Perşembe, Mayıs 1


İsrail’in BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansını (UNRWA) yasaklamasına ilişkin duruşmalar, Hollanda’nın idari başkenti Lahey’deki Barış Sarayı’nda 5 günde tamamlanacak.


Duruşmaların üçüncü gününde ABD, Rusya, Fransa, Macaristan ve Endonezya’nın ardından öğleden sonraki oturumda Türkiye’nin ardından İran, Ürdün, Kuveyt ve Lüksemburg sunum yaptı.


Lahey’de devam eden duruşmalarda Türkiye dahil 39 devlet ve 4 uluslararası kuruluş, İsrail’in BM kuruluşlarına yönelik kısıtlamalarına ilişkin kanaatlerini sunacak.


“Soykırımın sürmesi ve uluslararası toplumun hareketsiz kalması mutlak bir ahlaki ve hukuki başarısızlık teşkil etmektedir”


İran adına söz alan Hukuk ve Uluslararası İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Kazem Gharibabadi, “tüm kanıtların Gazze’de soykırım yapıldığını gösterdiğini” belirterek, “Mahkemenin önündeki dava sıradan bir silahlı çatışmaya ilgili değil, soykırıma varan bir durumla ilgilidir.” diye konuştu.


Ekim 2023’ten bu yana yaklaşık 52 bin Filistinlinin öldürüldüğünü ve 120 binden fazlasının yaralandığını anımsatan Gharibabadi, “Aradan bir yıl geçmesine rağmen soykırımın sürmesi ve uluslararası toplumun bu noktada hareketsiz kalması mutlak bir ahlaki ve hukuki başarısızlık teşkil etmektedir.” dedi.


Gharibabadi, İsrail’in sivilleri, sağlık personellerini, gazetecileri ve Gazze’deki tüm üniversiteler dahil olmak üzere temel altyapıyı hedef alan sistematik bir politika izlediğini anlatarak, UAD’yi Filistinlilerin insani erişim, temel ihtiyaç malzemesi ve uluslararası hukuk kapsamında korunma haklarını yeniden teyit etmeye çağırdı.


“BM, Filistin meselesinde daimi sorumluluğa sahiptir”


Ürdün adına ilk sözü alan Cenevre Enstitüsünden Profesör Marcelo Kohen, ateşkesin bozulması ve İsrail’in Gazze’ye yönelik insani yardım kısıtlamaları ile işgal altındaki Batı Şeria’da artan saldırılarını anımsatarak, mahkemenin tavsiye kararı vermesinin aciliyetine dikkati çekti.


Kohen, “BM, Filistin meselesi tüm yönleriyle uluslararası hukuka uygun olarak çözülene kadar bu konuda daimi bir sorumluluğa sahiptir.” ifadesini kullandı.


Bristol Üniversitesi’nden Profesör Eirik Bjorge, İsrail’in UNRWA’nın faaliyetlerini engelleyerek uluslararası hukuku ihlal ettiğini aktararak, UNRWA’nın “her türlü yasal süreçten muafiyeti ve tesislerinin dokunulmazlığının mutlak olduğunu” hatırlattı.


Bjorge, “(UNRWA’nın dokunulmazlığı) Askeri çıkarlar ya da ulusal güvenlik nedeniyle geçersiz kılınamazlar. İsrail’in BM’nin ayrıcalık ve dokunulmazlıklarına saygı gösterme konusunda mutlak bir yükümlülüğü vardır.” dedi.


İstanbul Kadir Has Üniversitesi’nden Profesör Alfredo Crosato Neumann ise İsrail’in işgal hukuku kapsamındaki sorumluluklarının altını çizerek, “İsrail, üçüncü tarafların yardım planlarını hızla ve iyi niyetle kolaylaştırmalıdır. Sivillerin yaygın olarak acı çekmesi ve sivil altyapının tahrip edilmesi, işgal hukukunun hiçbir iyi niyetli yorumu altında haklı gösterilemez.” değerlendirmesinde bulundu.


Ürdün’ün UNRWA’nın tarafsızlık ve yansızlık ilkelerini yerine getirdiği görüşünde olduğunu aktaran Neumann, ayrıca UNRWA’nın Gazze’deki kritik rolüne vurgu yaparak, insani yardımların ulaştırılmasında başka hiçbir kuruluşun ajansın yerini alamayacağını belirtti.


“(İsrail) İşgalci güç, Gazze’ye tam bir kuşatma uyguladı”


Kuveyt adına söz alan Kuveyt’in Paris Büyükelçisi Abdullah Suleiman Majed Al-Shaheen, işgal edilen Filistin topraklarındaki durumun, bu mahkemenin acil dikkatini gerektirecek şekilde kötüleştiğini ifade etti.


Al-Shaheen, işgalci güç İsrail’in son zamanlarda artan saldırılarının, Filistinli sivil nüfusun acılarını trajik şekilde yoğunlaştırdığı bir dönemde bir araya geldiklerini dile getirerek, İsrail’in, Gazze’ye yapılan insani yardımı sistematik olarak engellediğine dikkati çekti.


Uluslararası hukuk mekanizmaları aracılığıyla İsrail’in sorumlu tutulmasının gerekli olduğunu vurgulayan Al-Shaheen, “Mahkemeyi BM’nin ve kurumlarının dokunulmazlığını yeniden teyit etmeye ve işgalci gücün ısrarlı uyumsuzluğundan kaynaklanan yasal sonuçları netleştirmeye çağırıyoruz.” dedi.


Al-Shaheen, İsrail’in eylemlerinin hayati önem taşıyan insani yardım misyonunu ciddi şekilde tehlikeye attığını belirterek, “Mart 2025’ten bu yana işgalci gücün kasıtlı bir politika olarak yeniden açıkça aç bırakmaya başvurması son derece endişe vericidir.” ifadesini kullandı.


İsrail’in BM’nin insani yardım tesislerini hedef alarak yükümlülüklerini açıkça ihlal ettiğinin altını çizen Al-Shaheen, yardımların engellenmesi ve sivilleri hedef alan saldırıların, yaşama hakkının ihlali anlamına geldiğini kaydetti.


Al-Shaheen, “İşgalci güç, Gazze’ye tam bir kuşatma uyguladı ve özellikle UNRWA tarafından ulaştırılan insani yardımları sistematik olarak engelledi.” diye konuştu.


“İsrail, uluslararası insancıl hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine uymak zorundadır”


Lüksemburg adına söz alan Dışişleri Bakanlığı Hukuk İşleri Daire Başkanı Tobias Schell, “İsrail’in, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkına saygı gösterme ve uluslararası insancıl hukuk ve uluslararası insan hakları hukuku kapsamındaki yükümlülüklerine uymak zorundadır.” değerlendirmesinde bulundu.


Schell, İsrail’in, özellikle temel mal ve hizmetlerin BM tarafından sağlanması konusunda tedbir almakla yükümlü olduğuna işaret ederek, “Bu yükümlülükler koşulsuz bir karaktere sahiptir. İşgalci güç bunlardan kaçamaz.” diye konuştu.


İnsani yardım görevlilerine yönelik saldırıların hukuk dışı olduğunu ifade eden Schnell, Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’nde, çoğu UNRWA personeli yaklaşık 400 insani yardım görevlisinin öldürüldüğünü hatırlattı.


İsrail’in BM kuruluşlarına yönelik kısıtlamaları UAD’de


İsrail Meclisinin 28 Ekim 2024’te UNRWA’nın faaliyetlerini kısıtlayan yasaları kabul etmesi ve 31 Ocak 2025’te Doğu Kudüs’teki UNRWA operasyonlarını sonlandırmasına ilişkin UAD danışma görüşü duruşmalarında, 39 ülkenin yanı sıra Arap Ligi, İslam İşbirliği Teşkilatı, Afrika Birliği ve BM sunum yapacak.


Duruşmaların tamamı ise 2 Mayıs’ta sona erecek. Danışma görüşüne ilişkin yazılı beyanda bulunan İsrail, sözlü duruşmalarda yer almayacak.


Süreç, sözlü sunumların ardından Divan yargıçlarının danışma görüşünü hazırlamak için müzakereye başlamasıyla devam edecek.


UAD, danışma görüşlerini genellikle 4 veya 6 aylık sürede açıklıyor.

Paylaşmak
Exit mobile version