Çarşamba, Ekim 15


Son yıllarda öğrencilerin kitap okuma alışkanlıklarında belirgin bir düşüş gözlemleniyor. Dijital ekranların başında vakit geçirme süresinin giderek arttığı günümüzde, kitap okumak birçok öğrenci için ikinci plana atılmış durumda. Bu da özellikle Liselere Geçiş sınavı (LGS) ve Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) gibi geleceği şekillendiren sınavlara hazırlanan öğrenciler açısından önemli bir dezavantaj yaratıyor.


Peki, öğrencilerin kitap okuma alışkanlıklarında nasıl bir dönüşüm yaşanıyor? Düzenli okuma, sınav başarısına nasıl katkı sağlıyor? Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sever merak edilen soruları yanıtladı.

Düzenli kitap okuyan öğrenciler, sadece kelime dağarcıklarını değil, düşünme hızlarını, dikkatlerini ve metinler arasında ilişki kurma becerilerini de geliştirirler. Bu da özellikle paragraf, yorum ve grafik okuma sorularında belirgin bir avantaj sağlıyor.

Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sever


Okumak kadar ne okunduğu da önemli


Öğretmenlerden ve velilerden sık sık öğrencilerin kitap okuma alışkanlıklarının azaldığına dair geri bildirim aldıklarını söyleyerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Sever, “Ancak burada ilginç bir durum var… Öğrenciler dijital ortamlarda, doğrudan maruz kaldıkları ya da bilinçli olarak okudukları içerikler sayesinde aslında oldukça fazla okuma yapıyorlar” diyor.


Bu noktada öğrencilerin dijital ortamlarda yaptığı okumaların eğitim hayatlarına veya gelişimlerine yaptığı katkılar ise tartışılır durumda. “Öğrencilerin sosyal medya gönderileri oyun içi metinler, blog yazıları gibi farklı kaynaklardan yaptıkları okumalar, birbirinden kopuk lego parçaları gibi dağınık duruyor” tespiti yapan Prof. Dr. Sever, okudukları sözcük sayısına bakıldığında aslında önceki kuşakları bile geçtiklerini ifade ediyor.


İşte sorun da tam burada başlıyor. Prof. Dr. Sever, bu okumaların sistematik ve bütünlüklü bir anlam dünyası oluşturmadığının altını çizerek bir örnekle açıklıyor:


“Bunu, doyurucu bir öğün yerine anlık olarak tüketilen atıştırmalıklara benzetebiliriz. Yani değişen şey, öğrencilerin ne kadar okudukları değil, ne okudukları… Sanıldığı kadar az okumuyorlar; sadece farklı ve parçalı biçimlerde okuyorlar.”

[Fotoğraf: Depo Photos]


LGS ve YKS’de okuduğunu anlayanlar başarılı


Kitap okuma alışkanlığı edinmek tüm öğrenciler için önemli olsa da özellikle LGS ve YKS gibi sınavlara hazırlananlar için durum çok daha kritik. Nitekim gerek LGS gerekse YKS gibi merkezi sınavlarda başarı yalnızca konu bilgisine değil; okuduğunu anlama, analiz etme, çıkarım yapma ve eleştirel becerileri ölçmeye de dayanıyor.


Araştırmalara göre YKS Türkçe testinde en başarılı yüzde 10’luk dilimin, haftalık ortalama okuma süresinin günde 30 dakikanın üzerinde olduğunu belirten Prof. Dr. Sever, bunun sınava katkısını şöyle anlatıyor:


“Düzenli kitap okuyan öğrenciler, sadece kelime dağarcıklarını değil, düşünme hızlarını, dikkatlerini ve metinler arasında ilişki kurma becerilerini de geliştirirler. Bu da özellikle paragraf, yorum ve grafik okuma sorularında belirgin bir avantaj sağlıyor.”


Sınavlarda öğrencilerin sıkça karşılaştığı yeni nesil sorularda başarı sağlamanın yolu ise okuduğunu anlamaktan geçiyor. Yeni nesil soruların çözümü için öğrencinin yalnızca bilgiyi hatırlaması değil, bağlam içinde bir yere oturtması ve analiz etmesi gerekiyor. “Öğrenciden bildiklerini işlemesi bekleniyor” diyen Prof. Dr. Sever, bunun da tamamen okuduklarını anlamalarına bağlı olduğunun altını çiziyor:


“Anlamadan bunları yapması mümkün değil. Okuma becerisi artık aracı değil, merkezi bir beceriye dönüştü.”

İstesek de istemesek de bu çocuklar ekranın karşısında önemli miktarda zaman geçirecekler. Çocuklar dijital dünyadan tamamen uzaklaştırılamaz fakat kitapla teknoloji arasında köprüler kurulabilir. Örneğin, kitapların dijital versiyonlarını sesli kitaplarla desteklemek, QR kodlarla hikayeyi genişletmek, karakterlerin yer aldığı mini videolarla okuma sürecini etkileşimli hale getirmek çocukların ilgisini artırır.


Aile rol model olmalı


Peki, çocuklarının kitap okuma alışkanlığı edinmesini isteyen ya da okumadıklarından yakınan aileler ne yapmalı? Bunun göründüğü kadar kolay olmadığının altını çizen Prof. Dr. Sever, öncelikle aile, arkadaşlar, sınıf gibi çocukların içinde bulunduğu çevrenin kitap okuma davranışını destekleyici olmasının önemine değiniyor Prof. Dr. Sever. Özellikle anne ve babanın kitap okuma konusunda rol model olması gerektiğini vurguluyor:


“Kitap okumak maalesef okullardaki ve ailelerdeki yanlış uygulamalar nedeniyle bir çeşit zorunlu görev ve hatta çocukları oyundan ve eğlenceden uzaklaştıran ceza gibi görülmeye başlandı. Hayatın doğal akışının bir parçası olarak yer almadığı takdirde kitap okuma bu çerçevede kalmaya devam edecektir.”

Diğer bir konu ise çocukların ilgisini çekecek kitapları okumaları konusunda onları desteklemek. Çünkü çocuklar genellikle ailelerinin okumalarını istedikleri kitapları okumak istemiyor. Dolayısıyla okunan kitaplarla ilgili aile içindeki paylaşım da çocukların gelişimlerine, okuduklarını anlamlandırmalarına önemli katkılar sağlayabiliyor.


Kitap için “dijital” tavsiyeler


Gelelim dijitalleşmenin çocukların kitap okuma alışkanlığı üzerindeki etkilerine… “Dijital çağda çocukların kitapla bağını güçlendirmek gerekiyor” şeklinde konuşan Prof. Dr. Sever, ailelere günümüze uygun bazı “dijital” tavsiyelerde de bulunuyor:


“İstesek de istemesek de bu çocuklar ekranın karşısında önemli miktarda zaman geçirecekler. Çocuklar dijital dünyadan tamamen uzaklaştırılamaz fakat kitapla teknoloji arasında köprüler kurulabilir. Örneğin, kitapların dijital versiyonlarını sesli kitaplarla desteklemek, QR kodlarla hikayeyi genişletmek, karakterlerin yer aldığı mini videolarla okuma sürecini etkileşimli hale getirmek çocukların ilgisini artırır. Böylelikle ekranda okudukları dağınık lego parçaları olmaktan öteye geçerek anlamlı bütünler haline gelebilir.”

 

Paylaşmak
Exit mobile version