Cumartesi, Temmuz 12

İstanbul Ticaret Gazetesi Yazarı İsa Karakaş, bugünkü köşesinde SGK’daki çalışmalara yerdi.

Karakaş’ın yazısı şöyle:

SGK, sigortalıların ölümü halinde belirli şartlarla hak sahipleri dul ve yetimlerine maaş bağlıyor. 

Dul ve yetim aylıklarının alınması süre açısından erkeklerden farklı olarak  dul eş ve yetim kızları lehinde olacak şekilde tanzim edilmiştir.  Buna göre sigortalının ölümü hâlinde kız çocuklarına evli olmamaları veya evli olmakla birlikte sonradan boşanması veya dul kalması şartlarıyla yetim aylığı bağlanmaktadır. Diğer yandan sigortalının dul kalan eşine de ölüm tarihinde Türk Medeni Kanunu’na uygun olarak evlilik ilişkisinin bulunması şartıyla aylık bağlanmaktadır.  Bağlanan bu maaşların devamlı alınmasında elbette herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Sakınca olan taraf sırf bu maaşları almak için sahte boşanma ve hileli yollara başvurulmasıdır.

SGK, her sene sosyal güvenlik denetmenlerine yaptırdığı denetimlerle binlerce sahtecilik olayını tespit etmektedir. Yapılan denetimler sonucunda 2023 yılı sonu itibarıyla 2 Bin 418, geçen sene ise 2414 kişinin sahte boşanma yapıkları tespit edilmiştir. Eşinden boşandığı hâlde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığını tespit ettiği eşlerin bağlanmış olan aylıklarını kesmekte ve adlarına ödenmiş olan Genel Sağlık Sigortası yardım tutarları da dâhil  faizi ile birlikte geri almaktadır. 

SGK, yapmış olduğu belirtilen giderleri faiziyle birlikte almasının yanı sıra ayrıca sahtecilik suçundan ilgililer hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmaktadır.

Sahte boşanmalarla emekli maaşı kesilenler de mahkeme yoluna başvurmaktadır. Bu konuda Yargıtayın yaklaşımı ve yapılan yargılamada esas alan temel ilkeler konusunda son derece kapsamlı bir karar bulunmaktadır. Bahse konu emsal nitelikteki karar bu yazımızda değerlendirilmiştir.

KARAR BİLGİLERİ

Kararı Veren Daire Başkanlığı             : Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 

KARAR Bilgileri                                    : E: 2011/4060   K: 2011/15309

YASAL DAYANAĞI :  5510 sayılı  Kanunu’nun   “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesinin 2.(son) fıkrasında düzenlenerek 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe konan “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” hükümleri uygulamanın usul ve esaslarını teşkil etmektedir. Bu hükümün  Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvuru, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile ret edilmiş olup halen yürürlükte olduğunu belirtelim. 

KARARIN KONUSU: Dava konusu özetle; Devredilen SSK, 506 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlenmesi gerekçesiyle SGK tarafından maaşı kesilerek maaş ödenene sürelerin  yersiz ödeme kapsamında alınmasıdır. Bu bağlamda  SGK Başkanlığı işleminin iptali ile aylığın, kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.

KARARIN DEĞERLENDİRMESİ: İnceleme konusu Yargıtay kararında sahte boşanma yoluyla SGK’dan gelir/maaş alma konusunu tüm boyutlarıyla kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır. 

Kararda ilgili hak sahibinin seçimini, her ne sebeple olursa olsun boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşama yönünde kullanması  bireysel özgürlük çerçevesinde olduğu vurgulanmaktadır. Ancak boşanılan eşle fiilen beraber yaşama durum ve olgusuna müdahale edemeyecek olan devletin, yöntemince kabul edeceği yasal düzenlemeyle bu tür ilişkiyi sürdürenleri sosyal sigorta yardımından yararlandırmama (yoksun bırakma) yetkisi olduğu, özellikle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal başvurusunun reddedilmesi karşısında, yürürlükteki kanunları uygulamakla yükümlü olan yargı organlarınca görev sınırları içerisinde, sosyal güvenlik hukuku ve onun ilkeleri kapsamında  madde  hükmünü ele alması gerektiği belirtilmiştir.

Yukarıda yer verilen konuya ilişkin yasal dayanağın madde başlığında “bağlanmayacak” sözcüğüne yer verildikten sonra fıkra metninde “bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir” ibareleri kullanılmış, böylelikle, daha önceki sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen (eylemli olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir/aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda gelir/aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir. Buradan hareketle  boşanma tarihi itibarıyla gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesinin zorunlu olduğunun altı çizilmiştir.

Gelirin/aylığın kesilme tarihi ile SGK’nın  geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemesi gerektiği hükme bağlanmıştır.

Bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulmasının önem arz ettiği bu meyanda tarafların göstereceği tüm kanıtların toplanması, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadelerinin alınması, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan tüm belgelerin istenmesi, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılması, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılması, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmesi, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğinin saptanması, seçmen bilgi kayıtları, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adreslerin dikkate alınması, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırmasının yapılması, anılan mahalle/köy muhtar ve azalarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulması, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmesi öngörülmüştür.

SONUÇ:

Toplumda uzun yıllardan beri  özelikle SGK  5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 17 yıldan beri “sahte boşanma” “muvazaalı boşanma” olarak da bilinen  yaşamını yitirmiş sigortalı/iştirakçi annesi/babası üzerinden ölüm aylık veya gelirine/yetim aylığına hak kazanabilmek için evlilik bağına son verip boşandığı eşiyle birlikte yaşamayı sürdüren kız çocuklarının veya hayatta bulunmayan sigortalı/iştirakçi eski eşi üzerinden ölüm aylık veya geliri/dul aylığı tahsisi için mevcut evlilik birliğini sonlandırmasına karşın sonraki eşiyle beraberliğini devam ettiren kişilerin durumu etik değerler, ahlaki algı ve kurallar ile SGK’nın dolandırılması olarak algılanmaktadır. Konuyla ilgili düzenlemenin iptali için  Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru ret edilmiştir.

Dolayısıyla sahte/muvaazalı boşanma yoluyla SGK’dan gelir/maaş alınmasının önüne geçilmesine yönelik yasal düzenleme 01 Ekim 2008 tarihinden itibaren halen yürürlükte bulunmaktadır. Bu bağlamda belirtilen tarihten önce de olsa bağlanmış olan gelir ve maaşlar, eş veya çocuğun, boşandığı eşiyle eylemli olarak birlikte yaşamasının tespit edilmesi halinde kesilmesi ve Kurumca yersiz ödeme kapsamında geri alınması tamamen hukuki ve yerindedir. Yargıtayın kararı da bu yöndedir. Ancak Yargıtay bu konu ile ilgili yargılama sürecinin son derece hassas bir şekilde ele alınması ve dolayısıyla açıkladığımız tüm kanıt, delil  ve tanıklarla ortaya konması gerektiği özelikle vurgulamaktadır.

Netice itibarıyla sırf maaş almak için  eşinden anlaşmalı boşananların boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığını tespit edilmesi halinde SGK tarafından bağlanmış olan aylıklarını kesileceği  ve adlarına ödenmiş olan Genel Sağlık Sigortası yardım tutarları da dâhil  faizi ile birlikte geri alınacağı unutulmamalıdır. SGK’nın devamlı yapmış olduğu denetimlerde de eninde sonunda mutlaka sahte boşanmaların tespit edileceği, mahkeme aşamasında da  boşandığı eşiyle eylemli olarak birlikte yaşayanların SGK işlemlerine karşın ellerinin yasal açıdan son derece zayıf olduğunu, inceleme konusu karar da ortaya koymaktadır.


Editör Hakkında


1990 yılında İstanbul’da doğdu. Meslek hayatına Aydın Doğan Anadolu İletişim Meslek Lisesi’nde Gazetecilik bölümü okuyarak başladı. İlk stajını Hürriyet Gazetesi’nde yaptı. Üniversiteyi ise İstanbul Üniversitesi Radyo Televizyon Yayımcılığı bölümünde tamamladı. 2009 yılında Milliyet Gazetesi’nde internet haberciliğine başladı. 15 senelik kariyerinde çok sayıda gazete, haber portalı ve televizyon bulunmaktadır. Meslek hayatına Haber7.com’da “Gündem Editörü” olarak devam etmektedir. Evli ve 2 çocuk annesidir.

Paylaşmak
Exit mobile version