Çarşamba, Ağustos 27


Soykırımcı İsrail, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de her gece olduğu gibi yine sivillerin yaşadığı alanları bombaladı. Nasır Hastanesi’nin avlusuna düşen mermiler, yaralıların bekletildiği çadırları ve gazetecilerin bulunduğu noktaları paramparça etti. Kamera kayıtlarında, bir anda kanlar içinde kalan muhabirler, sedyelerden yere savrulan hastalar ve feryat eden sağlık çalışanları vardı. Bu saldırı, yalnızca bir katliam değil, aynı zamanda İsrail’in onlarca yıldır uyguladığı propaganda makinesinin çarpıcı bir örneğiydi.


İsrail medyası, olaydan dakikalar sonra iki farklı anlatı inşa etti. İbranice yayınlarda, “terör karargahı tasfiye edildi, gazeteci kılığında Hamas militanları öldürüldü” söylemiyle övünç tonlaması hakimdi. İngilizce yayınlarda ise aynı saldırı, “trajik bir kaza, yanlış saldırı” ve “soruşturma başlatıldı” ifadeleriyle dünya kamuoyuna sunuldu.


İçeriye öfke, dışarıya pişmanlık


İçeride öfkeyi besleyen, dışarıda pişmanlığı öne çıkaran bu çift yönlü dil, yeni bir taktik değil. İsrail’in 1948’den bu yana geliştirdiği hasbara politikasının tam göbeğinde yer alıyor.


Hasbara, kelime anlamıyla “anlatma, açıklama” demek. Ancak İsrail için bu, gerçeği saklama ve uluslararası medyayı yönlendirme stratejisinin resmi adı.


Yıllardır dışarıya dönük basın toplantıları, İngilizce bültenler ve doğrudan ajans müdahaleleriyle AP, Reuters, AFP gibi küresel medya kuruluşlarının diline nüfuz ediyor. Böylece hastane baskınları, ambulansların hedef alınması ya da gazetecilerin öldürülmesi, uluslararası manşetlerde “hata”, “kaza” veya “zorunluluk” olarak karşımıza çıkıyor.


Ynet / Ynetnews: Tehdit mi, kaza mı?


İsrail’in en çok okunan haber sitesi Ynet, Nasır Hastanesi saldırısını İbranice servisinde, “ordu tehdidi hastane içinden algıladı” cümlesiyle verdi. Bu anlatı, operasyonu meşru kılmaya yönelikti. Aynı grubun İngilizce versiyonu Ynetnews ise bambaşka bir çerçeve çizdi: “Sorry for tragic accident, IDF investigating.”

[İngilizce yayın yapan Jarusalem Post, Nasır Hastanesi saldırısını, ”Hastaneye yapılan saldırıda gazetecilerin ve diğer sivillerin öldüğünü kabul etti” manşetiyle gördü.]


Bir tarafta operasyonel gerekçelerle saldırının normalleştirilmesi, diğer tarafta dünya kamuoyuna pişmanlık ve kaza vurgusu… Aynı medya organı, iki ayrı dilde iki ayrı hakikat inşa etmeye çalışıyor.


Walla-Jerusalem Post: İbranice terörist, İngilizce hata


İbranice Walla, tank ateşinin “gözlem cihazı” tespit edilmesi sonrası açıldığını, aynı saldırıda “beş gazetecinin öldüğünü” yazdı. Bu anlatımda askerî ayrıntılar ve “onay süreci” öne çıkarıldı. Ancak aynı olay Jerusalem Post’un İngilizce sayfalarında bambaşka bir tona büründü: “IDF admits mistaken attack on hospital… Israel deeply regrets.”


Burada hem uluslararası tepkilere yer verildi hem de özür diliyle kayıplar “üzücü bir hata” olarak çerçevelendi. İbranice metin sert ve askerî, İngilizce metin diplomatik ve yumuşak.


Bu örnekleri Gazze’deki soykırım sürecinde çokça görmek mümkün.


Channel 14-i24NEWS: Tasfiye mi, soruşturma mı?


Channel 14’ün “İbranice yayınlarında 20 militan tasfiye edildi, terör altyapısı imha edildi” gibi ifadeler kullanıldı. i24NEWS’in İngilizce yayınında ise “IDF confirms strike, Chief of Staff orders probe” başlığı yer aldı.

İsrail'in Channel 14'ü haberi, ''20 terörist etkisiz hale getirildi, onlarca kişi tutuklandı ve çok sayıda silah ele geçirildi'' şeklinde verdi.[İsrail’in Channel 14’ü haberi, ”20 terörist etkisiz hale getirildi, onlarca kişi tutuklandı ve çok sayıda silah ele geçirildi” şeklinde verdi.]


İbranice’de “tasfiye”, “terör altyapısı” gibi kelimelerle övünülen saldırılar; İngilizce’de soruşturma ve resmi teyit diliyle aktarılıyor.


Haaretz: İki dil, iki çerçeve


Haaretz’in İngilizce versiyonu, Nasır Hastanesi saldırısını açık bir ifadeyle duyurdu: “IDF strike on Gaza’s Nasser Hospital kills 20, including journalists and medics.”


Aynı gazetede İbranice haberlerde ise hem ölü sağlıkçılar ve ambulans sürücülerine vurgu yapıldı, hem de ordu kaynaklarının “öldürülen El Cezire muhabirinin Hamas hücresinde görevli olduğu” iddiaları öne çıkarıldı.


Bu örnek, İsrail’in daha liberal medyasında bile iki dilli anlatımın nasıl işlediğini gösteriyor: İngilizce’de “war crime” söylemi, İbranice’de orduya alan açan “güvenlik tehdidi” çerçevesi.


Hasbara ve dahası


İsrail’in çifte dilli propaganda stratejisinin arkasında Hasbara adı verilen kurumsallaşmış bir mekanizma bulunuyor. Kelime anlamıyla “açıklama” olsa da, Hasbara yıllardır yalnızca bilgi vermek değil, bilginin yönünü tayin etmek anlamına geliyor. İsrail, 1950’lerden itibaren oluşturduğu basın ofisleri ve uluslararası iletişim ağları aracılığıyla, hem kendi kamuoyunu hem de küresel medyayı etkilemeyi bir devlet politikası haline getirdi. Bugün görülen İbranice ve İngilizce dil farkları, aslında bu uzun vadeli stratejinin güncel yansımaları.

[Şifa hastanesi katliamını Channel 14 ”teröristler”, ”silah depoları” argümanları üzerinden gördü.]


Hasbara’nın temel özelliği, dışarıya dönük dilin sürekli olarak yumuşatılması. Örneğin Gazze’deki Nasır Hastanesi saldırısında, Channel 14 ve Ynet gibi İbranice kaynaklar “tasfiye”, “terör karargahı” ve “gazeteci kılığında militanlar” söylemini öne çıkarırken; aynı olay Ynetnews ve Jerusalem Post’ta “tragic accident” ya da “mistaken strike” ifadeleriyle duyuruldu. Buradaki hedef, içeride toplumsal öfkeyi diri tutmak, dışarıda ise İsrail’in uluslararası hukuka uygun davrandığı imajını korumaktı.


Bu strateji yalnızca İsrail basınıyla sınırlı değil. Hasbara mekanizması, küresel haber akışını kontrol etmek için de devreye giriyor. AP, Reuters ve AFP gibi uluslararası ajanslara servis edilen metinlerde, İsrail ordusunun açıklamaları neredeyse her zaman “IDF says” kalıbıyla geçiliyor. Bu dil, saldırıyı doğrulamaktan ziyade “İsrail böyle söylüyor” çerçevesi kuruyor ve çoğu zaman “mistaken attack”, “regrettable incident”, “tragic mishap” gibi ifadelerle birlikte veriliyor. Böylece İsrail’in resmi dili, dünya medyasının manşetlerine nüfuz ediyor.

[Şifa Hastanesi katliamı İngilizce yayaın yapan i24 tarafından şöyle görüldü: Gazze’deki Şifa Hastanesi teröristler tarafından vuruldu]


Somut örnekler bunun ne kadar sistematik olduğunu gösteriyor. 2023 sonlarında Şifa Hastanesi baskınları sırasında Channel 14 İbranice yayınında “חוסלו כ־20 מחבלים” (yaklaşık 20 militan tasfiye edildi) ifadeleriyle saldırıyı bir başarı olarak duyururken, aynı dönemde İngilizce i24NEWS “IDF confirms raid, probe ordered” başlığıyla olayı yumuşatılmış bir çerçevede sundu.


2024 yazında El Cezire muhabiri İsmail el-Ğul’un öldürülmesinde de aynı tablo görüldü: Ynet’in İbranice servisinde “El Cezire muhabiri Hamas hücresinin başıydı” iddiası öne çıkarken, Ynetnews İngilizce versiyonu yalnızca  “El Cezire gazetecinin öldürüldüğünü söylüyor, İsrail ordusu militan bağlantısı olduğunu iddia ediyor” (Al Jazeera says journalist killed, IDF claims militant link) diyerek daha temkinli bir ifade kullandı.


Bu ikili dil, uluslararası medyaya da doğrudan yansıyor. Reuters’ın, AP’nin ya da AFP’nin kullandığı manşetler çoğu zaman İsrail ordusunun İngilizce açıklamalarına dayanıyor. Nasır Hastanesi örneğinde Reuters “Israel regrets mistaken strike” başlığını atarken, aynı gün İbranice yayın yapan İsrail gazetelerinde saldırı “tehdit algısına karşılık” olarak gösteriliyordu. Yani bir yanda “pişmanlık” ve “hata” dili, diğer yanda “gerekçe” ve “tasfiye” dili.


Hasbara böylece yalnızca İsrail toplumunun iç dinamiklerini yönetmek için değil, aynı zamanda dünya kamuoyunu da yönlendirmek için çalışan bir propaganda mekanizması olarak işliyor. İçerideki milliyetçi duygular öfkeyle beslenirken, dışarıya dönük söylem özür ve kazayla yumuşatılıyor. Uluslararası ajansların diline nüfuz eden bu yöntem, İsrail’in savaş suçlarını örtme stratejisinin ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda.

Paylaşmak
Exit mobile version