Cumartesi, Kasım 30


Raporda, Batı Şeria’da Filistin topraklarını gasbeden işgalci İsraillilerin, Filstinlilere yönelik saldırılarının, Soykırımcı Netanyahu hükümetinin 2022’de göreve gelmesinden ve Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıların başladığı 7 Ekim’den bu yana artarak devam ettiği ifade edildi.


Batı Şeria’da Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerle işgal politikasını sürdüren İsrail devleti, resmi kararlar dışında dolaylı yollarla da yeni toprak gasplarını ilerletiyor.


İsrail’in Gazze’ye saldırılarının, dikkatleri Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin Batı Şeria’da Filistinlilere karşı uyguladığı “sistematik” ve “giderek artan” şiddetten uzaklaştırdığı kaydedilen raporda, Filistin topraklarını gasp eden İsraillilerin giderek ordu ile birlikte hareket edip askeri üniforma giydiği, İsrail hükümetinin aşırı sağcı bakanlarının da aktif desteğini aldığı bildirildi.


Yıllardır devam eden şiddetin, İsrail’in Filistin topraklarını gasp siyasetinin “hem bir tezahürü hem de itici gücü” olduğu vurgulanan raporda, İsrail-Filistin sorunu konusunda çözüm arayışındaki ülkelerin, Filistin topraklarını gasbeden İsraillilere ve bu politikayı destekleyen yetkililere yaptırım uygulayan bazı Batılı ülkelere katılması gerektiği belirtildi.


Batılı ülkelerin, ayrıca İsrail’e silah satışını engellemesi ve İsrail hükümetine “yerleşimci şiddeti” ve Filistin topraklarını gasp projesi için daha fazla bedel ödetmesi gerektiğine işaret edildi.


Gaspçı İsraillilerin şiddeti “tüm zamanların en yüksek” seviyesinde


Raporda, Batı Şeria’daki Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin Filistinlilere uyguladığı şiddetin “tüm zamanların en yüksek seviyesinde” olduğu belirtildi.


Şiddetin yanı sıra toprak gasbının da arttığı bildirilen raporda, geçen yıl Batı Şeria topraklarında yaklaşık 13 bin konut için verilen inşaat izni onaylanmasının rekor seviyede olduğu kaydedildi.


İsrail’in resmi kararlar yoluyla Batı Şeria’da toprak gasbederek Yahudileri yerleştirdiği alanlar dışında, sözde kaçak yerleşim olarak nitelendirdiği işgal alanlarına da değinilen raporda, sadece geçen yıl Batı Şeria’da 26 işgal alanının kurulduğu bilgisine yer verildi.


Öte yandan, İsrail’in 2024’ün başından itibaren Batı Şeria’da Filistinlilerin yaklaşık 24 bin dönüm arazisine el koyduğu da anımsatıldı.


İsrail hükümetinin yerleşimci şiddetine “göz yumduğu” bildirilen raporda, Başbakan Netanyahu’nun iktidara gelmesiyle bunun tırmanışa geçtiği, 7 Ekim’den sonra ise daha da arttığı kaydedildi.


Raporda, ABD ve Avrupa’nın, Filistin topraklarını gasbeden İsraillilere yaptırımlar uygulamasına rağmen, bu konuda asıl sorumlunun İsrail olduğunu görmezden geldiğine işaret edilerek, “Batılı ülkeler, İsrail’e yaptıkları askeri yardımları ve bu ülkeyle ekonomik ilişkilerini kullanarak, kendi politikalarıyla doğrudan çelişen ve Batı Şeria’nın pek çok bölgesini Filistinliler için giderek yaşanmaz hale getiren yerleşimlerin genişletilmesi ve yerleşimci şiddeti nedeniyle İsrail’e daha fazla bedel ödetmelidir” ifadelerine yer verildi.


İsrail’in Batı Şeria’yı işgal ettiği 1967’den bu yana Filistinlilere askeri bir yönetim uyguladığı ve giderek daha fazla Filistin toprağını gasbettiği anlatılan raporda, bugün 230 bin İsraillinin Doğu Kudüs’te, yaklaşık 500 bin İsraillinin de Batı Şeria’nın geri kalanında yaşadığı ve her iki bölgenin de uluslararası alanda “işgal altındaki topraklar” olarak tanımlandığı hatırlatıldı.


Şiddet eylemleri, “Filistin devletine dair her türlü umudu” söndürmeyi amaçlıyor


Raporda, zaman zaman İsrail hükümetlerinin Filistin topraklarındaki gasp faaliyetlerini engelleyen göstermelik kararlar alsa da “büyük resmin net” olduğu, on yıllar boyunca Tel Aviv yönetimlerinin “köklü bir işgali” mümkün kıldığı vurgulandı.


Saldırıların, genellikle silahlı genç erkeklerden oluşan “çeteler” tarafından yapıldığı bildirilen raporda, Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin tacizde bulunduğu, hayvanlarını çaldığı ve toprağa ve suya erişimlerini engellediği Filistinlilere yönelik saldırılara kadar uzandığı ifade edildi.


Raporda, şiddet eylemlerinin çoğunun Filistinlileri evlerinden etmeyi, gasbedilen toprakları genişletmeyi ve “Filistin devletine dair her türlü umudu” söndürmeyi amaçladığına işaret edildi.


Raporda, İsrail mahkemelerinin de Filistinlilere yönelik şiddet eylemlerinin İsrailli sorumlularını görmezden geldiğinin altı çizildi.


İsrailli siyasilerin Filistin topraklarını işgal eden İsrailli şiddetinin birkaç “çürük elmanın” işi olduğu yönündeki sözlerinin tekzip edildiği raporda, gaspçı yerleşimcilerin İsrail askerleriyle birlikte hareket ettiğine değinildi.


Batılı ülkeler yerleşimci sorununun çözümünde “isteksiz”


Filistin topraklarının gasbının, uluslararası hukukun ihlali olduğu konusunda hemfikir olan Batılı ülkelerin daha gerçekçi adımlar atması gerektiğine işaret edilen raporda, ABD’nin İsrail ordusuna yardımı kesmesi, Avrupa hükümetlerinin de gasbedilen Filistin topraklarında üretilen malların ticaretini tamamen yasaklaması gibi atılabilecek örnek adımlara yer verildi.


Raporda, ABD ve Avrupa’nın, “siyasi açıdan zor bir hamle olsa da” bu şiddeti destekleyen İsrailli aşırı sağcı kabine üyelerine yaptırım uygulayabileceği ifade edilerek, “Bu tür girişimler, İsrail’e, politikasında geri adım attıramayacak ancak yerleşimci şiddetini engellemeyen Tel Aviv’e daha fazla maliyet doğuracak” denildi.


Öte yandan, Ekim 2023’ten bu yana Batı Şeria’nın Gazze’deki insani felaketten dolayı arka planda kaldığı belirtilen raporda, gasbedilen Filistin topraklarının genişlemesi nedeniyle artan gerilimin “patlama noktasına” gelme olasılığını artırdığı kaydedildi.


Raporda bu kapsamda Batılı ülkelerin daha güçlü adımlar atma konusunda “isteksiz” göründüğüne de yer verildi.

Paylaşmak
Exit mobile version