TÜİK, “Yükseköğretim İstihdam Göstergeleri”ni kamuoyu ile paylaştı. YKS tercihlerini yapacak öğrencilerimiz için önemli bir hizmet; eğer dikkate alınırsa, tercihler daha isabetli olabilir.
“Herkes üniversite okumak zorunda değil, meslek okulları yoluyla meslek sahibi olunması da mümkün” diyebiliriz. Ancak üniversite okumak isteyenler için “okuyunca ne olacak ki” türünden “iç karartıcı söylemler”in pek de anlamının olmadığı ortaya çıkıyor TÜİK göstergelerine bakınca. Zira TÜİK göstergelerine göre, üniversite lisans mezunlarında kayıtlı istihdam oranı (2024 yılında) % 75.
Tabi burada “her bölüm/program”, mezun olunduktan sonra aynı/eşit şekilde “istihdam potansiyeli”ne sahip değil! Zaten % 25’lik, işsizlik ile kayıtdışı istihdam karışımı bir “boşluk var”.
Burada dikkat çeken husus (ki bölüm tercihleri açısından en önemli noktalardan biri de bu olsa gerek), TÜİK göstergelerine göre, en yüksek kayıtlı istihdam oranına sahip lisans bölümünün % 96,4 ile tıp olması. Daha sonra, ilk 10’daki sıralamada özel eğitim öğretmenliği (% 95,1), elektrik öğretmenliği (% 92,4), dil ve konuşma terapisi (% 91,9), elektronik öğretmenliği (% 91,9), hemşirelik (% 91,3), sınıf öğretmenliği (% 90,3), ebelik (% 90,2), havacılık elektrik ve elektroniği (% 90,1) ve elektronik mühendisliği (% 89,9) geliyor.
Yani tıp, en iyisi! 2024 yılında yapılan “Türkiye Meslekî İtibar Araştırması” sonuçlarına göre de halk nazarında en itibarlı meslek, % 88,3 ile tıp doktorluğu.
Bunların dışında, kayıtlı istihdam oranı % 67’lerde olan “ön lisans” mezunları da önemli, zira bu ön lisans programları bir nevi “meslek” alanı.
TÜİK göstergelerine göre, en yüksek kayıtlı istihdam oranına sahip ön lisans programı, % 92,3 ile polis meslek eğitimi. Sonrasında sırasıyla elektrik enerjisi üretim, iletim ve dağıtımı (% 88,2), endüstriyel kalıpçılık (% 87,4), metalurji (% 85,2) ile doğalgaz ve tesisatı teknolojisi (% 84,5) var.
Diyelim ki mezun oldunuz, en iyi bölümden de mezun olsanız “iş bulmak” belli bir süre gerektiriyor.
Lisans mezunlarında “ortalama ilk iş bulma süresi” 14,4 ay; ön lisans mezunlarında ise 16 ay. “Pat” diye olmuyor yani! Ama bazıları çok daha hızlı oluyor.
İlk iş bulma süresinin en kısa olduğu lisans bölümü 2,2 ay ile dil ve konuşma terapisi. En itibarlı ve en fazla istihdam imkânı olan tıp mezunları için bile 4,1 aylık iş bulma süresi var. Özel eğitim öğretmenliği için 4,3 ay, eczacılık için 5,1 ay ve ebelik için de 7,6 ay gerekli istihdam için.
“Erken” veya “geç” iş bulma durumu, bazen “kendi alanı” içinde veya dışında olmakla bağlantılı olabiliyor.
TÜİK göstergelerine göre, lisans mezunlarının kendi alanında çalışma oranı % 56,1. Yani geri kalanlar, mezun oldukları bölümlere uygun bir işte değil de “alakasız” işlerde istihdam oluyorlar. Bu durum, bir yandan verimsizlik anlamına geliyor bir yandan da eğitim görülen bölümün “tercih hatası” olabileceği izlemini veriyor.
Bu nedenle, tercihleri “öylesine işte” diye değil, başkalarının baskısı ile değil, alınan “yüksek” veya “düşük” puanlara göre değil, “şu şehirde olsun da hangi bölüm olursa olsun” mantığı ile değil, “bir üniversite görelim yaaa” anlayışı ile değil de gerçekten “makul gerekçelerle” yapmalı (Herkesin makul gerekçesi aynı olmaz ama).
En nihayetinde; işin bir de “kazanç” boyutu var.
TÜİK göstergelerine göre, ortalama kazancın en yüksek olduğu lisans bölümü, “pilotaj”. Ardından, ilk 5’te matematik mühendisliği, uzay mühendisliği, tıp ve uçak mühendisliği bölümleri var.
İlk 35 bölümdeki geri kalanların tamamına yakını “mühendislikler”. “Ekonomi”, “diş hekimliği”, “elektronik öğretmenliği” ile “aktüerya bilimleri” diğer mühendislik olmayan bölümler. Sıralamanın hiçbir yerinde “sosyal bilimler” yok. Mesela “hukuk” yok!
TÜİK göstergelerinde bölümlerin istihdam ile ilişkisi var, ama bir de (TÜİK göstergelerinde olmayan) en önemli hususu not etmek lazım.
Hangi şehirde, hangi üniversitede ve hangi bölümde okunursa okunsun, artık istihdam ihtimalinin artması için olmazsa olmazlar var: Bir yabancı dil şart hatta ikincisi büyük avantaj, okurken staj önemli hatta mümkünse kısmî zamanlı çalışma/lar gerekiyor ve üniversitenin sosyal imkanlarından ve şehrin makul atmosferinden faydalanmak icap ediyor ki “özgeçmiş”, muhatapları tarafından “makbul” görülsün ve böylece istihdam daha fazla mümkün olsun.
“Bu bilgilere gerek yok, ben kendi işimi kuracağım zaten” diyen girişimci ruha sahip gençlerimize: Gerçekten girişimciliğin meyvesi isteniyorsa, makul bir zeminde ve tecrübeli ustayla çıraklık dönemi şart!
Yapılacak tercihlerin cümle yavrularımız ve aileleri ile ülkemiz ve devletimiz için en hayırlısı olması duasıyla…
Prof. Dr. Faruk TAŞCI / Haber7