Cumartesi, Kasım 23


Hint Okyanusu’nun yaklaşık 35 bin kilometre yukarısında, ekvator çevresinde sabit bir yörüngede bulunan Intelsat 33e uydusu, geniş bant internet hizmeti sağlıyordu.


Ancak 20 Ekim’de gelen ilk raporlar, uydunun aniden güç kaybettiğini belirtti. Saatler sonra ABD Uzay Gücü, uydunun en az 20 parçaya ayrıldığını doğruladı.


Peki ne oldu? Daha da önemlisi, uzaya daha fazla uydu gönderildikçe bu tür olayların artması beklenmeli mi?


Uzayda bir gizem


Intelsat 33e’nin parçalanmasına neyin sebep olduğu henüz bilinmiyor. Ancak bu tür olaylar daha önce de yaşandı.


Bilinçli uydu imha girişimleri, kazara çarpışmalar ya da Güneş aktivitelerinin etkisiyle uydu kayıpları geçmişte de kaydedildi.


Bu uydunun da bir geçmişi var. 2016 yılında Boeing tarafından üretilen Intelsat 33e, fırlatıldıktan sonra yörüngesine ulaşmakta üç ay gecikmişti.


Ayrıca itici sistemiyle ilgili sorunlar, uydunun ömrünü planlanandan 3,5 yıl erken sonlandıracağı anlamına geliyordu.


Şirket bu nedenle 78 milyon dolar tutarında bir sigorta talebinde bulundu. Ancak parçalanma sırasında uydunun sigortalı olmadığı bildirildi.


Şu an Intelsat, sorunun nedenini araştırıyor ancak kesin nedeni öğrenemeyebiliriz.


Uzay çöplüğü tehlikesi


Uydunun parçalanması, yörüngedeki uzay çöplerine bir yenisini ekledi.


Avrupa Uzay Ajansı’na (ESA) göre Dünya’nın yörüngesinde 10 cm’den büyük 40 binden fazla, 1 cm’den küçük ise 130 milyondan fazla uzay çöpü bulunuyor.


Yörüngedeki toplam insan yapımı cisimlerin kütlesi 13 bin ton civarında.


Bu kütlenin üçte biri, 4 bin 300 tonu, uzay çöpünden oluşuyor. Daha yüksek yörüngelerde ise bu çöplerin izlenmesi daha zorlaşıyor.


Intelsat 33e’nin parçalanmasıyla ortaya çıkan küçük çöplerin büyük kısmı, şu anki teknolojiyle yerden gözlemlenemiyor. Bu durum, yörüngedeki diğer uydular için ciddi bir tehdit oluşturabilir. Özellikle, yörüngedeki bu karmaşık ortamın sürekli izlenmesi ve takip edilmesi gerekiyor.


Kim sorumlu?


Uzayda meydana gelen enkazlardan kimin sorumlu olduğu sorusu hala tartışmalı. 1972 tarihli “Uzay Nesnelerinin Verdiği Zararlar İçin Uluslararası Sorumluluk Sözleşmesi” teorik olarak uzaya cismi gönderen ülkenin sorumlu tutulmasını öngörüyor.


Ancak pratikte, uzay çöplerinin takibi ve sorumluluğun yerine getirilmesi zayıf kalıyor.


İleriye dönük planlar


Uzaya daha fazla uydu gönderildikçe, yörüngedeki kalabalık da artıyor. Gelecekte benzer olayların yaşanmaması için uyduların kontrollü bir şekilde yörüngeden çıkarılması ve çöp üretiminin en aza indirilmesi gerekiyor.


Örneğin, Eylül ayında ESA’nın Cluster 2 “Salsa” uydusu Dünya atmosferine kontrollü bir şekilde sokularak güvenli bir biçimde yok edildi.


NASA ise, 2030’da görev süresinin dolması beklenen Uluslararası Uzay İstasyonu’nun parçalanması durumunda 220 milyondan fazla enkaz parçası yaratabileceğini öngörüyor. Bu yüzden istasyonun yörüngeden çıkarılması için şimdiden planlar yapılmaya başlandı.

Paylaşmak
Exit mobile version