Perşembe, Mart 20


İsrail’in Ortadoğu’daki dini ve etnik azınlıklarla geliştirdiği ilişkiler, büyük ölçüde “böl ve yönet” stratejisine dayanıyor. Bu çerçevede, Dürzilerin özel bir konumu var. İsrail’in Dürzilerle ilişkisi tarihsel olarak, hem askeri hem de siyasi düzeyde dikkat çekici bir seyir izliyor. Suriye’de de Esad rejiminin devrilmesinin ardından, toparlanmaya çalışan ülkeyi Dürziler üzerinden sarsmak isteyen ülke de İsrail’den başkası değil.


Tel Aviv, Suriye Dürzi şeyhlerinin İsrail’in müdahalesini defalarca reddetmesine rağmen, Suriye Dürzilerine “hamilik” teklif etmeye, yanına çekmek için zorlamaya devam ediyor.


İsrail yaptığı yalnızca bu değil. Yani Dürzilerle ilişki geliştirmek, tehdit etmek ya da fırsatlar sunmakla da kalmıyorlar. Esad rejiminin devrilmesinden bu yana işgal altındaki Golan Tepeleri’nin yanı sıra başkent Şam’ın güney bölgelerinde yeni alanları istila ediyorlar.


Tüm bunlar, sözde kendi güvenliğini koruma ve “cihatçı” grupların zaten kısmen işgal edilmiş Suriye toprakları olan “sınırlarında” bulunmasını engelleme bahanesiyle yapılıyor.


İsrail başarısız bir Suriye yönetimi istiyor 


Son zamanlarda İsrail’in Suriye politikasında köklü değişimler yaşandığı bir gerçek. Suriye’de tek istedikleri şey istikrarsız, başarısız bir yönetim. Bunun için de ellerinden geleni yapıyorlar. En önemli araçları arasında Suriyelilerin toplumsal ve ekonomik koşullarının istismarı yer alıyor.


Özellikle Suriye Dürzileri söz konusu olduğunda, bazen Suriyelilerin işgal altındaki Golan Tepeleri’ne girmelerine ve burada çalışmalarına izin verildiğini açıklıyor, bazen de onlara gıda yardım paketleri gönderileceğini duyuruyor.


Tel Aviv’in bu politikasına, işgal altındaki Filistin’deki Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Muvaffak Tarif de katkıda bulunuyor. Muvaffak Tarif, İsrail yetkililerine yakın bir isim ve Suriye Dürzilerinin tehlike altında olduğu sürekli dile getiren isimlerden biri. İsrail ile Filistin Dürzileri arasındaki tarihsel ilişki, Tel Aviv’in bugünkü politikasına da ışık tutuyor. Bu nedenle Suriye’deki duruma devam etmeden bu konuya biraz değinmek gerekiyor.

[İsrail ordusunda Dürziler, “Dürzi Taburu” adı altında organize edilmiş özel bir birlik içinde yer alıyor. Fotoğraf: AA]


Filistin Dürzileri ve İsrail: Hayal kırıklığı


İsrail’in 1948’de kurulmasının ardından, ülkedeki Dürzi topluluğu ile arasında özel bir ilişki gelişmeye başladı. O döneminde Dürziler, diğer Arap gruplarına kıyasla farklı bir muamele gördü. Bunun temelinde, İsrail’in Dürzileri Filistinli Müslümanlardan ve Hristiyanlardan ayrı bir kimlik içinde konumlandırma stratejisi yatıyordu.


1956 yılında İsrail hükümeti, Dürzileri zorunlu askerlik hizmetine tabi tutan bir karar aldı. Bu, İsrail’de yaşayan Araplar arasında istisnai bir durumdu çünkü Müslüman ve Hristiyan Araplar bu yükümlülükten muaf tutuluyordu. Bu politika, Dürzileri İsrail toplumuna entegre etmekle kalmadı, aynı zamanda onları Filistinli Müslümanlarla olan bağlarını da zayıflattı.


 Bu ayrımcılık, İsrail’in uzun vadeli stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.


İsrail’in Dürzilerle askeri ve siyasi ilişkileri


İsrail ordusunda Dürziler, “Dürzi Taburu” adı altında organize edilmiş özel bir birlik içinde yer alıyor. Amaç Dürzilerin İsrail’e sadakatini artırmak. İsrail, Dürzi toplumuna özel ayrıcalıklar tanıyarak onların devlete bağlılığını güçlendirdi ve böylece İsrail içinde bir “sadık azınlık” yaratmaya çalıştı.


Ancak bu politika, Dürzi topluluğu içinde zaman zaman tepkilere yol açtı. İsrail’de yaşayan bazı Dürziler, zorunlu askerlik uygulamasını ve İsrail’in kendilerini Filistinlilerden ayrıştırma çabalarına karşı çıkıyor.


Dünden bugüne Dürzi kimliği İsrail-Filistin meselesinde sıkışmış bir kimlik haline geldi. İsrail’in “sadık azınlık” söylemi, birçok Dürzi tarafından reddedildi ve özellikle Filistinlilere yönelik baskı politikaları nedeniyle, bazı Dürzi gençleri İsrail ordusuna katılmayı reddetmeye başladı.


İsrail’in 2018 yılında çıkardığı “Yahudi Ulus Devleti Yasası” Dürziler arasında büyük bir hayal kırıklığına yol açtı. Bu yasa, İsrail’i yalnızca Yahudilerin ulus devleti olarak tanımlarken, Arap azınlıkların ve Dürzilerin statüsünü göz ardı etti.


Dürzi toplumunun birçok üyesi bu yasaya karşı kitlesel protestolar düzenleyerek, İsrail’in kendilerine verdiği sözleri yerine getirmediğini savundu.


İsrail’in Dürzilerle geliştirdiği ilişki, bölgesel stratejisinin önemli bir bileşeni olarak değerlendirilebilir. İsrail, Dürzileri ayrı bir etnik ve dini grup olarak tanımlayarak, onları Filistinli Müslümanlardan ve Hristiyanlardan uzak tutmaya çalışıyor.


Askeri ve siyasi ayrıcalıklarla ödüllendirilen Dürziler, zaman içinde İsrail’e entegrasyon sürecine dahil edilse de, son yıllarda artan eşitsizlikler ve politikalar bu ilişkinin kırılganlığını ortaya koyuyor. İsrail’in Dürzi topluluğuna yönelik bu politikaları, Ortadoğu’daki daha geniş “böl ve yönet” stratejisinin bir uzantısı olarak değerlendiriliyor.


Suriye Dürzileri ve İsrail


İsrail, Suriye’deki Dürzi topluluklarını Şam’a karşı bir denge unsuru olarak kullanmaya çalışıyor. Özellikle Golan Tepeleri’nin Suriye tarafında yaşayan Dürziler, İsrail’in bölgesel hesapları açısından kritik bir unsur olarak görülüyor. İsrail’in Dürzi topluluklarına yönelik bu politikasının, bölgedeki böl ve yönet stratejisinin bir parçası olduğu söylenebilir.


Kuneytra’da İsrail planı


İsrail’in Suriye’nin Kuneytra ilindeki varlığını güçlendirme çabaları, Suriye’de yeni devlet kurumlarının yokluğunda, zorlu insani koşulları istismar ederek, ekonomik ve hizmet teşvikleri paketiyle bölge halkını, özellikle Suriye Dürzilerini kendine çekme çabası üzerine kurulu. İsrail, işgal altındaki topraklarda yaşayanlara yüksek ücretli iş imkanlarından, gıda ve tıbbi yardıma, okul ve hastane inşasından, elektrik ve su şebekelerinin genişletilmesine kadar bir dizi fırsat sunuyor.


Bu girişimler, genel olarak Kuneytra halkı ve özel olarak Dürzi köylerinde yaygın bir halk tepkisiyle karşılaşıyor. İsrail, Dürzi ileri gelenlerini işgal altındaki Golan Tepeleri’ne davet ederek mezhepsel bağlılığı istismar etmeye çalışırken, çoğu şeyh ve toplumun ileri geleni bu davetleri değerlendiriyor ve reddediyor.


Bu adımlar, İsrail’in sahada daha önce görülmemiş bir askeri varlık bulundurmasıyla da örtüşüyor. İşgal güçleri Kuneytra’da asfalt yollarla donatılmış 12 yeni askeri üs kuruyor ve bölgeyi uzun vadeli askeri yerleşim yerlerine dönüştürme tehdidinde bulunuyor.


Öte yandan Filistin Dürzilerinin lideri Şeyh Tarif’in çabalarıyla Suriye Dürzi Şeyleri Hazreti Şuayb’ın kabrini ziyaret etmek için işgal altındaki Golan Tepeleri’ne geçti. Asıl amaç Şeyh Tarif ile görüşmekti. İletişimin kurulmasına ve görüşmenin organize edilmesinde İsrail ordusunun dahli olduğu biliniyor.


Suriyeli kaynaklara göre İsrail, Dürzileri “toplumun güvenliğini ve siyasi durumunu iyileştirme” vaatleriyle yanına çekmeye çalışıyor.


Ancak tüm bu çabaların başarıya ulaştığını söylemek zor. Zira yerel medyada yer alan haberlerde Dürzi önde gelenleri Suriye’ye ve Suriye toplumuna bağlılıklarını ifade ediyor ve bundan vazgeçmeyeceklerini dile getiriyor.


İsrail’in sahada attığı adımlar da kabul görmüyor. Örneğin Kuneytra’daki El-Mu’allaqa köyünde, yaklaşık bir ay önce İsrail askerleri tarafından teslim edilen yardım malzemeleri kabul edilmedi. Köy muhtarı Khader Al-Aqla da bir İsrail devriyesiyle tartışmaya girdi ve askerleri “Topraklarımızdan defolun. Yardım işgalin utancını temizlemez.” diyerek kovdu.


İsrail’in elindeki kart: Gıda ve güvenlik


İşgal ordusu, Suriye’de ekonomik durumdan da yararlanarak 1,5 aydır Kuneytra köylerinde nüfus sayımı yapıyor, İsrail sınırları içinde iş teklif ediyor. Ancak halk bunu sürekli reddediyor. İşgal güçleri, bölge sakinlerine baskı yapmak için, koyun sürülerine ateş açmak gibi geçim kaynaklarını hedef alan saldırılara başvuruyor.


Ayrıca, askeri araçları için yollar açmak amacıyla özel tarım arazilerini buldozerle kazıyor ve ağaçları kesiyorlar. Bölge halkı bunu geçim kaynaklarının kısıtlanması olarak görüyor.


İsrail’in Suriye’deki planlarının fiili olarak hayata geçirilmesi kapsamında Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar’ın Suriye’deki Dürzilere destek amacıyla gıda paketleri ve insani yardım malzemeleri ulaştırılması talimatı öne çıkıyor.

İsrail Golan Tepeleri'nin aynı sıra Kunaytra kentinden de işgaller gerçekleştirdi. Fotoğraf: AA[İsrail Golan Tepeleri’nin aynı sıra Kunaytra kentinden de işgaller gerçekleştirdi. Fotoğraf: AA]


İbranice yayın yapan gazete Maariv, son haftalarda gerçekleştirilen bir operasyonun parçası olarak İsrail’in şu ana kadar Suriye içindeki çatışma bölgelerinde yaşayan Dürzilere 10 bin paket insani yardım ulaştırdığını iddia etti. Operasyon Muvaffak Tarif, Dürzi Dini Konseyi, İsrail ordusu ve bölgedeki diğer kuruluşlarla koordinasyon ve işbirliği içinde gerçekleştirildi.


Paketler yağ, tuz, un, şeker, pirinç ve diğer ürünler gibi temel ihtiyaç malzemeleri içeriyordu.

Bunların çoğu Süveyda’daki Cebel el-Dürzi’ye taşınırken, bazıları da sınıra yakın Dürzi köylerine teslim edildi.


Sa’ar daha önce, “Dürzi kardeşlerimizle cesur bir ittifakımız var. Onlara yardım etmek bizim hakkımız. Her zaman azınlık olarak kalacağımız bir bölgede, diğer azınlıklara yardım etmek gerekli ve doğrudur.” iddiasında bulunmuştu.


Sa’ar’ın bu açıklamaları, İsrail’in Golan Tepeleri’ni işgal ettiği ve Suriye toprakları içinde, Hermon Dağı eteklerinde odaklanmış 80 kilometre derinliğinde bir tampon bölge oluşturduğu bir zamanda geliyor.


İsrail ayrıca yeni rejimi tehdit etmeye ve Suriye güçlerinin tanımladığı sınıra yaklaşmaması konusunda da uyarılar yapıyor. İsrail ordusu da sık sık düzenlediği saldırılarda radar sistemleri, tanklar, çeşitli silahlar, mühimmat depoları ve askeri tesisleri hedef alıyor.


Sonuç olarak Suriye, birçok farklı etnik köken ve dini grup bir arada yaşadığı bir ülke. Bu gruplar arasındaki ilişkiler, İsrail’in bölgesel planlarını doğrudan şekillendiren faktörlerden biri. İsrail, bu çeşitlilik ve gruplar arasındaki gerilimleri kullanarak, Suriye’deki güç dengelerini kendi çıkarları için kullanmaya çalışıyor.

Paylaşmak
Exit mobile version