Kore Savaşı, 25 Haziran 1950’de Kuzey Kore’nin Güney Kore’yi işgal etmesi üzerine başladı.
Çin ve Sovyetler Birliği Kuzey Kore’ye, ABD önderliğindeki Birleşmiş Milletler (BM) de Güney Kore’ye savaş boyunca destek verdi.
İlk Türk Tugayı, 19-20 Eylül 1950’de Etimesgut’tan yola çıktı
BM Güvenlik Konseyinin (BMGK), BM güçlerini, Kuzey Kore işgalini sonlandırmak için Kore Yarımadası’na göndermeye onay vermesi üzerine Türkiye de BM tarafında savaşa katılma kararı aldı.
Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı tarafından yayımlanan “Kore Harbinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Muharebeleri (1950-1953)” adlı kitaba göre, 1. Türk Tugayı 19-20 Eylül 1950’de Etimesgut’tan İskenderun’a hareket etti.
Yine aynı kitaba göre, 25 Eylül 1950’de birlikler Hatay’ın İskenderun Limanı’ndan yola çıktı ve 12 Ekim 1950’de Pusan Limanı’na vardı. Limana gelen Türk askerleri, hazırlıkların ardından 21 Kasım 1950’de bugün Kuzey Kore tarafında olan Kunuri’ye ulaştı.
Güney Kore Savunma Bakanlığı kaynaklarına göre, savaşa 21 bin 212 askerle toplamda 4 tugayla katılan Türkiye, asker sayısı bakımından Kore Savaşı’na katılan 16 ülke arasında 4’üncü sırada yer aldı.
ABD, 1 milyon 789 bin askerle Kore Savaşı’na en çok asker gönderen ülke oldu. İngiltere 56 bin askerle 2’nci, Kanada 26 bin 791 askerle 3’üncü sırada bulundu.
Savaşta, Güney Kore’de 40 bin 670 BM’den, 137 bin 899 da bu ülkeden olmak üzere 178 bin 569, Kuzey Kore’de ise 508 bin 797 asker öldü.
Kore Savaşı’nda 36 bin 940 askerini yitiren ABD, “en çok kayıp veren ülke” oldu. ABD’yi bin 78 kayıpla İngiltere izledi.
Kore Gazi Bakanlığının kayıtlarına göre, cephede hayatını kaybeden 700’ü aşkın asker ile yaralanıp cepheden ayrıldıktan sonra vefat eden ve kaybolanlar da dahil Türkiye, Kore Savaşı’nda 900’ü aşkın şehit vererek 3’üncü sırada yer aldı.
Türk Tugayı’na “Kutup Yıldızı” adı verildi
Savaşa katılan her birliğe bir isim veriliyordu. BM Silahlı Kuvvetler Başkomutanı General Mc Arthur, Türk Tugayına “Kutup Yıldızı” adını verdi.
Savaşta, Güney Kore ve BM tarafında yaklaşık 5 bin kişi, Kuzey Kore ve Çin’den ise yaklaşık 70 bin kişi esir düştü. Ateşkes anlaşmasından bir ay önce Haziran 1953’teki esir değişiminde Türk Tugayı’ndan esir düşen 244 kişinin tamamı döndü.
Güney Kore’nin Busan kentindeki BM Kore Anıtsal Mezarlığı’nda ise savaşta şehit olan 462 Türk askeri yatıyor.
Kore Savaşı’nda “B-26” savaş uçağıyla Kuzey Kore üzerinde taarruz sırasında uçağın düşürülmesi sonucu Üsteğmen Muzaffer Erdönmez’in şehit olduğunun belgelenmesinin ardından Türkiye, “Kore Savaşı’na hava desteği sağlayan 8’nci ülke” olarak tanındı.
Kore Savaşı’na katılan birlikler arasında Türk askeri, savaşta öksüz ve yetim kalan Koreli çocuklar için okul inşa eden tek birlik oldu.
O zaman açılan Ankara Okulu’nu ve Türk askerinin fedakarlıklarını unutmayan Güney Kore halkı, Türk halkını kan kardeşi olarak nitelendiriyor.
“Türk gazilerinin Kore Savaşı’ndaki cesaret ve fedakarlıkları, Kore halkı için sonsuza kadar hatırlanacak”
Güney Kore’nin Ankara Büyükelçisi Jeong Yeondoo, savaşın, 25 Haziran 1950’de Kuzey Kore’nin beklenmedik şekilde Güney Kore’yi işgal etmesiyle başladığını hatırlatarak, “BM Güvenlik Konseyi kararına dayanan Türkiye’nin muharip birlikler gönderme kararı, Kore halkına özgürlükleri için Kuzey Kore’ye karşı savaşabilecek gerçek bir güç ve cesaret vermiştir” dedi.
Türk askerinin Kumyangjang-ri Muharebesi’nde kazandığı zaferin anısına Güney Kore’nin Gyeonggi-do Yongin kentinde Türk Askerleri Anıtı’nın dikildiğini belirten Jeong, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu uluslararası toplumun desteği sayesinde ülkesinin bugün özgürlük ve refah içinde olduğunu söyledi.
Jeong, Kore Savaşı Türk gazilerine ilişkin ise şunları kaydetti:
“Türk gazilerinin Kore Savaşı’ndaki cesaret ve fedakarlıkları, benim de dahil olduğum Kore halkı için sonsuza kadar hatırlanacak bir kardeş ülke mirasıdır. Kore hükümeti, bu mirası gazilerin torunlarına kadar ulaştırmak için çeşitli projeler yürütmeye devam edecek.”
Türkiye’nin Kore Savaşı’na katılımının günümüzde “kardeş ülke” olarak adlandırılan ilişkinin teyit edilmesine vesile olduğunu belirten Jeong, bu “kardeş ülke” ilişkisinin herkes tarafından iyi bilindiğini vurguladı.
“Türkiye, Güney Kore için çok önemli bir ortak”
Jeong, iki ülke arasında diplomasi, ekonomi, kültür ve eğitim gibi tüm alanlarda etkileşim ve iş birliğini daha da geliştirmeye yönelik çabaların devam ettiğini söyledi.
“Jeopolitik ve jeo-ekonomik önemi nedeniyle Türkiye, Güney Kore için çok önemli bir ortaktır” diyen Jeong, şunları kaydetti:
“Özellikle ticaret ve yatırım alanındaki iş birliğinin gelecekte çok önemli olacağına inanıyoruz ve Türkiye, büyük çevre pazarları, 85 milyonluk nüfusu, genç nüfus yapısı ve gelişmiş imalat sektörü ile dünya ekonomisinde ilk 10’da yer alan Kore için mükemmel bir ekonomik ortaktır. Her şeyden önce, iki ülkenin ekonomik yapıları karşılıklı olarak kazanç sağlayabilecek bir yapıdadır, bu nedenle ilişkilerin genişletilmesi ve geliştirilmesi her iki ülkenin de yararına olacaktır.
Şu anda 180’den fazla Kore şirketi Türkiye’de faaliyet göstermektedir ancak iki ülke arasındaki özel ilişkiler ve karşılıklı kazanç sağlayan ticaret yapısı göz önüne alındığında, ticaret ve yatırımların hem nicelik hem de nitelik açısından çok daha fazla genişlemesi gerektiğini düşünüyorum.”