Salı, Şubat 4


Bilim Akademisi Üyesi, Jeoloji Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Okan Tüysüz, Ege Bölgesi’nde yaşanan deprem fırtınasının olası nedenlerini şöyle kaleme aldı;


Ege Bölgesi’nde ocak ayının son günlerinden beri yoğun bir sismik aktivite yaşanıyor. Bu yazının hazırlandığı 4 Şubat sabahına kadar Santorini Adası’nın kuzeydoğusunda sınırlı bir bölgede bir deprem fırtınası şeklinde, en büyüğü 5,1 olan 700’den fazla deprem meydana geldi ve gelmeye de devam ediyor. Santorini, Anafi, Amorgos gibi adalarda yaşayanlar günlerce süren sarsıntıların endişesiyle adaları terk ederken; bilim camiası da depremlerin nedeninin volkan mı faylar mı olduğunu tartışıyor.


Ege Bölgesi’nin jeolojik yapısı


Ege Bölgesi karmaşık ve henüz gelişimini tamamlamamış bir jeolojik yapıya sahip. Girit Adası’nın güneyindeki Helen dalma-batma zonu boyunca Akdeniz’in okyanusal tabanı Ege ve Anadolu’nun altına dalmakta, dalan levha üstteki Ege Bölgesi’ni güneye doğru çekerek bu bölgenin kuzey-güney yönünde senede yaklaşık 3,5 santimetre genişlemesine neden olmaktadır. Bu genişleme hareketi Ege Bölgesi’nde çok sayıda doğu-batı uzanımlı fayların oluşumuna neden olmuştur. Neredeyse tamamı aktif olan bu fayların hareketi ise Ege Bölgesi’nin Dünya’nın en sık deprem üreten bölgelerinden birisi olmasını sağlıyor.


Öte yandan Helen dalma-batma zonu boyunca Girit’in altına dalan okyanus levhası yerin derinliklerinde eriyerek magma adı verilen erimiş kayaları meydana getiriyor, bu magmalar ise faylar boyunca yüzeye yükselip Ege Denizi içerisinde bir dizi volkanı oluşturuyor. Kiklad Adaları ve Oniki Adalar olarak bilinen bu adaların çoğu bu yolla gelişmiş volkanlardan oluşuyor. Ege’nin bu karmaşık jeolojik yapısı bölgede sık sık meydana gelen depremlerin ve onlara oranla çok daha seyrek volkanik faaliyetlerin temel nedenidir.


Santorini, Ege Bölgesi’nde geçmişte en büyük patlamaların meydana geldiği bir volkan adasıdır. Milattan önceye ait tarihsel kayıtlara göre bu volkanın tepesi büyük bir patlamayı takiben çöküp bir kaldera halini almıştır. Bu patlama o kadar şiddetli olmuş ki bulutlar atmosferi kaplayarak uzun süre iklim değişimine neden olmuştur. Zonguldak’taki Sofular mağarasında yapılan araştırmalarda [1] M.Ö. 1621 ve 25 yılları arasında o bölgede atmosferdeki brom, sülfür ve molibden oranlarında ani bir artış olduğu belirlenmiş ve bu durum Santorini’deki patlamaya atfedilmiştir. Ayrıca, Bronz çağının en önemli kültürü olarak kabul edilen Girit merkezli Minos kültürünün bu patlama ve yarattığı tsunamiyle yok olduğu kabul edilir.


Bölgenin faylı yapısı yüzünden geçmişte büyük depremler de yaşanmıştır. Bunlardan en son ve iyi bilineni 9 Temmuz 1956’da gerçekleşen Amorgos depremidir. Bu deprem 13 dakika arayla gerçekleşen 7,7 ve 7,2 büyüklüğünde iki şok nedeniyle 53 can kaybına neden olmuştur. Bu depremin Amorgos normal fayı tarafından oluşturulduğu kabul ediliyor ve bu fayda daha uzun yıllar benzer bir depremin olmayacağı düşünülüyor. Ancak bölgede çok sayıda ve farklı boyda başka faylar da vardır. Bu fayların 7,2’ye varan bir deprem üretme potansiyeli varsa da böyle bir depremin yakın bir zaman diliminde olup olmayacağı net değildir.


Ege Bölgesi’nde neden bir deprem fırtınası yaşanıyor?


Son günlerdeki sismik aktivite Santorini’den 8 kilometre kadar kuzeydoğudaki Kolumbo volkanı üzerinde yoğunlaşmıştır. Kolumbo, aktif bir denizaltı yanardağı olup Santorini’den kuzeydoğuya doğru uzanan yaklaşık 20 volkan konisinin en büyüğüdür. Kolumbo yaklaşık 3 kilometre çapında olup tepesinde 1,5 km çapında bir krater vardır. Bu krater 1649 ve 1650’de püskürerek deniz seviyesinin üstüne çıkmış, ancak daha sonra dalgalarla deniz seviyesinin 10 metre kadar altına kadar aşındırılmıştır.


Ege deprem fırtınası hem aktif fayların hem de volkanların iç içe olduğu bir bölgede meydana geliyor. Bu tür fırtınaların volkan mı yoksa fay kaynaklı mı olduğunu belirlemek oldukça zordur. Deprem fırtınaları genellikle küçük ve orta büyüklükteki depremlerin bir arada ve herhangi bir sıralanım göstermeksizin meydana geldiği olaylardır. Bunlar çok sayıda fayın birbirini kestiği bölgelerde olabildiği gibi kayaların içindeki kırık ve çatlaklarda bulunan akışkanların ya da magma adını verdiğimiz erimiş kayaların çevrelerine uyguladığı basıncın artması sonucu gelişebilirler. Deprem fırtınaları birkaç gün ya da birkaç hafta sonra sönümlenebilse de bazı deprem fırtınalarının aylarca sürdüğü, bazılarının ise oldukça ender olarak daha büyük depremlerle sonuçlandığı da olmuştur.


Türkiye karasına en yakın 150 kilometre mesafede gelişen bu deprem fırtınasının nasıl sonuçlanacağı hem toplum hem de bilim camiası tarafından merakla izlenmekle birlikte kesin bir sonuca henüz varılmadı. Yunanistan’daki uzman bilim insanları depremlerin büyük ölçüde fay kaynaklı olduğu ve volkanların faaliyete geçmesinin düşük bir olasılık olduğunu belirtiyor. Deprem fırtınası bir süre sonra sönümlenebileceği gibi çok daha zayıf bir olasılıkla büyük bir depremle ya da Kolumbo volkanının faaliyete geçmesiyle de sonuçlanabilir. Zayıf olasılık ve ülke sınırlarımıza oldukça uzak da olsa en kötü senaryoların gerçekleşme olasılığına karşı tedbirli olmakta yarar vardır.

Paylaşmak
Exit mobile version