Çarşamba, Ekim 23


Eruslu, yaptığı açıklamada, inşaat sektöründe yaşanan gelişmelere paralel bir yön izleyen yalıtım sektörünün enerji verimli, güvenli ve konforlu binalar için yüksek talep görmeye devam ettiğini ifade etti.


Türkiye’de 10 milyonu aşkın bina, 30 milyonu aşkın hane bulunduğunun tahmin edildiğini belirten Eruslu, “Elbette bu binalar içinde çok sayıda eski yapı mevcut. Ruhsat tarihlerine bakarak tüm binaların dönemlerindeki kurallara uyduğunu varsayarsak, ülkemizdeki toplam bina stokunun yüzde 25’inin yalıtımlı olduğunu görüyoruz. Yalıtımsız binalar ise yüzde 75 gibi büyük bir oranı kapsıyor. Bu da ne yazık ki daha fazla enerji tüketimi ve enerjide dışa bağımlı olan ülkemiz açısından cari açığın artışı anlamına geliyor.” diye konuştu.


Isı yalıtımlı binaların enerji giderlerini yüzde 50 düşürerek bütçeye önemli katkı sağladığını kaydeden Eruslu, doğru malzeme, doğru kalınlık ve doğru uygulamayla binayı çevreleyen yalıtımın yaz aylarında dışarıdan içeriye, kış aylarında da içeriden dışarıya ısı geçişini azalttığını anlattı.


“Standartlara uygun yapılmış yalıtım sayesinde yaz aylarında soğutmaya, kış aylarında ise ısıtmaya harcanan enerji azalıyor, faturalar hafifliyor. Enerji tasarrufunda önemli rol oynayan yalıtımla azalan enerji tüketimi aynı zamanda hava kirliliğinin önlenmesine destek olarak çevreyi de koruyor.” diyen Eruslu, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Su yalıtımı, deprem kuşağında yer alan ülkemizde binaların sağlam şekilde ayakta kalması noktasında hayati öneme sahip. Türkiye’deki yapı stoku ağırlıklı olarak betonarme binalardan oluşuyor. Betonarme yapı sistemlerinin en zayıf noktalarından biri suya karşı olan hassasiyetleridir. Yağmur, kar, yeraltı suları, zeminde yer alan nem, mutfak, banyo, tuvalet gibi ıslak hacimlerdeki su kaçakları, binanın inşa edildiği zeminde bulunan basınçlı veya basınçsız yeraltı suları nedeniyle binalar sürekli olarak suya maruz kalabiliyor. Suyun taşıyıcı yapı elemanlarına nüfuz etmesi, betonun içindeki demirin paslanmasına yani korozyona neden oluyor. Korozyon ise yapının yük taşıma kapasitesini azaltıyor. Betonarme yapıların sağlıklı şekilde, tasarım ömürleri süresince işlevlerini sürdürebilmesi için yapının tamamının standartlara uygun şekilde ısı ve su yalıtımıyla korozyondan korunması gerekiyor. Ses ve yangın yalıtımı da hem konfor hem de güvenlik açısından büyük önem taşıyor.”


“Isı yalıtımı yönetmeliklere uygun yaptırılmalı”


Emrullah Eruslu, Türkiye’de kullanılan toplam enerjinin yüzde 32,7’si binalarda tüketilirken, bunun yüzde 80’inin kışın ısınma, yazın ise soğutma için kullanıldığını bildirdi.


Eruslu, “Isı yalıtımı, ısınma ve soğutma amaçlı enerji tüketimini yarı yarıya azaltırken cari açığı ve enerji faturalarını düşürücü bir etkiye sahip. Binalarımızı ısı yalıtımıyla daha az enerji tüketen yapılar haline getirmeyi başardığımızda her yıl yaklaşık 12-15 milyar dolarlık bir tasarruf elde edebiliriz.” değerlendirmesini yaptı.


Isı yalıtımı yaptırmak isteyen tüketicilere güvenilir firmalara, yönetmeliklere uygun yaptırılması, standartları karşılayan yalıtım malzemelerinin kullanılması ve işini bilen ustalarca uygulamanın gerçekleştirilmesi önerisinde bulunan Eruslu, piyasada çok sayıda yalıtım malzemesinin bulunduğunu söyledi.


Eruslu, genel olarak ısı ve su yalıtım malzemelerinin Yapı Malzemeleri Yönetmeliği kapsamında Avrupa standartlarına göre üretildiği bilgisini vererek, şu ifadeleri kullandı:


“Bu ürünler piyasaya CE işaretiyle sunuluyor. Tüketicilerin yanlış malzeme seçmemek için alacakları ürünler arasından seçim yaparken mutlaka yalıtım malzemelerinin üzerindeki etiketlerde CE işareti olup olmadığına bakması çok önemli. Binalara standartlara uygun, doğru malzeme ve doğru uygulama ile yapılacak bir yalıtım ömürlük bir yatırımdır. Yalıtım yaparken her bölgenin kendi coğrafi ve iklimsel şartlarına uygun yalıtıma ihtiyacı olduğunu unutmamak lazım. Yalıtım kalınlıklarının, enerji verimliliğine etkisi çok fazla olsa da kalınlık artışının uygulama maliyetine olan etkisi oldukça azdır. Yalıtım kalınlığı arttıkça sağlanacak enerji verimliliği aynı oranda artar. Dış cephede ısı yalıtımı maliyeti, faturalardan sağlanan tasarrufla 2 ila 5 yılda kendini ödüyor. Bugün yeni inşa edilen bir binada ısı yalıtımı uygulamalarının maliyeti toplam bina maliyetinin yüzde 2 ila 3’üne tekabül ediyor.”


Eruslu, belirli bankalar tarafından “yalıtım kredisi”nin verildiğini de sözlerine ekledi.


“Hem çevre dostu hem de ekonomik bir çözüm”


Baumit Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Atalay Özdayı ise nitelikli ısı yalıtımıyla yıl boyunca konforlu bir iç mekan ikliminin yaratılabileceğini belirterek, “Duvarları olumsuz hava koşullarından koruyabilir, ısıtma ve soğutma için harcanan enerjiyi ve buna bağlı olarak da karbondioksit salınımını kalıcı olarak azaltabiliriz. Nitelikli bir ısı yalıtımı kış aylarında binaların ısıtılması, yaz aylarında ise soğutulması için harcanan enerjiyi minimuma indiriyor.” dedi.


Dünya genelindeki binaların enerji tüketiminin yüzde 40’ı ve karbondioksit emisyonların yüzde 36’sının da yalıtımsız binalardan kaynaklandığını aktaran Özdayı, sözlerini şöyle tamamladı:


“Etkin bir ısı yalıtımıyla konutların ısıtma ve soğutma giderlerinde ortalama yüzde 50 enerji tasarrufu elde edilebilir. Binalarda ısı yalıtımı sürecinde nitelikli malzeme seçimi ve doğru uygulama, uzun ömürlü cephelerin anahtarı. Bu noktada her yapının ve cephenin ihtiyaçlarının farklı olduğunu bilmek, malzeme seçimi yaparken buna dikkat etmek ve uzman ekiplerden destek almak kritik önem taşıyor. Bu sayede enerji verimliliği en üst düzeye çıkarılırken hem çevre dostu hem de ekonomik bir çözüm elde edilmiş olur.”

Paylaşmak
Exit mobile version