Pazartesi, Ekim 21


Dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen osteoporoz “kemiklerin sessiz düşmanı” olarak biliniyor. Kemiklerin zayıflamasına ve kırılgan hale gelmesine neden olan bu hastalık, özellikle yaşlı bireyler ve menopoz sonrası kadınlarda sıkça görülüyor. Fark edilmediğinde kırıklar ve hareket kısıtlılığı gibi ciddi sonuçlara yol açabilen osteoporoz, erken tanı ve düzenli kontrollerle önlenebiliyor.


Her yıl 20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü’nde kemik sağlığına dikkat çekilerek bilinçlendirme kampanyaları yapılıyor. Bireylerin risk faktörlerini öğrenmesi ve gerekli önlemleri alması hedefleniyor. Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği’nden Doç. Dr. Canan Şanal ile osteoporozu konuştuk.

Menopoza girmiş kadınların ortalama üçte birinde osteoporoz gelişiyor. Bunun sorumlusu da östrojen düzeyindeki azalma. Erken menopoza girmek veya yumurtalıkların operasyon ile alınmasını takiben cerrahi (yapay) menopoza girmek de bu riski artırıyor.

Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği’nden Doç. Dr. Canan Şanal


“Yaş arttıkça kemikler zayıflıyor”


Osteoporozun kemiklerin miktarı, kalitesi ve gücünde azalma, kırılma riskinde artma ile seyreden önemli bir sistemik hastalık olduğunu ifade ediyor Doç. Dr. Şanal ve şöyle devam ediyor:

“Genellikle menopoz sonrası kadın ve ileri yaş hastalığı olarak bilinse de kemik sağlığı açısından risk faktörleri olan genç kadın ve erkeklerde de görülebiliyor.”


60 yaş üstü kadınlar ve 70 yaş üstü erkeklerin bu açıdan risk taşıdığını anlatan Doç. Dr. Şanal, “Yaş arttıkça kemikler zayıflıyor. Osteoporoza bağlı kırıkların yaklaşık yüzde 75’i 65 yaş ve üstü kişilerde meydana geliyor” diyor.

[Fotoğraf: Getty Images]


Kadınlarda risk daha fazla


Kadınlar osteoporoz açısından daha büyük risk taşıyor. Çünkü kadınlar daha az kemik dokusuna sahip. Menopoza girmenin de risk faktörü olduğunu belirten Doç. Dr. Şanal, bunun sebebini şöyle açıklıyor:


“Menopoza girmiş kadınların ortalama üçte birinde osteoporoz gelişiyor. Bunun sorumlusu da östrojen düzeyindeki azalma. Erken menopoza girmek veya yumurtalıkların operasyon ile alınmasını takiben cerrahi (yapay) menopoza girmek de bu riski artırıyor.”


Osteoporoz sadece kadınlarda değil erkeklerde de görülüyor. Erkeklerde cinsiyet hormonu olan testosterondaki azalmanın kemik kütlesini de azaltması osteoporoz görülme riskini artıran bir etken.


Kötü beslenmenin bir diğer risk faktörü olduğunun altını çizen Doç. Dr. Şanal, sözlerine şu şekilde devam ediyor:


“Kalsiyum, protein, meyve ve sebzelerden zengin bir diyet kemik sağlığına fayda sağlıyor. D vitamini eksikliği de riski artırıyor. Özellikle dışarı çıkmayan yaşlılar arasında ve kış aylarında D vitamini eksikliği daha yaygın görülüyor.”


Egzersiz kemikleri kuvvetlendiriyor


Fiziksel aktivitenin, hareketliliğin ve egzersizin az olması bir başka risk faktörü… Nitekim egzersizin kemik kütlesini artırdığı, kemiği kuvvetlendirdiği biliniyor.


Doç. Dr. Şanal ailede osteoporozlu kimselerin bulunmasına da dikkat çekerek, “Kırıklara yatkınlığın bir kısmı kalıtsal oluyor. Annelerinde omurga kırığı öyküsü olan genç kadınlarda kemik kütlesinde azalmaya rastlanıyor” uyarısı yapıyor.


50 yaşından sonra yaşanan kırık vakası özellikle küçük bir düşmeden sonra meydana geldiyse bu, osteoporozun bir işareti sayılıyor.

Yeterli beslenme ile birlikte yeterli fiziksel aktivite, gençlerin optimal kemik büyümesi ve gelişimine, dolayısıyla da doruk kemik kütlesi için tam genetik potansiyele ulaşmalarına yardımcı oluyor.


Bazı hastalıklar osteoporoz riskini artırıyor


Düşük vücut kitle indeksi yine risk faktörleri arasında. Sağlıklı vücut ağırlığını korumanın önemine değinen Doç. Dr. Şanal, “İnce yapılı kişiler iri yapılı, kilolu kişilere göre daha fazla osteoporoz riski taşıyor” ifadesini kullanıyor.


Sigara içmek, alkol ve kafeinli içecekleri çok fazla tüketmek, bazı ilaçları uzun süre kullanmak osteoporoz riskini artıran faktörler arasında yer alıyor. Bazı hastalıkların da kemikleri zayıflatabildiğinin altını çizen Doç. Dr. Şanal bunları şöyle sıralıyor:


“Romatoid artrit (önemli ve yaygın bir risk faktörü), gastrointestinal bozukluklar (laktoz intoleransı, Crohn’s, inflamatuar bağırsak, çölyak hastalığı vb.), kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ve astım, bazı endokrin bozukluklar (diyabet, Cushing sendromu, hiperparatiroidizm, hipertirodi), kronik böbrek hastalığı, HIV/AIDS ve kanserler (prostat ve meme kanseri) riski artıran hastalıklar arasında.”


Kırıklar daha çok omurga, kalça ve el bileğinde oluyor


Osteoporoz belirti vermeyen bir hastalık. Öyle ki hastaların yaklaşık yüzde 80’i osteoporozla ilgili tanı ya da tedavi almıyor. “Bu yüzden sessiz bir hastalık olarak tanımlanıyor” diyen Doç. Dr. Şanal, sözlerine şöyle devam ediyor:


“Ancak hiçbir belirtisi olmamasına rağmen basit bir düşme veya çarpmadan sonra bile bir kemiğin kırılma riski yüksek. Kırıklar en sık olarak omurga, kalça ve el bileğinde gelişiyor. Bu kırıklar, bel ve sırt ağrılarına, boyda kısalmaya, kamburlaşma gibi şekil bozukluklarına, sakatlığa ve bağımsızlık kaybına neden olabiliyor.”

[Fotoğraf: Getty Images]


Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz önerisi


Peki osteoporoz riskine karşı kemik sağlığını korumak adına ne yapılmalı? “Sağlıklı ve dengeli beslenme ile fiziksel aktivitenin çocuklukta başlayan, yaşam boyu devam eden kemiğin daha iyi gelişmesi ve yaşlanması ile ilişkili olduğu iyi bilinen faktörler” diyen Doç. Dr. Şanal tavsiyelerini şöyle sıralıyor:


“Yeterli beslenme ile birlikte yeterli fiziksel aktivite, gençlerin optimal kemik büyümesi ve gelişimine, dolayısıyla da doruk kemik kütlesi için tam genetik potansiyele ulaşmalarına yardımcı oluyor. Bu, yetişkinlerde ise ulaşılmış olan kemik kütlesinin korunması açısından son derece önemli. Yine ileri yaşlarda beklenilen kemik kaybının ve kırık riskinin en aza indirilmesi açısından da gerekli.”


İleri yaştakiler osteoporoz açısından taranmalı


Özelikle menopoz sonrası kadınlar ve 50 yaş üstü erkeklerin osteoporoz açısından dikkatli olmaları gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Şanal, risk faktörleri olmasa dahi 65 yaş üstü kadın ve 70 yaş üstü erkeklerin osteoporoz açısından taranmasını öneriyor.


Neyse ki osteoporoz tedavi edilebilir bir hastalık… Tedavide hastanın kemiklerinin durumu, laboratuvar bulguları ve varsa diğer hastalıkları göz önüne alarak en uygun ilaç tedavisi planlanıyor.

 

Paylaşmak
Exit mobile version