Salı, Mart 4


Skolyoz, omurganın sağa ya da sola eğilmesiyle oluşan bir rahatsızlık. Bu hastalık her 100 kişiden 3’ünde görülüyor. Peki, skolyoz neden ortaya çıkıyor, aileler nelere dikkat etmeli?


Etlik Şehir Hastanesi Skolyoz Birim Sorumlusu Doç. Dr. Damla Cankurtaran ile bu konuyu konuştuk.

“Skolyoz, omurgada bazı omur kemiklerinin kendi eksenleri etrafında dönmesinin eşlik ettiği 10 dereceden fazla anatomik eksene göre yana eğilmedir. 10 dereceden daha az olan yana doğru eğilmeler ise omurga eğriliği olarak isimlendirilir.”

Etlik Şehir Hastanesi Skolyoz Birim Sorumlusu Doç. Dr. Damla Cankurtaran


Skolyoz hangi belirtilerle kendini gösteriyor?


Doç. Dr. Damla Cankurtaran, en sık karşılaşılan skolyoz tipinin ergenlik dönemindeki skolyoz tipi olduğunu söylüyor.


“Skolyozun en sık karşılaştığımız tipi 10-18 yaş arası çocuklarda görülen Adölesan İdiopatik Skolyozdur. Skolyozun belirtileri; omuzlar arasında fark olması, bel kıvrımı çizgileri arasında fark olması, bel kıvrımı ve dirsek arasındaki mesafenin sağ ve sol arasında eşit olmaması ya da çocuk öne doğru eğildiğinde sırtta ya da bel bölgesinde bir yükseklik farkı görülmesidir.”


Skolyozda erken teşhis önemli


Damla Cankurtaran, skolyozda omurganın eğrilme derecesine göre tedavi yöntemi uygulandığını anlatıyor.


”Skolyozun teşhisinde öncellikle düşündüren bulgular açısından ayrıntılı bir muayene yapılır. Klinik muayene sonucunda skolyozdan şüphelenirsek röntgenden yararlanılır. Skolyoz tedavisinde eğriliğinin büyüklüğü, ilerleme hızı ve ilerleme riski göz önüne alınarak hastaya özgü bir tedavi programı oluşturulur.”


Bireysel egzersizler tedavi için önemli


Cankurtaran,”Skolyoza yönelik bireysel egzersizler tedavinin olmazsa olmaz en temel bileşenidir, bunun yanında hastanın durumuna göre tedavide korselerden yararlanılabilir. Eğriliği ileri olan çocuklarda ise bir diğer tedavi seçeneği ise cerrahidir.” diyor.


Skolyoz hastalarının ağırlık kaldırma, dans, jimnastik ya da tenis, golf gibi tek taraflı sporlardan kaçınmaları öneriliyor.


Doç. Dr. Damla Cankurtaran, ”Bir kişinin skolyoz hastası olması demek bu sporları kesinlikle yapamaması anlamına gelmez. Hastalara doğru yönetim ve tedavi programı sağlandığında bu sportif aktiviteler güvenli bir şekilde yapılabilir. Bunun için, hastalara hangi aktivitelerden vücudun daha fazla stres altında kaldığı öğretilerek bunlardan kaçınmasını sağlamak, bunun yanında güçsüz kısımları güçlendirmeye teşvik eden egzersizleri içeren eğitim programlarını hastalara öğretmek önemlidir. Skolyoz hastalarında yüzme, bisiklet sürme, yoga, pilates ya da yürüyüş gibi sporlar daha güvenilirdir. Çocuklarda ağrı yaratan herhangi bir aktiviteden de kaçınmalıdır.” şeklinde konuyor.


Ailelerin görevi büyük


Skolyoz sinsi ilerleyen bir hastalık bu yüzden ailelere büyük görev düştüğünü belirten Damla Cankurtaran, “Aileler özellikle 10-18 yaş arasındaki çocuklarını banyo ya da üst değiştirme sırasında omuzlarında herhangi bir eşitsizlik, sırt ya da bel bölgesinde bir asimetri olup olmadığı konusunda belli aralıklarla gözlemlemelidirler. Bir asimetri fark ettikleri durumda bir fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimine başvurmalıdırlar.” ifade ediyor.

Paylaşmak
Exit mobile version