyyar giyotin’ gibi yakışıksız bir ifade Cumhuriyet Başsavcısına karşı kullanıldığında orada yargının susmasını bekleyemezsiniz. Yani ‘yargı sopası’, ‘yargı tacizi’ dediğinizde burada elbette ki bu ifadeler sorunlu.”


Tok ve Cihantimur’un iade süreci nasıl işleyecek?


İstanbul’daki ölümlü trafik kazası sonrasında gittikleri ABD’de tutuklanan Eylem Tok ve Timur Cihantimur’un Türkiye’ye iadelerine karar verilmesine ilişkin soru üzerine Tunç, “Bu karar temyize tabi bir karar, ilgililer itiraz edebilir. Kesinleştikten sonra Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığına gönderilir karar. Dışişleri Bakanlığında idari itiraz da yapılabilir, kesinleştiğinde de iadeleri gerçekleştirilmiş olur.” yanıtını verdi.


Adalet Bakanlığı olarak süreci başından bu yana takip ettiklerini belirten Tunç, “Kaza sonrası olay yerini terk etmekle toplum vicdanında da olumsuz bir durum söz konusu oldu.” değerlendirmesinde bulundu.


Tunç, adli soruşturmanın hızlı şekilde devam ettiğini aktararak, “Amerika Birleşik Devletleri’ndeki iade yargılaması da uzun sürdü, hemen karar veremedi davaya bakan hakim. Önemli bir aşama iadeye karar verilmiş olması. Amerika Birleşik Devletleri ile suçluların iadesine ilişkin bir anlaşmamız var, uluslararası bir sözleşme. Bu sözleşme kapsamında iadenin gerçekleşmesi gerekiyordu. Mahkeme de yerinde bir karar verdi. İtiraz süreçleri sonuçlandıktan sonra, kesinleştikten sonra Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı bu süreci tamamlamış olacak. Süreci hep birlikte takip ediyoruz.” ifadesini kullandı.


Kartalkaya’daki yangın faciası


Bakan TTunç, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.


Bolu Kartalkaya’da 78 kişinin hayatını kaybettiği otel yangınıyla ilgili konuşan Tunç, olayın ardından kurtarma çalışmalarıyla beraber adli soruşturmanın hemen başlatıldığını, 6 Cumhuriyet savcısı görevlendirildiğini ve olay yeri inceleme bilirkişi heyetinin oluşturulduğunu dile getirdi.


“Bu yangının çıkmasına neden olan kim varsa, sorumlu kimse, hangi makamda olursa olsun sonuna kadar araştırılması lazım” ifadesini kullanan Tunç, “Böyle bir ortamda sorumluların yargı tarafından soruşturulmaması, bir ayrım yapılması söz konusu olamaz. Şu anda 22 tutuklu var.” bilgisini paylaştı.


Olayla ilgili soruşturma üzerinden birtakım polemikler yapıldığını belirten Tunç, şöyle devam etti:


“‘Burada sonuna kadar gideceğiz’ diyoruz, ucu nereye dokunursa dokunsun. Kimler sorumluysa ama bazı siyasilerin ‘şunlar sorumsuzdur, bunlar sorumludur’, ‘bunlar kusursuzdur, bunlar kusurludur’ demesi doğru değil. Henüz soruşturma devam ediyor. Burada belediyenin, itfaiye teşkilatının, il özel idaresinin, bakanlık kurumlarında kimler varsa tüm bunların mevzuat karşısında yönetmeliklerimiz var, mevzuatımız var. Bu konuda en az 5 tane kanun, 10’dan fazla yönetmelik var. Yangın, binaların yangından korunmasına dair yönetmelikler, belediye kanunları, itfaiye yönetmelikleri, il özel idaresi kanunları, turizm teşvik kanunları…


Tüm bunlar hepsi değerlendirilecek. Kanunlarımızda bizim bir eksiklik yok. O kanunları en detaylı bir şekilde inceleyip, olaya uygulayacak, o olaydaki sorumluları belirleyecek olan yargı makamı. Savcılık şu anda soruşturuyor. 22 tutuklu var. Otel sahibi, şirket genel müdürü, otel müdürü, yetkili ve çalışanlarından oluşan, Bolu Belediye Başkan Yardımcısı itfaiyeden sorumlu, itfaiye müdürü, il özel idaresi genel sekreteri, il özel idare genel sekreter yardımcısı.”


Adalet Bakanı Tunç, otel yangınıyla ilgili İçişleri Bakanlığı müfettişlerince de bir soruşturma yapıldığını, raporların yargı makamlarına sunulduğunu, o kapsamda da bir değerlendirme yapılacağını söyledi.


İş sağlığı ve güvenliği açısından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerinin de konuyla ilgili soruşturma yaptığını anlatan Tunç, “Tüm bunlar İstanbul Teknik Üniversitesinden oluşturulan bilirkişi heyetince incelenecek. İstanbul Teknik Üniversitesi bu konudaki en yetkin kurumlarımızdan.” dedi.


Tunç, konuyla ilgili mevzuatta kimin, nerede, hangi sorumluluğunun bulunduğunun bilirkişi raporuyla ortaya çıkarılacağını kaydetti.


“78 canımızın hesabının sorumlulardan mutlaka sorulması lazım”


Yılmaz Tunç, Kartalkaya’daki otel yangınıyla ilgili “tek bir bilirkişi raporu mu bekliyoruz?” sorusuna, soruşturmanın Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütüldüğünü, teknik ve uzmanlık gerektiren hususlarda da bilirkişiye başvurulduğunu dile getirdi.


Hazırlanan bilirkişi raporlarının savcılık tarafından değerlendirileceğini vurgulayan Tunç, “Eğer savcılık sorduğu soruların cevabını alamazsa ek rapor da alabilir. Yani gelen bilirkişi raporunu yetersiz bulursa ilave bir rapor da isteyebilir.” yanıtını verdi.


Olayla ilgili detaylı, titiz bir çalışma yapıldığına işaret eden Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Vatandaşlarımız müsterih olsun, bu konu çok önemli bir konu. 78 canımızın hesabının sorumlulardan mutlaka sorulması lazım. Sıfatı ne olursa olsun, ister kamuda çalışanlar olsun isterse sivil şahıslar olsun. Cezadaki caydırıcılık çok önemli. Bu konuda şeffaf bir şekilde yürütülen bir soruşturma söz konusu olacak. Rapor zaten yayımlandığında tüm kamuoyu tarafından görülecektir. Eksik hususlar varsa savcılık ek raporu da alabilecektir. Sonuçta bu yangına sebebiyet verenler, 78 canımızın kaybedilmesine neden olanlar yargı huzurunda hesap verecektir.”


Sorumluların cezasını çekeceğini yineleyen Tunç, “Ama maalesef Sayın Özgür Özel yangından itibaren ‘bizim arkadaşlarımız kusursuzdur’ diyerek daha soruşturma, bilirkişi raporları ortaya çıkmadan maalesef uygun olmayan beyanlarda bulundu. Bu doğru değil. ‘Ucu nereye kadar giderse gitsin’ diyoruz, ama o ‘ucu bize dokunmasın’ diyor. Bu yanlış bir şey.” değerlendirmesinde bulundu.


“Siyasi bir operasyonmuş gibi sunmak doğru değil”


Bakan Tunç, Kartal ve Ataşehir belediye başkan yardımcılarının da arasında olduğu 10 kişinin gözaltına alındığı terör örgütü PKK/KCK soruşturmasıyla ilgili olarak da “Bazı belediye başkan yardımcıları ve belediye meclis üyelerinin, terör örgütü mensuplarıyla irtibatlarının olduğu yönünde bir takım iddialar söz konusu. Bunlar, soruşturma kapsamında ortaya çıkacak hususlar. Gözaltına alınan 2 belediye başkan yardımcısı, 7 belediye meclis üyesi var. Bu soruşturmaları farklı şekilde nitelendirmek, belediyelere yönelik siyasi bir operasyonmuş gibi sunmak doğru değil. Hep beraber soruşturmanın sonucunu bekleyeceğiz.” dedi.


2 yılın altındaki suçlarda tutuklama düzenlemesi


Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle ilgili soru üzerine Tunç, yargı alanında reform ihtiyacının bitmeyeceğini, toplumun ihtiyaçları, suç tiplerinin değişmesi karşısında yeni reformlara ihtiyaç duyulacağını dile getirdi.


Tunç, Yargı Reformu Strateji Belgesi hazırlanırken toplumun geniş kesimlerinin görüşlerinin alındığını aktardı ve belgede 264 hedefin yer aldığını, bu hedeflerin bazıları için kanun değişikliği gerektiğini bildirdi.


İdari olarak yapılacaklara ilişkin Adalet Bakanlığı olarak harekete geçtiklerini anlatan Tunç, ilk olarak hazırladıkları paketin ceza adaleti sistemine ilişkin olduğunu ifade etti.


İhtiyaç duyulan bölgelerde mahkeme sayılarının artırılması adına çalışmalara başlandığını kaydeden Tunç, bazı istinaf mahkemelerinde de daire sayılarının artırılması çalışmalarının yapıldığını belirtti.


Yılmaz Tunç, yargılama süreçlerinin hızlandırılması adına topyekun bir gayret göstereceklerini vurgulayarak, mevcut kanunda Yargıtay üye sayısının 200’e düşürülmesinin öngörüldüğünü, atlamalı temyiz uygulamasına geçilmesi halinde Yargıtayın üye sayısının düşmemesinin gerekli olduğunu ifade etti.


Talepler doğrultusunda ceza adaleti sistemiyle ilgili birçok hususa Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında “el atacaklarını” bildiren Tunç, bunlardan birinin de tutuklama tedbirine ilişkin olduğunu kaydetti.


Ceza üst sınırı 2 yılın altındaki bazı suçlarda tutuklama yasağının bulunduğunu, bunun toplumda “cezasızlık” olarak algılandığını belirten Tunç, “2 yılın altında kalan suçlar bakımından suçun işleniş şekli, kişinin suç işleme eğilimi ve suçun kamu düzenini bozma tehlikesi gibi hususlarda hakime takdir yetkisinin verilmesi, tutuklama tedbiri bakımından eleştiriyi ortadan kaldırabilecek bir düzenleme bu. Milletvekillerimizin takdirine bunu arz edeceğiz.” diye konuştu.


Bakan Tunç, denetimli serbestlik uygulaması konusunda da cezasızlık algısının önüne geçmek için düzenleme yapılacağını aktararak, “Koşullu salıverme tarihine kadar ceza infaz kurumunda geçecek sürenin 5’te 1’ini cezaevinde kalması yönünde bir düzenleme. Bu durumda 1 yıl ceza alan 2,5 ay, 6 ay ceza alan 1 ay, 3 ay ceza alan 18 gün, 1 ay ceza alan 6 gün gibi. Bu bizim taslağımız. Milletvekillerimiz 5’te 1 değil 6’da 1 diyebilir.” ifadesini kullandı.


Tunç, hafta sonu infaz, gece infaz, konutta infaz müesseselerinin de daha etkin hale getirilmesi gerektiğinin altını çizdi.


Bazı suçların ceza alt sınırlarının da yükseltilmesinin “cezasızlık algısını” ortadan kaldırabilecek düzenlemelerden olduğunu vurgulayan Tunç, genel güvenliğin kasten tehlikeye düşürülmesi, meskun mahalde silah atılması gibi eylemlerde de ceza miktarlarının yeniden değerlendirilmesinin gerekli olduğunu söyledi.


Yılmaz Tunç, soru üzerine, “Genel afla ilgili herhangi bir çalışma söz konusu değil. Böyle bir çalışma gündemimizde yok.” yanıtını verdi.


Sahte içki soruşturmalarında 40 tutuklama


Bakan Tunç, soru üzerine, sahte içki nedeniyle yaşanan ölümlere ilişkin Ankara ve İstanbul’da Cumhuriyet başsavcılıklarınca soruşturmaların başlatıldığını anımsattı.


Sahte içki soruşturmaları kapsamında İstanbul’da 18 şüphelinin tutuklandığını, 10 şüphelinin ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını hatırlatan Tunç, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmalarda ise 22 kişi hakkında tutuklama, 38 kişi hakkında ise adli kontrol kararı verildiğini bildirdi.


Tunç, “Sahte içki soruşturmasında Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıklarının yürüttüğü soruşturmalar kapsamında 40 tutuklu var, 48 de adli kontrol kararı verilen kişi var. Burada vatandaşlarımızın özellikle çok dikkatli olmaları lazım. Bunun imalatını yapan, satışını yapan gerçek kişilerle ilgili gerçekleştirilen soruşturmaların etkin bir şekilde sürdürülmesi ve bu tür üzücü olaylara fırsat verilmemesi için gerek kolluk güçleri, gerek yargı teşkilatımız gereken hassasiyeti göstermeye devam ediyorlar.” açıklamasında bulundu.

Paylaşmak
Exit mobile version