Pazartesi, Ekim 7

Televizyonların ana haberlerini izlediğimizde dehşete kapılıyoruz. Ardı ardına verilen vahşet haberleri içimizi karartıyor ruhumuzu daraltıyor. Gönüllere şifa olacak tek bir güzel haber bile yok.

Toplum nereye sürükleniyor anlamak mümkün değil. Fikirlerine itibar ettiğim sosyolog arkadaşlarımız bile şaşkınlıklarını ifade ediyor.

 Nereye gidiyoruz sorusuna verilen cevaplar iç açıcı değil. Karamsarlığı sevmem. Umudu her zaman korumaya çalışırım. Milletçe moralimizi artıracak güzelliklerden bahsetmeyi severim.  Felaket tellallerine hiç pirim vermem. Ama gerçeklikten de kopmamak gerekiyor.

Buz gibi bir hakikatle karşı karşıyayız.  Toplumun toparlanması konusunda etki ve yetki sahipleri acil önlemler almalı.  Her alanda yaşanan erozyon sebebiyle zemin kayıyor.

BÜTÜN RENKLER AYNI HIZLA KİRLENİYOR

Medyaya yansıyan olumsuz her haberin ardından failin dünya görüşü üzerinden saçma sapan bir tartışma yürütülüyor. İşte bu kesim hep böyle işte şu kesim hep şöyle diye. Sakin olun arkadaşlar. Şairin dediği gibi bütün renkler aynı hızla kirleniyor.

Şu kesim şu konuda şöyledir demek anlamsız bir tartışma. Çünkü topyekûn bir çözülme yaşıyoruz. Bütün ideolojilerin mensupları iddialarıyla alakalı imtihanı kaybetti. Tencereye kimsenin dibin kara diyecek bir hali kalmadı.

O sebeple bütün kesimleri de kapayan bir toparlanma hareketine ihtiyacımız var.

BAZI HOCALARIN DİLİ

Bazı sosyal medya fenomeni hocalarımızın yaşanan her menfi olay sonucunda ezberledikleri çözüm önerileri dini referans vererek paylaşmaları da artık antipatiye sebep oluyor.

Son yaşanan sur faciasından sonra orantısız şekilde dini propaganda yapan şöhretli bir hocanın sosyal medya paylaşımını görünce onun adına utandım.

 Masum kızlarımızın kederli ailelerinin ciğerinin yanıp kavrulduğu bir günün akşamında canım o kızlar da dine uygun yaşasa böyle olmazdı demek ne vicdana sığar ne İslam’a uyar.

Videoları içim yanarak izledim. Acılı ailenin feryatları hâlâ kulaklarımda. Allah kimseye o acıyı yaşatmasın. Haberlerde bütün ailenin Hastaneye kaldırıldığı yazıyordu. Hangi sakinleştirici ilacı onları artık sakinleştirebilir ki. Hayatının baharındaki evladının bedeni paramparça bir şekilde gören bir anneyi hiçbir ilaç sakinleştiremez.

O aile artık yaşamıyor gibi yaşayacak. Bütün Rehabilete teknikleri uygulansa bile o acı kalplerden bir daha hiç çıkmayacak. Böylesine ağır acıyı yaşayan aileye bu ülkede kendisinde din adına konuşma salahiyeti  gören bir hoca çıkıp canım kızınız da namahreme dikkat etse bu olmazdı diyebilecek kadar acımasızlaşabiliyor.

Ne adına yapıyor bunu kafasında kurduğu kurguladığı din adına. Velev ki bu hoca bir gerçeği dile getiriyor ve gerçekten iddia ettiği gibi olsa bu olay yaşanmayacak. Ya hu bunu böylesine acının yaşandığı bir günün akşamında paylaşmak hangi dinin vicdan öğretilerine sığar.

Bu nasıl bir kafadır nasıl bir anlayıştır Allah aşkına. Bu adamların insanları dinden imandan soğutmak için böyle çıkışlar yaptığına inanmaya başladım. Kendisinin böyle bir evlat imtihanı yaşamayacağının garantisi var mı acaba? Birazcık peygamber sevgisi birazcık Allah korkusu olan bir insan acılı ailenin üstünde böylesine saçma tivitler atarak tepinmez.

 Müslümanlara düşen bu acının yaşandığı bir zamanda aileye teselli vermektir. Cenazeye gidip acılarını paylaşmaktır. Şimdi düşünün gerçek hocalardan birisi olan Gönenli Mehmet Efendi hayatta olsaydı aileye gidip kızınız namahreme dikkat etse böyle olmaz mı derdi yoksa aileyi sarıp sarmalar tezkiyede mi bulunurdu.

 Din adına konuşanların psikoloji bilmesi sosyoloji okuması şart koşulmalı. Hele isminin önünde Profesör unvanı olan bazı kişiler var ki akıllara zarar çıkışlar yapıyorlar. Metinlerine ayet ve hadis koyarak güya iddialarına dini referans gösteriyorlar. Yazdıklarının nasıl algılanacağını ya da anlaşılacağını dert etmiyorlar. Yaptıkları paylaşımlardan en çok zararı din ve dindarlar görüyor maalesef.

Kendi sığ anlayışlarına tertemiz inancımızı alet eden bu insanlara fırsat vermememiz gerekiyor. Sekülerleri din üzerinden dövmek de samimi bir dindara yakılmayacak bir durumdur. Din düşmanı diye hakaret ettiğin kimseye hidayet nasip olmayacağını nereden biliyorsun. Asr-ı Saadetten günümüze nice insan İslam düşmanı iken hidayete ererek İslam kahramanı olmuş yüce dinimize hizmet etmiştir.

Muhterem hocalarımız toplumda yaşanan her olumsuzluk sonrasında dini hükümler uygulansa böyle olmaz gibi cümlelerle tartışmaya katılıyorlar.

 Yorumlara bakıyorum. İnsanlar hemen dini kurallarla idare edildiği iddia edilen ülkelerde gerçekleşen benzeri olayları sıralamaya başlıyor.

Kol kesme cezasının uygulandığı Müslüman bir ülkede neden sayısız hırsızlık oluyor diye sorular soruluyor. Günümüz insanını her sorunun çözümüne dini referans göstererek ikna etmek çok zor. Dini çözüm olarak sunduğumuzda iddiamızın altını uygulanabilirliği açısından da doldurabilmeliyiz.

‘Yanlış eğilimdekiler dini bir eğitim alsalar böyle olmazlar’ cümlesini kuran hocalara Medreselerde Kuran kurslarında vakıflarda yoğun bir şekilde dini eğitim alanlarda neden kınadığınız eylemler oluyor diye sorulmuş. Maalesef bu soru da cevapsız bırakılmış.  Bu da sorguya açık bir mesele.

Yanlış anlaşılmaması için örnekleri açmıyorum. Söylemek istediğim şu. Gerçekten zor bir çağda yaşıyoruz. Bu çağın ifsadından korunmak için geleneksel metotlar bile yetersiz kalabilir. O sebeple ezber cümleler yerine dersimize iyi çalışmalıyız.

KRİZİ KAOSA ÇEVİRMEK

Böylesi zamanlarda toplumun önünde duran insanlara daha çok iş düşüyor. Meseleleri aklı selimle ele almalı ve yangına körükle gitmek yerine su taşımaya devam etmeliler. Krizden kavga çıkarmak ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenlere fırsat vermemeliyiz. Bu sorunları ayrışarak değil birleşerek çözebiliriz.

 Evet. Ülkede bir yangın var ve bu yangın bütün evlere sıçrama tehlikesi gösteriyor. Hacısı Hocası dindarı Kemalist’i solcusu sağcısıyla hiçimse ateşin kendi ocağına düşmeyeceğine garanti veremez. Bir dairede yangın varsa bütün apartmanı tehdit eder. Diğer dairelerdekilerin inancına dünya görüşüne bakmaz.

Toplumsal acılarda bile birleşemiyor kavgaya tutuşuyorsak günün sonunda hepimiz kaybederiz.  Memleketimizi sulha selamete erdirecek çalışmalarda bir ve beraber olmalıyız.

Böylesi zamanlarda hiçbir şey yapamıyorsak en azından kaosu artıracak söylemlerden uzak durmalıyız.

Özellikle sosyal medya fitnesinin şehvetine kapılmamalı dilimize dikkat etmeliyiz. Mübarek dinimizin pespaye ortamlarda saçma sapan tartışmaların içine çekilmesine fırsat tanımamalıyız.

Toplumlar da dönem dönem imtihan yaşarlar. İçlerindeki iyilerin gayretiyle sorunları çözer, krizleri aşarlar.

Kötülerin sesi çok çıksa da sonunda mutlaka iyiler galip gelir. Bu da ‘Geçer Ya Hû’ diyen arifler boşa kelam etmezler. Bunlar da gelsin geçsin İnşallah. Allah imtihanımızı kolay kılsın.

Paylaşmak
Exit mobile version