Çarşamba, Ocak 15


“Sen bunu nasıl başaramazsın?” veya “Bunu senden hiç beklemezdim…”


Bu gibi sözler, bir yetişkin için sıradan tepkiler olabilir. Ancak bir çocuğun zihninde çok daha derin yankılar buluyor… Çocuklar, duydukları bu sözler sonucunda kimi zaman kendilerine “Ben yetersizim, başarısızım” derken, kimi zaman da “Bir hata yaptım ama bunu düzeltebilirim” diyebiliyor. Çocukların iç dünyası, özgüvenlerinden stresle başa çıkma becerilerine kadar birçok alanda kalıcı izler bırakıyor.


Peki, bir çocuk sınavdan düşük bir not aldığında ve “Ben zaten hiçbir şeyi beceremem” diye düşünüyorsa, bu olumsuz iç sesin tohumlarını kim ekiyor? Belki bir öğretmenin “Daha dikkatli olmalısın” gibi masum görünen bir uyarısı ya da ebeveynlerin beklenti dolu bakışları…


Çocukların iç seslerinin önemini Klinik Psikolog Prof. Gülsen Erden ile konuştuk.

[Fotoğraf: Getty]

Erken çocukluk dönemi ve okul çağı, iç seslerin oluşumu için önemli evrelerdir.

Klinik Psikolog Prof. Gülsen Erden


Olumsuz iç sesin izleri


Prof. Gülsen Erden’e göre, bir çocuğun iç sesi yaşadıkları, hissettikleri ve çevresinden aldığı tepkilerle şekilleniyor. Olumsuz iç sesler, zamanla çocuğun özgüvenini, sosyal ilişkilerini ve hatta akademik başarısını etkileyebiliyor.


“Çocuklar da yetişkinler gibi yaşadıklarından, gördüklerinden, duyduklarından ve en önemlisi de hissettiklerinden (algıladıkları) kendilerine pay çıkarırlar. Bu süreçte oluşan iç sesler olumlu olabileceği gibi olumsuz da olabilir. Ne duydukları, ne yaşadıkları, nasıl bir ortama sahip oldukları ve tüm bunları nasıl algıladıkları, iç seslerin şekillenmesinde rol oynar.


Hemen her yaşta çoğu kez “ben yapabilirim”, “herkes beni sever”, “mutluyum”, “hata yapabilirim”, “iyi resim yaparım” gibi olumlu iç seslere sahip olabilecekleri gibi, “bu benim yüzümden oldu”, “ben iyi bir çocuk değilim”, “başarısızım”, “… olmazsam beni sevmezler”, “… yapmazsam kötü çocuk olurum”, “… yaparsam annem-babam beni sever” gibi olumsuz iç seslere de sahip olabilirler.”




Çocukların olumsuz iç seslere sahip olmasının arkasında, çoğu zaman ebeveynlerin ya da öğretmenlerin farkında olmadan söyledikleri sözler bulunuyor. Örneğin, “Bunu senden beklemezdim”, “Anlamıyor musun?” gibi ifadeler, çocukta yetersizlik hissi uyandırabiliyor. Gülsen Erden, bu tür ifadelerin sık tekrar edilmesi halinde çocuğun kendi benliğine ilişkin olumsuz bir algı geliştirebileceğini vurguluyor.


“Gelişim sürecinde olan çocuklar için bu sözler yaralayıcı olabilir. Çocuklar bu söylemleri kendi benlikleri ile ilişkilendirebilir. Bu söylemlere maruz kalma sıklığı arttıkça, yetersizlik, başarısızlık, beceriksizlik gibi kendine ilişkin olumsuz algılar zihne yerleşir ve ‘Ben yetersizim’, ‘Başarısızım’ gibi ifadelerle bir çeşit öğrenilmiş çaresizlik ya da kimlik haline dönüşür.”


Olumlu iç sesin gücü


Çocuklar olumsuz iç sesler kadar olumluları da geliştirebiliyor. “Bir hata yaptım ama bunu düzeltebilirim,” ya da “Başarısız da olsam seviliyorum ve değerliyim” gibi iç seslere sahip olan çocuklar, özgüvenli bireyler haline geliyor. Gülsen Erden, olumlu iç sesler geliştiren çocukların başa çıkma becerileri, motivasyonları ve sorun çözme yeteneklerinin daha güçlü olduğuna vurgu yapıyor.


“Erken çocukluk dönemi ve okul çağı (0-12), iç seslerin oluşumu için önemli evrelerdir. Olumlu iç ses sahip çocuklar; ‘Bir hata yaptım ama bunu düzeltebilirim’, ‘Bunu düzeltmek için çalışabilirim’,’Öğrenmek için çabalıyorum’, ‘Annem, babam, kardeşlerim ve arkadaşlarımdan destek alabilirim’, ‘Başarısız da olsam seviliyorum ve ben değerliyim’ gibi düşünceler ve baş etme yöntemlerine sahip olmaktadırlar.”


Ebeveynler ve öğretmenlerin rolü


Ebeveynler ve öğretmenler, çocukların iç sesi üzerinde çok büyük bir etkiye sahip. Özellikle eleştiren, yargılayan ya da beklentilerini çocuğun üzerine yükleyen bir dil kullanılması, olumsuz iç seslerin gelişmesine neden olabiliyor.


Peki, bir çocuğun olumlu iç sesler geliştirebilmesi için ne yapılabilir? Erden, ebeveynlerin ve öğretmenlerin çocuklara destekleyici bir çevre oluşturmasını öneriyor. Ailelerin, çocuğun yaptıklarını takdir ederek “Aferin” ,”Sen bunu başarabilirsin” gibi cesaretlendirici sözlerle olumlu iç seslerin gelişmesine katkıda bulunabileceğini söylüyor.


Eğitimciler ise, çocuğun duygusal ihtiyaçlarını anlayarak ve eleştiriden uzak bir yaklaşım sergileyerek olumlu bir etki yaratabilir. Örneğin, bir çocuğun “Ben hiçbir şeyi başaramam” gibi bir düşüncesine, “Belki bu sefer zorlandın ama denemeye devam edersen başaracaksın” gibi bir cevap vermek, olumlu iç sesin gelişmesine katkı sağlayabilir.

Fotoğraf: Getty[Fotoğraf: Getty]


Teknoloji ve dijital dünyanın riski


Teknolojinin ve sosyal medyanın çocuklar üzerindeki etkileri giderek artıyor. Prof. Erden, bu durumun çocukların iç sesini nasıl şekillendirdiğine dair önemli uyarılarda bulunuyor:


“Okul çağında sosyalleşmenin dijital ilişkilere kayması ve sosyal medyanın etkisiyle, diğerlerinin hayatlarına yönelik yanılsamalar artmaktadır. Bu durum, beden algısının bozulması, yaş ve duygusal olgunlukla uyumsuz davranışlara özenme, risk alma davranışlarının artışı gibi sonuçlar doğurabilir. Ayrıca sanal ortamda dışlanma, siber zorbalık ve istismar gibi durumlar da çocuklar için büyük bir risk oluşturur. Özellikle erken dönemde olumlu iç ses geliştiremeyen çocuklar, bu olumsuzluklara daha açık hale gelir.”


Çocukların kendilerine söyledikleri sözlerin, hayatlarını nasıl etkilediğini anlamak ve bu süreci olumlu yönde desteklemek, ebeveynler ve eğitimcilerin elinde.”


Peki, çocuğunuzun bugün iç sesi ona ne söylüyor? “Yetersizim” mi, yoksa “Düzeltebilirim” mi?

Paylaşmak
Exit mobile version