Yaklaşık 70 yıl eski Sovyetler Birliği’nin parçası olan Kazakistan, 32 yıl önce bugün tüm dünyaya bağımsızlığını duyurdu. Kazakistan Yüksek Konseyi (Parlamento), 16 Aralık 1991’de ülkenin bağımsızlığını resmen onaylayan tarihi belgeyi kabul etti.
Sovyetler Birliği’nin en büyük nükleer silah sahası ile ilk uzay üssünün yer aldığı Kazakistan, bağımsızlığının ilk yıllarında ülkenin doğusundaki dünyanın en büyük 4. kitle imha silahı cephanesinin bulunduğu Semipalatinsk Nükleer Test Sahası’nı kapatarak uluslararası topluma barışçıl ve çok yönlü bir dış politika izleyeceklerinin mesajını verdi.
Sosyoekonomik çöküş ile ülkedeki göç dalgası sonrası nüfusu yarıya inen Kazakistan, ekonomisini geliştirmek için topraklarında büyük rezervleri bulunan uranyum, petrol ve gaz ihracatını artırdı.
Yüzölçümü olarak dünyanın en büyük dokuzuncu ülkesi olan Kazakistan, kuzeyde Rusya, doğuda Çin, güney ve güneybatısında Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan ile devlet sınırlarını belirleme çalışmalarını başarıyla yürüttü.
Bağımsızlığa giden yol: Jeltoksan Olayları
Kazakistan özerk bir cumhuriyet olarak Sovyetler Birliği’ne bağlıydı. Kazakistan’ın Devlet Başkanı Kazak asıllı Dinmuhammed Kunayev’di. 16 Aralık 1986 tarihinde, bir kararla Kunayev görevden alınarak yerine Rus kökenli Genaddy Kolbin getirildi.
Kolbin’in gelmesi Kazaklar arasında kabul edilmedi. Kazaklar, 17 Aralık 1986 günü Almatı’da Brejnev meydanında toplandı. Halk, demokratik protestolar yapıyordu.
“Kazakistan, Kazaklarındır”
Halkın elinde; “Kazakistan, Kazaklarındır” pankartları yer alıyordu.
Sovyet Birliği yönetimi bu durumu Kazak milliyetçiliği ve Rus düşmanlığı olarak algıladı. Birlik, Kazakistan’da bulunan askerlerini, güvenlik güçlerini meydana yığdı.
Kazakistan’ın o soğuk günlerinde, akşam saatlerinde itfaiye araçları halkın üzerinde soğuk su sıkmaya başladı. İnsanlar sudan kaçmaya başlayınca askerler bu kez silahlarını ellerine aldılar.
Bembeyaz meydan halkın kanlarıyla kıpkırmızı oldu
Protestolar, 17-18-19 Aralık tarihlerinde sürdü ve toplam 200 kişi öldürüldü.
Karla kaplı Brejnev meydanı Kazakların kanlarıyla kızıla büründü. Kazak halkı, o günleri “Jeltoksan” (Aralık) adıyla anıyor.
“Felaket 7 kardeştir”
Kazakistan’ın bütün tarihi acı ve gözyaşı ile dolu. Bağımsızlığa uzanan yolda Kazaklar baskı, sürgün, zulüm açlık ve soykırıma varan ağır bedeller ödedi.
Felaketleri yedi kardeş diye tanımlayan Kazak halkının bu tanımlamasına bir kötü kardeş daha eklendi. Üstelik bu felaket bir doğa olayıyla değil Rusların eliyle geldi. Genci, yaşlısı, kadını, çocuğu, aydınıyla pek çok Kazak, bağımsızlığa giden yolda can verdi.
Kazakistan artık bağımsız.
Bağımsızlık için mücadele eden ve kurşuna dizilen Mağcan Cumabay’ın İstiklal Harbi için yazdığı şiir hala yaşıyor; şarkılarda, türkülerde…
“Kardeşim! Sen o yanda, ben bu yanda
Kaygıdan kan yutuyoruz, bizim adımıza
Layık mı kul olup durmak? Gel gidelim
Altay’a atadan miras Altın tahta…”
Kazakistan ekonomisi Orta Asya’nın en büyüğü
Kazakistan, 250 milyar dolara yaklaşan gayrisafi yurt içi hasılasıyla Orta Asya’nın en büyük ekonomisi konumunda bulunuyor.
Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan önemli güzergahta yer almasıyla da dikkati çeken Kazakistan, bölgenin “geçiş ülkesi” olma amacıyla gelecek üç yıl içinde 1300 kilometre demir yolu inşa etmeyi hedefliyor.
“Yeni Kazakistan” dönemi
28 yıl kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev tarafından yönetilen ülkede, 19 Mart 2019’da Nazarbayev’in istifa etmesinin ardından siyasi alanda da yeni bir dönem başladı.
Kazakistan’ın ikinci cumhurbaşkanı olarak seçilen diplomat kökenli Kasım Cömert Tokayev, yeni yönetim modeli oluşturmak için ülkede anayasal reforma imza attı.
Bu yıl ülke nüfusunun 20 milyona ulaştığı Kazakistan’da hükümet 2029 yılına doğru ulusal ekonominin hacmini ikiye katlayarak 450 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor.
Kazakistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülke: Türkiye
Kazakistan 16 Aralık 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan ettiğinde Türkiye, Kazakistan’ın bağımsızlığını aynı gün tanıyan ilk ülke oldu. 2 Mart 1992 tarihinde Kazakistan’la diplomatik ilişki tesis edildi.
Türkiye, “Kazakistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülke” olarak kayıtlara geçti. Bu yıl, iki ülke diplomatik ilişkilerinin de 32’nci yılı kutlanıyor.
Türkiye ve Kazakistan, bu sürede karşılıklı ticaret hacmini 30 milyon dolardan 8 milyar dolara çıkardı.
Bölgesel ve uluslararası arenada da iş birliğini sürdüren iki ülke, Türk dünyasının entegrasyonu adına önemli girişimler başlattı.
Türk Devletleri Teşkilatı başta olmak üzere Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY), Uluslararası Türk Akademisi (TWESCO), Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA) gibi ortak kurumların kuruluşlarına öncülük etti.
Türkiye ile Kazakistan arasında ilişkiler “genişletilmiş stratejik ortaklık” seviyesine yükseltildi.
Şu anda Kazakistan’ın Rusya, Çin, İtalya, Güney Kore’den sonra en çok dış ticaret yaptığı 5’inci ülke konumunda yer alan Türkiye, son yıllarda Kazakistan’da ABD ve İsviçre’den sonra yatırımlarını en fazla artıran 3’üncü ülke olarak biliniyor.
Resmi verilere göre, ülkede 3 binden fazla Türk sermayeli şirket faaliyet gösteriyor.
Geçen yıl iki ülke başkentleri arasında doğrudan uçuşların başladığı Türkiye ile Kazakistan arasında halihazırda 80’den fazla tarifeli uçak seferi de yapılıyor.