Gazze’de büyük bir soykırıma imza atan katil Netanyahu’nun geçtiğimiz günlerde yaptığı, “Batı Şeria, doğal olarak Yahudi topraklarının bir parçasıdır. Bu bölgedeki ilhak süreci, İsrail için hayati önemdedir” açıklaması, uluslararası kamuoyunda çokça tartışıldı.
Ancak Batı Şeria’nın ilhakıyla ilgili sözleri Filistinliler için sürpriz olmadı. Zira, Batı Şeria katil İsrail yönetiminin sistemli olarak uyguladığı şiddet sarmalının içinde boğuluyor.
Uzun yıllardır İsrail’in yasadışı fiili işgali altındaki Batı Şeria, işgalci Yahudi yaşam alanlarıyla çevrelenmiş durumda. Yaklaşık 428 Filistin köyü, işgalci Yahudilerin baskısı altında ve Filistinliler her an evlerine, araçlarına yapılacak saldırılarla yaşamak zorunda.
Bölgenin ana unsuru olan Filistinliler, yollarda kah ordunun kah işgalci Yahudi yerleşimcilerin kurduğu barikatlarla büyük bir hareket kısıtlamasına maruz kalıyor.
Neredeyse her gün yapılan baskınlar, hukuksuz tutuklamalar ve Filistinlilerin her alanda baskı altına alınması, İsrail’in niyetini açık ediyordu.
Öyle ki, herhangi bir Filistinli, kendi köyleri ve kasabaları çevresinde devam eden işgalci Yahudi yerleşim yerlerinin genişlemesini ve yerleşimciler için yapılan yeni yolları görebiliyor.
Ancak kendisi de işgalci yerleşimci olan Maliye Bakanı İsrail Bezalel Smotrich ve ardından Başbakan Benyamin Netanyahu’nun açıklamaları 2025 yılında somutlaşacak bir resmi ilhaka işaret ediyor olabilir.
Zaten Smotrich, İsrail hükümetine katıldığından beri bölgedeki işgalci Yahudi yerleşimci varlığını artırma, yine ordusu eşliğinde silahlandırma ve yerleşimcilere hükümet koruması sağlamak için aktif bir kampanya yürütüyor.
Smotrich kimdir?
Soykırımcı İsrail’in Gazze saldırıların gölgesinde, mayıs ayında Batı Şeria’da sessiz sedasız bir transfer gerçekleşti.
İsrail ordusuna bağlı Sivil İdare, işgal altındaki Batı Şeria’nın kontrolünü, kendisi de yasadışı bir yerleşim yerinde yaşayan aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in liderliğindeki Yerleşimler İdaresi’ne devretti.
Bu durum, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarının resmi ilhakını sağlamlaştırdığı yönünde endişelere yol açtı.
Yerleşim İdaresi nedir?
Smotrich ile eski Savunma Bakanı Yoav Gallant arasında yaşanan siyasi çekişmelerin ardından Şubat 2023’te kuruldu.
Büyük tartışmaların ardından işgal altındaki Batı Şeria’daki kaçak inşaatların izlenmesi sorumluluğu Smotrich’e verildi.
Smotrich’in Yerleşimler İdaresi, artık işgal altındaki Batı Şeria’da inşaat yönetmelikleri, tarım, ormancılık, parklar ve banyo yerleri de dahil olmak üzere sivil yaşamı düzenleyen her şeyden sorumlu.
Sivil Yönetim, işgal altındaki Filistin topraklarının yüzde 60’ını oluşturan büyük ölçüde kırsal bir bölge olan Batı Şeria’nın C Bölgesi’ni kontrol ediyor. Yasal yetkilerin askeriyeden sivil ellere aktarılması, İsrail’in Batı Şeria’daki 57 yıllık askeri işgalinin geçici olmadığını ve devletin Filistin topraklarını resmen ilhak etme niyetinde olduğuna işaret ediyor.
Aşırı sağcı hükümet ilhak istiyor
Smotrich’in asıl amacı da daha fazla Filistin toprağını işgal etmek ve resmi olarak Batı Şeria’nın ilhak edilmesi. Katil Netanyahu hükümeti de Smotrich’ten farklı düşünmüyor.
Yaklaşık iki yıl önce kurulan mevcut hükümet, Batı Şeria’daki işgalci Yahudi yerleşim projelerinin artırılmasını ve Filistinlilerin bölgedeki varlıklarının azaltılmasını amaç edinmişti. Gazze’de devam eden işgal ve soykırım süreci aşırı sağcı hükümetin bu emellerini daha da artırmışa benziyor. Gazze işgali öncesi sağcı hükümetin hedefi Batı Şeria’nın yüzde 30’nun işgal edilmesiydi.
Hem İsrail medyasında yer alan haberler hem de siyasilerin açıklamaları bunun yüzde 60’a çıkarıldığına işaret ediyor. Yani hedef Batı Şeria’nın işgalci İsrail tarafından tasnif edilen ve bölünen C bölgesini de kapsıyor.
Uzmanlara göre Netanyahu hükümetini domine eden Smotrich, Batı Şeria’nın tamamını ilhak etmeyi ve ayrım duvarını yıkmayı istiyor.
“Trump’ın seçilmesi bir fırsat, 2025 Batı Şeria’nın ilhak yılı olacak”
İsrail’de yaşanan bu gelişmeler ABD’de yaşanan gelişmelerden bağımsız değil. Her ne kadar 20 Ocak’ta Beyaz Saray’a geçecek Donald Trump’ın bu konudaki görüşleri henüz net olmasa da, açıkladığı ekibinin İsrail yanlısı olmasının işgalci İsrail yönetimini cesaretlendirdiği düşünülüyor.
Tüm bunlar olurken konuya dair uluslararası hukuk oldukça açık. Batı Şeria, uluslararası hukuka göre işgal edilmiş bölge olarak kabul ediliyor. Yine uluslararası hukuka göre, işgalci İsrail’in bölgedeki varlığı sona ermesi gerekiyor.
Ancak İsrail işgali 1967’den bu yana, uluslararası hukuku ihlal eden uygulamalarla birlikte devam ediyor.
Uluslararası Adalet Divanı da hem bölgedeki işgalci Yahudi yerleşimleri hem de Kudüs’ün yasadışı ilhakının hukuka aykırı olduğunu vurguluyor. Son olarak yayımladığı görüşte ise, söz konusu işgal nedeniyle İsrail ile her düzeyde işbirliğinden kaçınılması belirtildi.
İsrail’in Batı Şeria’yı kısmen veya tamamen İsrail yanlısı olamayan bütün uluslararası gözlemciler ve hukukçular, ilhak etme tehdidinin uluslararası hukukun açık bir ihlali anlamına geldiğine dikkat çekiyor.
Adalet Divanı nezdinde uluslararası toplum da fiili ilhakın sahada devam ettiğini ve bunun da uluslararası anlaşmalara aykırı olduğunu sürekli vurguluyor.
Diğer taraftan uluslararası hukuka göre, işgalci güç vatandaşlarını işgal ettiği topraklara taşıyamaz. İsrail Yüksek Mahkemesi bunu 2005 yılında kabul etti.
Ancak bu, İsraillilerin işgal edilen topraklarda işgalci Yahudi yerleşim yerleri inşa etmesini engellemedi. Çoğu zaman güvenlik güçleri tarafından desteklenen işgalci Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere saldırarak evlerinden, topraklarında zorla çıkarmasına da mani olamadı.