Perşembe, Ocak 16


Ay yüzeyine ilk ayak basan kişi olarak tarihe geçen Neil Armstrong duygularını “Benim için küçük, insanlık için büyük bir adım” sözleriyle aktarmıştı. Geçtiğimiz gün Türkiye’nin uzay yolculuğu için de şimdilik nispeten küçük ama gelecek için son derece kritik bir viraj dönüldü.


Ülkemizin özel bir firma tarafından üretilen en büyük uydusu olan FGN-100-d1, ABD’den başarılı bir şekilde uzaya yollandı. Böylece Baykar, henüz 2022’de başladığı bu yolculukta ilk uydusunu yörüngeye yerleştirmiş oldu.


Fergani Uzay Genel Müdürü Selçuk Bayraktar, önümüzdeki 5 yıl içinde 100 uyduyla ‘Uluğ Bey’ adı verilen küresel konumlama sistemini geliştireceklerini duyurdu. Ayrıca, toplam ağırlığı 50 ton olan fırlatma aracı çalışmalarının da sürdüğüne dikkat çekti.


Bu noktada en önemli soru, Fergani tarafından uzaya gönderilen sistemin ne işe yarayacağı? Elbette akla ilk gelen daha doğru ve eş zamanlı bir konum bilgisine erişebilmek. Ancak meselenin derinlerine indikçe bunun bir ülke için aslında ne denli kritik olduğu anlaşılıyor.


“Dünyada çok az sayıda ülke bu sistemlere sahip”


Savunma Sanayii Uzmanı Kadir Doğan, dünyada küresel konumlama teknolojisini halihazırda sağlayabilen 4 ülke olduğuna değiniyor. ABD bu iş için GPS dediğimiz ve en yaygın olan sistemi kullanıyor. Ruslar Glonass, Çin ise BeiDuo ile bu alanda yer alıyor. Avrupa ise bütünsel bir yaklaşım sergiliyor ve Galileo adını verdikleri sistemi ortak kullanıyor.


Bölgesel konumlandırma işindeyse Japonya ve Hindistan’ın da bayrak gösterdiğine işaret ediyor Doğan ve şimdi bu listeye Türkiye’nin de eklendiğini anlatıyor.

[Dünyada çok az sayıda ülke küresel konumlama teknolojisine sahip.]


“Bu alanda dışa bağımlılık çok riskli”


Böyle bir konuda ülkelerin neden kendi sistemlerini kullanması gerektiğine yönelik sorumuza “Bu bir bağımsızlık meselesi.” yanıtını veriyor Doğan. Genelde bağımsızlık dendiğinde akla siyasi, askeri, ekonomik ya da enerji gibi alanlar geldiğine işaret ediyor. Küresel bir konumlama sistemine sahip olmayı da bu denli üst bir kategoriye ekliyor.


Sadece belirli ülkelerin bu sisteme sahip olmasının ‘istedikleri zaman fişini çekme, karartma uygulama ya da kasten yanlış bilgi paylaşımı’ gibi riskleri de beraberinde getirdiğini vurguluyor Doğan ve devam ediyor:


“Eğer sizinle sahip oldukları teknolojiyi kullanmak istemezlerse konum kullanan hiçbir aletiniz doğru çalışmaz. Bırakalım telefonları, saatleri ya da daha basit araç gereçleri… En ihtiyaç duyduğunuz anda savaş uçaklarınızın, askeri gemilerinizi, kara araçlarınızın seyir güvenliği büyük riske girer. Füzeleriniz, mühimmatlarınız hedefleri bulamaz. Sizi bir anda kör, topal bırakabilirler.


Ayrıca manipülasyona da çok açık bir hale gelirsiniz. Örneğin konum kasıtlı olarak manipüle edilir ve siz kritik bir sivil binayı vurursunuz. Ki bu durum sizi bir anda ‘savaş suçlusu’ dahi yapabilir.”

Türk mühendislerce geliştirilen Fergani'nin ilk uydusu çok önemli bir başlangıcın ilk adımı.[Türk mühendislerce geliştirilen Fergani’nin ilk uydusu çok önemli bir başlangıcın ilk adımı.]


“Deprem bölgesi ve diğer afet alanları için de çok değerli”


Fergani’nin ilk uydusuyla başlayan sürecin yakın zamanda atılan diğer uydularla güçleneceğini ve nihayetinde Uluğ Bey adı verilen sistemin inşa edileceğini belirtiyor Kadir Doğan. Şimdilik tüm yerküreyi kapsayacak bir sistem inşa etmenin zor ve bir hayli maliyetli olacağını sözlerine ekliyor.


Uluğ Bey sistemi tamamlandığın Türkiye’de konuma ihtiyaç duyan tüm aletlerin yerli/milli teknolojiyle bu meseleyi çözebileceğini vurgulayıp, sözlerini şöyle tamamlıyor:


“Sadece ülkemizi değil yakın coğrafyamıza da kapsayacak bir iş. Haliyle coğrafyamızdaki dost ve kardeş ülkelere de ciddi katkılar sağlayacak. Doğal olarak Türkiye’nin politik gücüne de güç katacak.

[Selçuk Bayraktar, hedefi 100 uyduya ulaşıp ‘Uluğ Bey’ sistemini tamamlamak olarak açıkladı.]


FGN-100-d1 uydusu sadece uzaya gönderilen bir Türk aracı olmanın çok ötesinde anlamlar taşıyor. Her ne kadar askeri açıdan öne çıksa da bu uydu afet bölgelerinde de çok değerli kazanımlar sağlayacak.


Örneğin bir deprem bölgesinde orada bulunan vericiler yoğunluk nedeniyle işleyemezken Fergani sorunu çözecek. Sonuçta bunlar bir bant aralığıyla çalışan sistemler ve anahtar sizin elinizde. Bandı siz ayarladığınız sürece kapsam da isteğinize göre genişleyebilir ya da daralabilir.


Tüm bunları alt alta koyduğumuzda Baykar’ın aslında ülkemizin geleceği için ne denli stratejik bir hamle yaptığını daha iyi görebiliriz. Umarım, Türkiye’nin uzay yolculuğunun çok daha büyük başarılara imza attığı yarınlara birlikte şahit oluruz.”

Paylaşmak
Exit mobile version