Salı, Mart 4


Uzmanlara göre Türkiye yüzölçümüne kıyasla çok zengin bir biyoçeşitliliğe sahip. Yapılan envanter çalışmalarında da 12 bine yakın bitki türü, 154 memeli, 490 kuş ve 141 sürüngen türü olduğu tespit edilmiş durumda.


Sayılarla Türkiye’de yaban hayatı


Türkiye’deki yaban hayatını anlamak ve doğru stratejiler geliştirebilmek adına yürütülen çalışmaların başında etüt ve envanter faaliyetleri geliyor. Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı yetkililerin fotokapan ve dron gibi teknolojileri de kullanarak yürüttüğü bu çalışmalar aralıksız sürüyor. Av ve Yaban Hayatı Dairesi Başkanı Mevlüt Özyanık bu çalışma ve elde edilen verilerle ilgili şunları söyledi:


“2024 yılında, ülkemizde doğal olarak yayılış gösteren büyük memeli yaban hayvanlarına (Anadolu Yaban Koyunu, Çengelboynuzlu Dağkeçisi, Karaca, Kızılgeyik, Melez Yaban Keçisi, Yaban Keçisi) yönelik yapılan envanter çalışmaları sonucunda 42 bin 873 adet büyük memeli yaban hayvanı sayılmıştır.


Su kuşu popülasyonlarının ve sulak alan ekosistemlerindeki değişimlerin uzun dönemde izlenebilmesi için sulak alanlarda her yıl ocak-şubat aylarında kış ortası su kuşu sayımları (KOSKS) yapılmaktadır. 2024 yılında KOSKS çalışmaları kapsamında 165 alanda, 106 kuş türünden 1 milyon 684 bin 756 su kuşu sayımı yapılmıştır.”


Tehditlere karşı yetkililer 7/24 çalışıyor


Doğanın, dolayısıyla da yaban hayatının üzerinde farklı farklı tehditler mevcut. Orman yangınları ya da benzer afetlerin doğurduğu habitat kayıpları, iklim değişikliği, kaçak avcılık bu tehditlerin başlıcaları. Bu alandaki yetkili kurum olan Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü de tüm bu tehditlere karşı gözlem, koruma, üretim ve popülasyonu destekleme gibi çalışmalar yürütüyor.

En etkin yollardan birinin yaban hayatı türlerini yaşam alanları ile birlikte korumak olduğunu vurgulayan Özyanık şunları söyledi:


“Ülkemizde yaban hayvanlarının yaşam alanları ile birlikte korunması amacıyla 85 adet yaban hayatı geliştirme sahası ilan edilmiştir. Bu sahalar yaklaşık 1 milyon 200 bin hektar alanı kaplamaktadır. Nesli tehlike altındaki 36 tür için tür eylem planları hazırlanmıştır. Bunların arasında nadir görülen karakulak, bozkır kartalı, bazı kertenkele ve yılan türleri ile birçok memeli tür bulunmaktadır. Bu çalışmaların yanında 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu kapsamında av koruma ve kontrol faaliyetleri yürütülmektedir. Genel Müdürlüğümüzün merkez ve taşra teşkilatında görev yapan 2 bin 500 av koruma memuru, Jandarma ve Emniyet personeli ile iş birliği içinde koruma ve kontrol faaliyetlerini görev yetki ve sorumlulukları kapsamında yerine getirmektedir.”

Kaynak: AA[Kaynak: AA]


Yaban hayvanlarına özel yollar: Ekolojik geçitler


Son günlerde pek çok kez gündeme gelen yaban hayvanlarının karıştığı trafik kazaları ve bu durumu önleme çalışmalarına da değinen Özyanık,


“Yaban hayvanlarının oto yollardaki geçişleriyle ilgili en etkin çalışmalardan biri onlara özel geçiş noktaları. Bu kapsamda gerek menfez geçişleri gerekse de ekolojik köprüler yapılarak yaban hayvanlarının sağlık bir şekilde alan değiştirmesine olanak sağlanıyor.

İstanbul, İzmir, Eskişehir ve Niğde gibi özellikle ana yollarda vatandaşlarımız bu amaçla yapılmış ekolojik geçitleri görebilir. Bundan sonrası için de ihtiyacı olan noktaları belirliyor ve yeni ekolojik geçitler için çalışıyoruz.” dedi.


Sadece koruma değil üretim ve besleme de sürecin bir parçası


Bakanlığa bağlı yetkililerin yürüttüğü çalışmalar sadece canlıları korumaya yönelik değil. Sürdürülebilirliği sağlamak ve yaban hayatı mirasını gelecek nesillere de aktarabilmek adına üretim ve besleme gibi çalışmalar yürütüldüğünü söyleyen Mevlüt Özyanık şu bilgileri paylaştı.


“20 adet üretim istasyonumuzda yapılan üretim çalışmaları ile doğamızı destekliyoruz. Üretim istasyonlarımızda 2002’den bu yana 2 bin 300 memeli, 1.4 milyon kanatlı (keklik-sülün) ve 45 milyon da alabalık salımı yaptık. Ayrıca Şanlıurfa Birecik’te 2 adet ergin ve 9 adet yavru bireyle çalışmalarımıza başladığımız Kelaynak Üretme İstasyonumuz bugün 290 bireye ulaştı.”

Üretilen bu türlerin doğaya salındıktan sonra izleme cihazlarıyla yaşam alanlarını ve hayatta kalma başarılarını da izlediklerini dile getiren Özyanık,


“Yaban hayvanlarını doğal yaşam ortamlarında ağır kış şartları sebebiyle yiyecek; yazın sıcak zamanlarda ise su bulmakta güçlük çekmesinler diye yemleme ve 900 noktada su yalakları gibi çalışmalarla da destekliyoruz. 2012 yılından bugüne yaban hayatına yaklaşık 7 bin 600 ton besin desteği sağladık.


Bu çalışmalara ek olarak, doğada yaralı, hasta ve yardıma muhtaç olarak bulunan yaban hayvanlarının kurtarma, tedavi ve rehabilitasyon çalışmaları yapılarak, tekrar tabiata kazandırılmaktayız. Bu kapsamda son 5 yılda yaklaşık 10 bin yaban hayvanını tedavi ve rehabilite ederek tabii yaşam ortamına bıraktık.” dedi.


“Vatandaşlarımıza da önemli görevler düşüyor”


Son olarak yaban hayatını korumanın ve gelecek nesillere aktarmanın vatandaşların da desteğiyle mümkün olabileceğini belirten Mevlüt Özyanık, şunları söyledi:


“Vatandaşlarımızın doğayı birlikte paylaştığımız yaban hayvanlarının refahını gözeterek duyarlı olmalarını istiyoruz. Bu noktada yapılabileceklerin başında doğayı kirletmemek, yaban hayvanlarını doğal ortamlarında rahatsız etmemek ve yasa dışı av konusunda duyarlı olmak geliyor.”

 

Paylaşmak
Exit mobile version