Çarşamba, Mart 12


Dijital çağ bedenlerimizi değiştiriyor. Peki, nasıl? İngiltere’de gerçekleştirilen güncel bir çalışmaya göre, çocukların ekran başında geçirdiği her ekstra saat, miyopi (uzağı net görememe) riskinde belirgin bir artışa neden oluyor.


Araştırmacılar, ekran karşısında geçirilen zamanın, göz kaslarının yorulmasına ve odaklanma mekanizmalarının bozulmasına yol açtığını belirtiyor. Dahası, Harvard Üniversitesi’nin hareketsizlik üzerine yaptığı araştırmalar, dijital dünyada kaybolan dakikaların, çocukların koordinasyon ve motor becerilerinde zayıflamaya neden olduğunu ortaya koyuyor.


Uzun süreli ekrana maruz kalmak; öne eğik duran baş, kamburlaşan sırt ve bozulmuş postürle kendini belli ediyor. İşte tam da bu noktada, “teknoloji kamburu” kavramı devreye giriyor. Bu kavramı ve dijital çağın çocuk sağlığı üzerindeki etkilerini Sağlık Bilimleri Üniversitesi Prof Dr Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi Çocuk Kliniği Eğitim Sorumlusu, Prof Vefik Arıca ile konuştuk.

[Fotoğraf: Getty]

Artan ekran süresi, çocukların fiziksel aktivite düzeylerini azaltarak kas gelişimi ve motor becerilerinde gerilemeye neden olabilir. Bu durum, obezite riskini artırabilir.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Çocuk Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof Vefik Arıca


Teknoloji kamburu nedir ve neden giderek daha fazla duyuluyor?


Çocukların ekran karşısında uzun süre vakit geçirmesi, “teknoloji kamburu” olarak adlandırılan duruş bozukluklarına neden olabiliyor. Dijital çağın bedensel yansıması olan bu durum, öne eğik duran baş, kamburlaşan sırt ve bozulmuş postürle kendini gösteriyor. Prof. Vefik Arıca, teknolojinin çocukların doğal duruşunu zayıflattığını ve zamanla omurganın doğal eğriliğini bozarak, ilerleyen yaşlarda kalıcı sağlık sorunlarına zemin hazırladığını anlatıyor:


“Çocuklarda kas ve iskelet sisteminde sorunlara neden olabilir. İlerleyen yaşlarda bu duruş bozuklukları kronik sırt, boyun, bel ağrılarına, omurga deformitelerine ve hareket kısıtlılıklarına yol açabilir. Ayrıca, duruş bozuklukları solunum ve sindirim sistemlerini de olumsuz etkileyebilir.”


Bu uyarıcı ifadeler, dijitalleşen dünyamızın getirdiği tehlikenin altını çiziyor. Peki çocukların doğal duruşu, bu teknoloji rüzgarında ne kadar zarar görebilir?


Ekranın motor beceriler ve miyop üzerindeki etkisi


ABD’de 8-12 yaş arasındaki çocukların günde ortalama 7 saat ekran karşısında vakit geçirdiği göz önüne alındığında, dünya genelinde bu sürelerin hızla arttığı görülüyor. Türkiye’de ise 6-13 yaş arası çocuklar günde ortalama 6,4 saatlerini ekran karşısında geçiriyor. Uzun süreli ekran kullanımı, sadece postür bozukluklarına yol açmakla kalmıyor; aynı zamanda dijital göz yorgunluğu, göz kuruluğu ve bulanık görme gibi belirtiler de artış gösteriyor. Ekrana yakın mesafeden odaklanmak, miyopi riskini ciddi ölçüde artırıyor.


“Artan ekran süresi, çocukların fiziksel aktivite düzeylerini azaltarak kas gelişimi ve motor becerilerinde gerilemeye neden olabilir. Bu durum, obezite riskini artırabilir. Spor yapmayan çocuklarda bu etkiler daha belirgindir; çünkü fiziksel aktivitenin eksikliği, kas kuvveti, esneklik, denge ve koordinasyon gibi temel motor becerilerin gelişimini olumsuz etkiler.”


Vefik Arıca’nın bu net uyarısı, ekran süresinin sadece göz sağlığını değil, tüm bedensel gelişimi nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor. Peki, bu veriler ışığında geleceğe dair hangi önlemleri alabiliriz?


Ekran süresiyle mücadele ve yaşam kalitesinde denge


Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) destekli araştırmalar, günlük ekran süresinin iki saat sınırının aşılmaması gerektiğini öne sürüyor. Aksi halde, çocukların fiziksel aktivitelerden uzaklaşarak sağlıklı bedensel gelişimleri tehlikeye girebilir. Güney Kore’de yapılan bir araştırma, ekran süresinin iki saatin üzerinde olduğu durumlarda çocukların spor aktivitelerine katılımının yüzde 30 oranında düştüğünü ortaya koyuyor.


Ebeveynler ve eğitimciler için pratik öneriler ise şöyle:


Ekran süresini sınırlamak: Çocukların yaşlarına uygun olarak ekran başında geçirdikleri süreyi dikkatle kısıtlamak.


20-20-20 kuralını uygulamak: Her 20 dakikada bir, 20 saniye boyunca 20 feet (yaklaşık 6 metre) uzağa bakmak, göz yorgunluğunu azaltabilir.


Açık havada vakit geçirmek: Gün ışığında dışarıda zaman geçirmek, sadece göz sağlığını desteklemekle kalmaz, aynı zamanda doğal hareket ve sosyal etkileşimi de teşvik eder.


Düzenli göz muayeneleri: Çocukların göz sağlıklarını izlemek için rutin kontroller şart.


Ek olarak, ekranların yaydığı mavi ışığın melatonin hormonunun salgılanmasını engellediğini unutmamak gerekiyor. Bu durum, çocuklarda uyku düzeninin bozulmasına, uykuya dalma güçlüğüne ve genel olarak yaşam kalitesinde düşüşe neden olabiliyor.


Aktif yaşam ve bilinçli tercihler ile olumsuz etkileri önlemek mümkün


Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 5-17 yaş arası çocukların günde en az 60 dakika orta ila yoğun fiziksel aktivite yapmalarını tavsiye ediyor. Peki, bizler bu çağın getirilerini nasıl avantaja çevirebiliriz? Teknolojinin sunduğu olanaklar kadar, onun getirdiği risklere karşı da bilinçli adımlar atmak şart. Çocukların dijital dünyada kaybolmadan, aktif yaşamı ve sağlıklı beslenmeyi ön plana çıkarmak; onların geleceğine yapılacak önemli bir yatırım.


Her yeni araştırma, ekran süresinin kontrollü tutulması ve fiziksel aktivitelerin artırılması gerektiğini bir kez daha vurguluyor. Aynı zamanda araştırmalar interaktif ekranlar yerine, parkta oynanan geleneksel oyunlar, akşam aile sohbetleri ve açık havada yapılan etkinliklerin dijitalleşen dünyanın monotonluğunu kırabileceğini hatırlatıyor. Peki, siz çocuklarınızın sağlıklı bir geleceğe adım atması için ne kadar çaba gösteriyorsunuz?

 

Paylaşmak
Exit mobile version