Pazartesi, Kasım 25


Japonya’nın ulusal simgelerinden, 3 bin 776 metre yüksekliğindeki Fuji Dağı, ülkenin en yüksek noktası olarak biliniyor. Yamanaşi ve Şizuoka eyaletleri arasında yer alan Fuji Dağı’nda bu sezon beklenmedik bir olay yaşandı.


Dağın zirvesine mevsimin ilk karının 7 Kasım’da düşmesiyle 1894’te tutulmaya başlanan kayıtlara göre Fuji Dağı’na son 130 yılın en geç karı düşmüş oldu.


Genellikle ekim ayının başlarında görülen kar yağışında bu yıl yaşanan gecikme, 26 Ekim 1955 ve 26 Ekim 2016’da kırılan rekorları geride bıraktı. Fuji Dağı’nda geçen yıl ilk kar yağışı 5 Ekim’de gerçekleşmişti.


Uzmanlar, 2024 yazının en sıcak yaz mevsimi olarak kayıtlara geçmesinin ardından Fuji Dağı’nın tepesindeki sıcaklığın da ortalamaların üzerinde olduğunu tespit etti.


Tokyo İklim Merkezi ve Japonya Meteoroloji Ajansı (JMA) İklim Uzmanı Kiyotoshi Takahashi, eylül ve ekim ayları arasında Japonya çevresindeki batılı jet akımının daha kuzeyden aktığını ve güçlü soğuk hava kütlelerinin Fuji Dağı’nın bulunduğu güney yönüne hareket edemediğini söyledi.


Bu durumun, ilk kar örtüsünün gecikmesinin nedenlerinden biri olarak düşünülebileceğini belirten Takahashi, söz konusu gecikmenin iklim değişikliğiyle ilişkisinin ise belirsiz olduğu değerlendirmesinde bulundu.


Japonya’daki dağlarda oluşan ilk kar örtüsü tarihinin, dağın zirvesinin JMA tarafından, eteklerinden gözlem yoluyla belirlendiğini ve günlük duyurulduğunu anlatan Takahashi, gözlemlerin mekanik ölçümler olmadan yapıldığı bilgisini paylaştı.


“İklim değişikliği, küresel ölçekte daha düzensiz hava modellerine yol açıyor”


Güney Afrika’nın Johannesburg kentindeki Witwatersrand Üniversitesi Coğrafya, Arkeoloji ve Çevre Çalışmaları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Jasper Knight, Japonya’da yaz ve sonbahar mevsimlerinin sıcak ve kurak geçtiğini, bu durumun mevsimin ilk kar yağışını geciktirdiğini bildirdi.


Atmosferin sıcak ve kuru olduğu zamanlarda kar yağışı oluşma ihtimalinin daha düşük olduğu bilgisini veren Knight, “Eğer yüzey sıcaksa yağan karın zemine yerleşme olasılığı da daha azdır. Bu iki faktör oldukça önemlidir. Kar taşıyan hava sistemleri Japon Denizi’nden kuzeybatıya doğru bu bölgeye hareket eder. Bu, özellikle Rusya’nın doğusu ve Kore Yarımadası üzerindeki alçak ve yüksek basınç alanlarının konumuna bağlıdır. Ayrıca bu yıl Kore’de aşırı seller ve sıcak hava dalgalarının yaşandığını da unutmamak lazım.” dedi.


İklim değişikliğinin küresel ölçekte daha düzensiz hava modellerine yol açtığı ve bu durumun Japonya’yı da etkilediği tespitini paylaşan Knight, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Geçen yaz haziran ve eylül aralığında Tokyo’da yaşanan sıcak hava dalgasının iklim değişikliği nedeniyle daha şiddetli hale gelmiş olmasına muhtemel gözüyle bakılırken bunun ardından da sel felaketleri yaşandı. Ayrıca dünya genelinde kış mevsimindeki kar yağışlarının genellikle daha geç dönemde ve daha yüksek irtifalarda yağmaya başladığı biliniyor. Bu, yüksek ve simgesel bir dağ olan Fuji’deki kar yağışının da iklim değişikliğinden etkilenebileceği anlamına geliyor.”


Mevcut koşullarda Japonya’nın aşırı hava olaylarından etkilendiği, bu durumun da ilerleyen dönemlerde daha fazla kötüleşebileceği uyarısında bulunan Knight, Japonya’da özellikle batı Pasifik’ten gelen tayfunların etkisiyle sel ve toprak kaymaları yaşandığını aktardı.


Fuji Dağı’nın da buna benzer etkilere maruz kaldığını ve kar yağışında meydana gelen gecikmenin insanları endişelendirdiğini hatırlatan Knight, iklim değişikliğinin sadece kar yağışında değil, yaşam ve altyapı üzerinde de riskler oluşturabileceğinin altını çizdi.

Paylaşmak
Exit mobile version