Cumartesi, Ağustos 2


Görünürlük arzusu, günümüzde kültürel mekanlara yönelimi artırıyor mu? Özellikle gençler, müzeleri sergileri keşfetmekten çok, sosyal medya içerikleri üretmek için mi ziyaret ediyor? Bu dönüşümü ve ardındaki sosyolojik dinamikleri İletişimci Sosyolog Betül Şatır, TRT Haber’e anlattı.


Sanatla kurulan bağın yerini selfie (özçekim) kültürünün alıp almadığına ilişkin soruyu yanıtlayan Betül Şatır, bu yaklaşımın sanatı sadece bir görsel arka plana dönüştürme riski taşıdığına dikkat çekti. Ancak bu durumun da doğru yönlendirmeyle anlam arayışına evrilebileceğini belirtti. Şatır, “Bu görsel temasın kalbe temas edecek şekilde derinleşebilmesine bir yol bulabilmek önemli” vurgusunu yaptı.


“Görünürlükle başlayan yolculuk, deneyime dönüşebilir”


Gençlerde görünür olma arzusunun, sanatı deneyimleme ihtiyacının önüne geçebildiğini belirten Şatır, bu iki kavramın birbirine zıt değil, dönüşebilir olduğunu söyledi. Gençlerin estetiğe açık bir kuşak olduğunu ifade eden Şatır, “Mesele bu ilgiyi yüzeyde bırakmamak” dedi.


Sosyal medya sanatı yaygınlaştırıyor ama yüzeyselleştirebilir


Şatır, sosyal medyanın sanatı yaygınlaştırmak için bir fırsat sunsa da onu hızlı tüketilen bir meta haline de getirebileceğini söyledi. 


“Sanat, bir ‘anı yakalama’ nesnesi olmaktan çıkarıldığında gerçek etkisini gösterebilir. Ancak bu platformlar aracılığıyla bir farkındalık başlatmak da mümkündür. Mühim olan, sanatın görselliğinin ardında saklı olan ruhu görebilmeyi teşvik etmektir.”


Bir sanat eserinin yalnızca fotoğraf karesi fonuna dönüşmesinin anlam kaybı yaratabileceğini vurgulayan Sosyolog Şatır, “Sanat sadece gözle değil, gönülle temas ister” ifadesini kullandı. Ona göre sanat, doğru bir yaklaşımla bir keşfin başlangıcına dönüşebilir.


 

“Dijital kültür, bireyi sürekli şimdiye, hızlıya ve paylaşılabilir olana yöneltiyor. Anı yakalamak bu çağın refleksi; ancak bu refleksin altında derin bir iz bırakma arzusu da gizli. İnsan hâlâ hakikate susamış; sadece bunu ifade biçimleri değişti. Derin bağ, ancak durmayı ve anlamayı yeniden öğrenmekle kurulabilir.”

İletişimci Sosyolog Betül Şatır


 


Şatır, bu davranışın sadece genç kuşağa ait olmadığını vurgulayarak, “Dijital çağın sunduğu imkânlar tüm bireylerde benzer davranışları tetikliyor” dedi. Görünürlük arzusunun çağdaş bireyin varlığını ispat etme biçimi olduğuna işaret etti.

Müzeler fotoğraf durağı mı?


“Dijital alışkanlıklar kalıcı bir kültürel dönüşüm başlatıyor”


Müzelerin gençleri sanata yönlendirmek için sadece bilgi aktaran değil, duygu ve ruhu besleyen deneyim alanlarına dönüşmesi gerektiğini belirten Betül Şatır, “Anlam odaklı anlatılar ve hikâye temelli küratörlük yaklaşımları etkili olabilir” ifadelerini kullandı.




Sosyolog Şatır, dijital alışkanlıkların geçici değil, kültürel yapıyı dönüştüren etkiler oluşturduğunu belirterek, “Kalıcılık, dijital olanın nasıl ve neyle doldurulduğuna bağlı” değerlendirmesinde bulundu.


Gençlerin sanatla daha derin bağ kurabilmesi için eğitim sisteminde ve sosyal yaşamda estetik duyarlılığı artıran, hikmet ve anlam odaklı içeriklere ihtiyaç olduğunu belirten İletişimci Sosyolog Betül Şatır, “Her şeyin hızla tüketildiği bu çağda, ‘dur ve düşün’ çağrısı yapan alanlara ihtiyacımız var” dedi.

Paylaşmak
Exit mobile version