Cuma, Ocak 31


Hızlı tüketime odaklanan dijital dünya, pek çok alanda çocukların hayatını kolaylaştırsa da, “sabır” gibi temel becerilerin gelişimini olumsuz etkiliyor. Tek dokunuşla elde edilen oyunlar, reklamsız içerikler ve otomatik oynatılan videolar, çocukların bekleme sürecinden giderek uzaklaşmasına yol açıyor. Bu durum, dayanıklılık, stresle başa çıkma ve uzun vadeli planlama gibi alanlarda zayıf bir zemin oluşturuyor.


Peki bu sorunun boyutu ne kadar büyük, hangi verilerle kanıtlanıyor ve nasıl önüne geçebiliriz?

[Fotoğraf: Getty]


“Anında tatmin” kültürü ve ekran süresi artışı


ABD merkezli Common Sense Media kuruluşunun en son yayımladığı “Common Sense Census: Media Use by Tweens and Teens (2023)” raporuna göre, 8-12 yaş arası çocuklar, okul dışı zamanlarında günlük ortalama 5 saat 36 dakika ekran başında kalıyor. 2019’da bu rakam 4 saat 44 dakikaydı; dolayısıyla dört yılda bir saatten fazla artış görülmüş durumda.


American Academy of Child & Adolescent Psychiatry (AACAP), 2022 yılında yayımladığı kılavuzda, 8-12 yaş arasındaki çocukların günde 4-6 saat ekran süresine ulaştığını, bu sürenin 13-18 yaş grubunda 7-9 saat arasında seyrettiğini belirtiyor.


Ofcom’un “Children and parents: Media use and attitudes 2023” raporu ise, 8-11 yaş aralığındaki çocukların yüzde 45’inin “kendi akıllı telefonuna” sahip olduğunu ve 5-7 yaş aralığındaki çocukların da yaklaşık üçte birinin düzenli olarak çevrimiçi video platformlarında (YouTube Kids, TikTok vb.) vakit geçirdiğini gösteriyor. Raporda, “otomatik oynatma” özelliğinin çocuklar arasında yaygın şekilde kullanıldığına ve bunun uzun süreli tüketimi körüklediğine dikkat çekiliyor.


Öte yandan, EU Kids Online 2020 raporu da Avrupa genelinde 9-16 yaş arasındaki gençlerin yüzde 44’ünün “neredeyse sürekli” çevrimiçi olduklarını gösteriyor. Bu “sürekli çevrimiçi” olma hali, offline etkinliklere karşı ilgiyi azaltarak çocukların sabır ve bekleme gibi temel becerilerde pratik yapma fırsatını ciddi ölçüde kısıtlıyor.


Bu tablolar, sabır ve bekleme gibi klasik erdemlerin yerini kolay elde edilen “hemen şimdi” deneyimlerine bırakmaya başladığını ortaya koyuyor. Uzmanlar, bu artışın en büyük nedenlerinden birinin çocukların anında tatmin arayışı olduğunu belirtiyor. Beklemeden, tek dokunuşla elde edilebilen ödüller, sabır eşiğini ciddi şekilde düşürüyor.


Sabır becerisinin gerilemesi: Sonuçları neler?


Dijital platformların “tek dokunuşla bir sonraki videoya geçme” ve “otomatik oynatma” özellikleri, çocukların sabır eşiğini giderek düşürüyor. Bir içeriği tamamen tüketmeden daha cazip olanın peşine kolayca geçebiliyorlar; bu da “bekleme” sürecini neredeyse hayatlarından çıkartıyor. “Anında sonuç” beklentisi arttıkça, çocuklar ufak bir engelle karşılaştığında hızla pes etme eğilimi gösteriyor.


Duygusal kırılganlık: Beklemesi gerektiğinde tahammülsüzleşen çocuklar, hayal kırıklığını yönetmekte zorlanıyor. Bu durum, stresli anlarda daha hızlı öfkelenme veya geri çekilme şeklinde ortaya çıkıyor.


Dikkat süresinde azalma: Öğretmen ve ebeveynler, uzun soluklu etkinliklerde çocukların hızla sıkıldığını, kolayca başka uyaranlara kaydığını gözlemliyor. Sürekli yenilik vaat eden içerikler, sabır ve odaklanma gerektiren çalışmalara ilgiyi düşürüyor.


Uzun vadeli hedeflerden kaçınma: Anlık haz sunan dijital alışkanlıklar, “adım adım emek verme” kültürünü gölgede bırakıyor. Sonucu hemen alamayan çocuk, hedefe ulaşma çabasını yarıda kesebiliyor.


Sonsuza dek kaydırma (infinite scroll) gibi özelliklerse, “bitirmeden bırakma” refleksini iyice normalleştiriyor. Kısacası, dijital hız çağında büyüyen çocuklar, sabır isteyen alanlarda ve duygusal mücadelelerde daha çabuk zorlanıyor.


Fotoğraf: Getty[Fotoğraf: Getty]


Dijital çağda sabır nasıl geliştirilebilir?


Dijital çağ, çocuklar için pek çok fırsat sunuyor: Saniyeler içinde bilgiye ulaşmak, dünyanın her yerinden yaşıtlarıyla iletişim kurmak, eğlenceli oyunlarla hayal gücünü geliştirmek… Ancak bu hızın, sabır ve bekleme becerisini arka plana itmesi uzun vadede çocukların duygusal ve akademik gelişimini sekteye uğratabiliyor. Araştırmalar, çocukların anında tatmin alışkanlığına kapıldıkça hem dikkat sürelerinde hem de zorluklarla başa çıkma kapasitelerinde düşüş görüldüğünü ortaya koyuyor. Yine de, bu gidişatı tamamen tersine çevirmek mümkün. Dijital kullanımı bilinçli sınırlar içinde tutmak, sabır gerektiren etkinlikleri cazip hale getirmek ve dijital araçları yaratıcı süreçler için kullanmaya teşvik etmek başlıca çözümler arasında. Önemli olan, dijital dünyayı bütünüyle dışlamak değil; teknolojiyi ölçülü kullanmayı öğrenmek.


Yapılan çeşitli çalışmalardan ve güncel tavsiyelerden yola çıkarak, ebeveynlerin ve eğitimcilerin uygulayabileceği yöntemler şöyle özetlenebilir:


Ekran süresine kademeli sınır: American Academy of Pediatrics (2023), 6-12 yaş arası çocukların günlük eğlence amaçlı ekran süresinin ortalama 2 saatle sınırlandırılmasını öneriyor.


Bekleme ve gecikmiş ödül uygulamaları: Kısa süreli çabuk ödüller yerine, çocuğun belirli bir görevi tamamladıktan sonra dijital içerikle ödüllendirilmesi benimsendiğinde, sabır becerisi pratik ediliyor.


Alternatif ve fiziksel aktiviteleri teşvik: Ofcom 2023 raporu, aileyle yapılan açık hava etkinliklerinin, çocukların çevrimiçi kalma süresini yüzde 20’ye kadar azaltabildiğini ortaya koyuyor. Bu tür etkinliklerde çocuk, dijital platformdaki “otomatik hız” yerine gerçek zamana uyum sağlamak durumunda kalıyor.


Dijital araçları yaratıcılığa yönlendirme: Hızlı ödüllendiren oyunlar yerine kodlama, tasarım, fotoğraf veya video düzenleme gibi uygulamalar, sabır ve adım adım ilerleme gerektiriyor. Çocuk, sonuç almak için beklemeyi doğal bir süreç olarak benimsiyor.


Ebeveyn katılımı ve farkındalık: Pek çok araştırma, çocuğun dijital içeriği tükettiği sırada ebeveynle iletişim halinde olmasının (örneğin “Bu oyun neyi amaçlıyor?” diye sorulması) sabır ve uzun vadeli düşünme becerilerine olumlu katkı sağladığını gösteriyor.


 

Paylaşmak
Exit mobile version