Perşembe, Ağustos 7


Muradiye ilçesine bağlı Uluşar Mahallesi’ndeki kayalık alana Urartu Kralı Minua tarafından inşa ettirilen kalede, Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle kazıların bu yılki etabı başladı.


Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Sabahattin Erdoğan’ın başkanlığında Kültür ve Turizm Bakanlığı, Van Valiliği, Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve Muradiye Kaymakamlığının da destekleriyle yürütülen kazılarda Urartu dönemine ait önemli bulgulara ulaşıldı.


Daha önce tonlarca ağırlıktaki bazalt taşlarla örülen sur duvarlarının, iki tapınağın ortaya çıkarıldığı alanda, bu yıl da ok uçları, sikkeler ile sırlı ve sırsız seramik parçaları bulundu.


Alanında uzman akademisyenlerin görev yaptığı kazılarda 2 yıl önce tespit edilen iki taş blok üzerine 6 sıra halinde çivi yazısıyla yazılmış tabletlerin çözümü sonucu söz konusu alanın Urartu dönemindeki adının “Tanrı Haldi’nin kutsal kenti” olduğu belirlendi.


“Kimliklendirme çalışmalarını tamamladık”


YYÜ Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sabahattin Erdoğan, kazı çalışmalarında önemli sonuçlara ulaştıklarını söyledi.


Kazı alanında her dönem yeni bulgularla karşılaştıklarını anlatan Erdoğan, şu bilgileri verdi:


“Elde ettiğimiz önemli sonuçlar arasında ikinci tapınağı ve ‘sitadel’ dediğimiz saray yapısının giriş kısmının tespit edilmesi yer alıyor. Kente girişi sağlayan yolların tespiti. Bunlar önemli veriler. Tapınakta ortaya çıkardığımız çivi yazılı tabletlerde geçen bir isim bizi heyecanlandırdı. Bu isim, Körzüt’ün Urartu dönemindeki ismiydi. Körzüt kentinin Urartu dönemindeki ismi ‘Haldi Patari’ yani ‘Haldi’nin kutsal kenti’ anlamına gelen bir adlandırma. Dolayısıyla biz kentin ismini bu şekilde öğrenmiş bulunmaktayız. Kimliklendirme çalışmalarını tamamladık. Bundan sonraki aşamada tapınağın içinde döküntü olan taşları kenara çıkararak restorasyon projeleriyle tapınağı restore etmeyi düşünüyoruz.”



Çalışmaların ikinci önemli aşamasının da kente girişi sağlayan yolların tespiti olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Sivil yerleşim alanlarından kente giriş yollarını tespit ettik. Yine önemli olan bölümlerden biri de sitadele girişi sağlayan alan. Onu da belirledik. Çalışmalarımızı burada yoğunlaştırmaya başladık. Kazılarımız esnasında tabakalanmayı da gösteren bulgulara ulaştık. Bunlardan en önemlisi Urartu dönemine ait ok ucu, yine Orta Çağ dönemine ait sikkeler. Bunlar 10. yüzyıla ait sikkeler. Yine aynı dönemlere ait sırlı-sırsız seramiklere ulaştık. Bunlar 2025 yılının önemli bulguları arasında yer almaktadır” diye konuştu.


“Taşların statik duruşu çok büyük bir mühendislik bilgisi gerektirmekte”


Alanda yürütülen çalışmalara katılan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eski Çağ Tarihi Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Can Avcı ise Van ve çevresinde yaklaşık 25 yıldır kazı çalışmalarına katılarak bölgenin kültürel mirasını ortaya koymaya çalıştıklarını belirtti.


Muradiye Ovası’nın Van Gölü Havzası’nda en önemli yerleşim alanlarından biri olduğunu dile getiren Avcı, “Urartu Krallığı’nın, bölgenin potansiyelini değerlendirerek kurduğu kentlerden bir tanesi de Körzüt kenti. Urartu, Körzüt’te, yazıtlarda geçen ismiyle ‘Haldi Patari’de, sarayı, tapınakları, depo odaları ve bu alanı çevreleyen çok büyük, çok ağır, tonaj olarak bugün bile kaldırılması çok zor olan taşlardan inşa ettiği surlarıyla halkına güven, düşmanına endişe verebilecek kadar büyük bir görkeme sahip olduğunu mimarisiyle ifade etmiş. Yani Urartu Krallığı özellikle Körzüt kentinde kullandığı büyük sur duvarını inşa etmek için kullandığı taşları civardaki taş yataklarından kesmiş ve burada gördüğünüz inşaatı gerçekleştirmiş” ifadesini kullandı.

Van'daki Körzüt Kalesi'nin "Haldi'nin kutsal kenti" olduğu belirlendi


Dünyanın birçok yerinde 6-12 tonluk bazalt taşları üst üste koyarak inşaat yapabilmenin, 9 metre genişliğinde duvar örmenin her medeniyetin harcı olmadığını kaydeden Avcı, şu değerlendirmelerde bulundu:


“Körzüt kenti, diğer ismiyle ‘Haldi Patari’nin, diğer Urartu kentlerindeki ihtişamı en başından itibaren yaşatıyor olması, kentin ne kadar büyük, önemli ve çevreyi kontrol altında tutabilecek bir güce sahip olduğunu bize çok açık bir şekilde ifade etmektedir. 6-12 ton ağırlığı olan taşların arazinin eğimine karşı mukavemeti, statik duruşu mutlaka ki çok büyük bir mühendislik bilgisi ve çok büyük bir insan gücü gerektirmekte. Sitadeli çevreleyen sur duvarlarında kullanılan taşlar belki de şimdiye kadar Urartu merkezlerinde, kentlerinde kullanılan en büyük taşlar ve ağırlıkları bazalt olması dolayısıyla bir kat daha artıyor.”

Paylaşmak
Exit mobile version