Cumartesi, Kasım 23


Dijital dünyada çocukların aldığı beğeniler ve takipçi sayıları, kimlik inşa süreçlerinde önemli bir yer tutuyor. Ancak, dijital dünyada popülerliğe ulaşma arzusu, çocukları gerçek dünyadaki ilişkilerinden kopararak daha yüzeysel, sanal bir dünyaya itebiliyor. Peki, çocuklar dijital dünyada kendi itibarlarını nasıl yönetiyor ve bu sürecin onlara etkileri neler?


Çocukların dijital dünyadaki kimlik inşasına dair merak edilenleri, Klinik Psikolog Mehmet Büyükçorak’a sorduk.

[Fotoğraf: Getty]

Beğeni ve takipçi sayısı gibi ölçütler, çocukları sürekli bir kıyaslama içine sokar ve bu durum, gerçek benlik algısının zayıflamasına yol açabilir.

Klinik Psikolog Mehmet Büyükçorak


Beğeni ve takipçi sayıları kimliği nasıl etkiliyor?


Sosyal medyada beğeni ve takipçi sayıları, çocukların kimlik inşasında güçlü bir rol oynuyor. Dijital dünyada alınan geri bildirimler, bir çocuğun kendini algılayışını doğrudan etkileyebiliyor. Ancak bu süreç her zaman pozitif sonuçlar doğurmuyor. Olumsuz yorumlar, düşük beğeni sayıları veya takipçi kayıpları, çocukların duygusal dengelerini sarsabiliyor.


Psikolog Mehmet Büyükçorak, dijital dünyadaki etkileşimlerin çocukların duygusal gelişimi üzerinde derin etkiler bırakabileceğini vurguluyor:


“Çocuklar, dijital dünyada kimliklerini kurarken aldıkları geri bildirimler üzerinden kendilerini değerlendirirler. Olumlu geri bildirimler özgüveni artırırken, olumsuz ya da yetersiz etkileşimler çocukların kendilerini değersiz hissetmelerine neden olabilir.”


Büyükçorak, sanal popülerliğin özellikle ergenlik dönemindeki çocuklar için önemli olduğunu söylüyor.


“Özellikle ergenlik çağındaki çocuklar, sosyal medya beğenilerini kimliklerinin temel bir parçası olarak görebilirler ve her zaman olmasa bile, çoğunlukla beraberinde psikolojik sorunları da getirebilmektedir.”


Çocukların yüzde 70’inden fazlası sosyal medya kullanıyor


Dijital dünyada popülerlik kazanma arzusu, zamanla gerçek dünyadaki sosyal ilişkilere de etki edebiliyor. Cambridge Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, sanal ortamda popüler olan çocukların, bu başarılarını gerçek hayatta da kanıtlama ihtiyacı duyduklarını ve bu durumun duygusal kırılganlıklara neden olabileceğini gösteriyor.


ABD ve İngiltere’de yapılan araştırmalar, 8-12 yaş arası çocukların yüzde 70’inden fazlasının aktif sosyal medya hesaplarına sahip olduğunu ve sadece içerik tüketmediklerini, aynı zamanda içerik ürettiklerini ortaya koyuyor. Bu, onların sadece izleyici olmadıklarını, aynı zamanda dijital kimliklerini aktif olarak şekillendirdiklerini gösteriyor.


Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta var; dijital dünyada elde edilen popülerlik, her zaman gerçek dünyada başarı anlamına gelmiyor. ABD Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü (NIMH) tarafından yapılan bir araştırma, sosyal medyada sürekli onay arayan çocukların, gerçek dünyada yalnızlık hissiyle daha fazla karşı karşıya kaldığını ortaya koyuyor. Dijital dünyadaki popülerlik arayışı, çocukların gerçek dünyayla olan bağlarını zayıflatabiliyor. Çünkü sanal dünyada popülerliğe ulaşan çocuklar, gerçek dünyada aynı ilgiye ulaşamıyor. Sonuç olarak sanal dünyada geçirilen vakit, gerçek dünyanın ötesine geçiyor.

Fotoğraf: Getty[Fotoğraf: Getty]


Sanal ile gerçek dünya arasındaki denge nasıl kurulabilir?


Psikolog Büyükçorak, dijital kimlik ile gerçek dünya arasındaki dengeyi sağlamanın, ebeveynler ve eğitimciler için büyük bir sorumluluk olduğunu ifade ediyor. Sanal dünyada popülerlik kazanan çocukların, bu başarıyı gerçek hayatta da sürdürmeye çalışmasının, bazen sosyal ilişkilerde zayıflığa ve yüz yüze iletişimde beceri eksikliklerine neden olabileceğini belirtiyor.


“Dijital popülerlik, çocukların kendi değerlerini dışsal ölçütlere bağlamasına neden olabilir. Beğeni ve takipçi sayısı gibi ölçütler, çocukları sürekli bir kıyaslama içine sokar ve bu durum, gerçek benlik algısının zayıflamasına yol açabilir.”


Büyükçorak, çocukların dijital popülerlik ve özgüven arasındaki bağının doğru yönetilmemesi halinde uzun vadede psikolojik sorunlara yol açabileceğini söylüyor. Bu süreçte ebeveynlerin, çocuklarının dijital dünyadaki etkileşimlerini dikkatle izlemeleri gerektiğini vurguluyor.


“Ebeveynler, çocuklarına dijital dünyadaki etkileşimlerin geçici olduğunu ve gerçek değerlerin sadece bu platformlarla sınırlı olmadığını anlatmalı. Ayrıca çocukların sanal dünyada geçirdikleri zamanı kontrol altına alarak, bu dünyada karşılaştıkları olumsuz etkileri erken aşamada fark etmeye çalışmalılar.


Çocuklar dijital dünyada ne kadar vakit geçirirse, gerçek dünyadaki sosyal etkileşimlerde o kadar zorlanabilir. Bu nedenle ebeveynler, çocuklarına sanal dünyanın gerçekliğini sorgulamayı öğretmeli ve onların dijital dünya ile gerçek dünya arasındaki dengeyi kurmalarına yardımcı olmalıdır.”

Paylaşmak
Exit mobile version