Kanada’nın Ontario eyaletinin baş sağlık yetkilisi Dr. Kieran Moore, perşembe günü yaptığı açıklamada, prematüre doğmuş ve kızamık enfeksiyonu taşıyan bir bebeğin hayatını kaybettiğini duyurdu.
“Bebek, annesinden doğum öncesinde virüsü kaptı. Anne, kızamık-kabakulak-kızamıkçık (MMR) aşısı yaptırmamıştı” diyen Moore, kızamığın hem prematüre doğuma hem de ölüme katkıda bulunmuş olabileceğini, ancak bebeğin başka ciddi sağlık sorunlarının da bulunduğunu belirtti.
Meksika’da bu yıl en az dört kişi, ABD’de ise üç kişi (ikisi çocuk, biri yetişkin) kızamık nedeniyle hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerin tamamının aşısız olduğu bildirildi.
Son yılların en büyük salgınları
Bu yılki kızamık salgınları, Kanada ve Meksika’da onlarca yıldır görülen en büyük salgınlar olarak kayıtlara geçti. Dünya Sağlık Örgütü ise Amerika kıtasındaki kızamık riskini “yüksek” olarak değerlendirdi. DSÖ, düşük aşılama oranlarının bu riskin başlıca nedeni olduğunu belirtti.
Pan Amerikan Sağlık Örgütü verilerine göre, Meksika’da mayıs sonu itibarıyla en az 1.520 kızamık vakası bildirildi.
Kanada, 1998 yılında kızamığın ortadan kaldırıldığı ülke ilan edilmişti. Ancak bu yıl şu ana kadar, son 27 yılın toplamından fazla vaka görüldü. Federal verilere göre, Kanada’da bu yıl en az 2.755 vaka bildirildi; vakaların büyük çoğunluğu Ontario’da kaydedildi.
ABD’de ise cuma günü yayımlanan federal verilere göre, yıl başından bu yana 1.168 kızamık vakası rapor edildi. Bu sayı, ABD’nin 2000 yılında kızamığın ortadan kaldırıldığı ülke ilan edilmesinden bu yana ikinci en yüksek vaka sayısı.
Vakaların yaklaşık yüzde 80’i, Batı Teksas merkezli salgınla bağlantılı ve bu salgın Yeni Meksika, Oklahoma ve muhtemelen Kanada’ya yayılmış durumda.
Mennonite toplulukları etkileniyor
ABD, Kanada ve Meksika’daki kızamık vakalarının önemli bir kısmı, tarihsel olarak düşük aşılama oranına sahip Mennonite topluluklarında yoğunlaşmış durumda. Bu toplulukların resmi sağlık sistemleriyle sınırlı temas kurmaları, aşılama oranlarının düşük olmasına yol açıyor.
Ancak Pan Amerikan Sağlık Örgütü uzmanları, üç ülkedeki salgınların doğrudan birbiriyle bağlantılı olduğunu henüz doğrulamadı.
Dr. Alvaro Whittembury, yaptığı sunumda şu bilgiyi paylaştı:
“Meksika’daki salgın Mennonite topluluklarının bulunduğu Chihuahua bölgesinde başladı. Bu topluluklar, Teksas sınırına ve Kanada’daki diğer Mennonite topluluklarına da çok yakın. Ancak salgın sadece bu topluluklarla sınırlı değil, vakaların büyük kısmı genel nüfusta görülüyor.”
Şu ana kadar Amerika kıtasındaki vakalarda genetik dizilim analizi yapılan örneklerin sayısı az olduğu için ülkeler arası doğrudan bağlantılar net olarak ortaya konmuş değil.
Yetkililerden seyahat uyarısı
Nisan ayında Meksika, ABD ve Kanada’ya seyahat edecek kişilere yönelik uyarı yayımladı.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) de uluslararası seyahat edecek herkese iki doz MMR aşısı yaptırma çağrısında bulundu.
Dr. Kieran Moore, perşembe günkü açıklamasında şu uyarıda bulundu:
“Aşısız herkes risk altında. Özellikle hamile kalmayı planlayan kişiler mutlaka iki doz MMR aşısı olmalı. Bu aşı, 50 yılı aşkın süredir güvenle kullanılmakta ve iki doz neredeyse yüzde 100 koruma sağlıyor.”