Cuma, Eylül 5


Adile Sultan Kasrı’nda AA Editör Masası’na konuk olan Milli Eğitim Bakanı Tekin, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.


Zorunlu eğitim konusunda Tekin, 4+4+4 uygulamasının 2012 yılında hayata geçirildiğini belirterek, o dönemde yapılan değişiklik sebeplerine değindi.


Türkiye’de, 28 Şubat 1997 yılında başlayan süreçte meslek liselerinin ve imam hatip okullarının önünün kesilmesi amacıyla 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim uygulamasının başlatıldığını hatırlatan Tekin, “Yani meslek liselerinin ve imam hatip ortaokullarının kapatılması için ilköğretim okulu mantığıyla 8 yıllık bir algı başlatıldı. Bu nedir? Bu bir dayatmadır, bu antidemokratik bir uygulamadır. Çocuğunu meslek lisesine ya da imam hatip ortaokuluna göndermek isteyen bir veliye, ‘Yapamazsın kardeşim, yasaklıyorum’ diyen bir zihniyettir.” ifadesini kullandı.


Tekin, AK Parti iktidarlarının ana parametrelerinden bir tanesinin Türkiye’de yasaklar ve antidemokratik uygulamaları ortadan kaldırmak olduğunu ifade ederek, o dönemde bu antidemokratik uygulamayı ortadan kaldıracak bir çözüm olarak 8 yıllık eğitim sürecini “4+4” şeklinde ikiye böldüklerini söyledi.


Bunun o günün koşullarında Türkiye’deki demokratikleşme trendini doğru okuyabilmek ve insanların bu hakkını sağlıklı kullanabilmesi için alınmış çok anlamlı ve çok doğru bir tedbir olduğunu vurgulayan Tekin, şunları kaydetti:


“Yine gerek bu 28 Şubat’ın koşulları, gerek teknik ve fiziki altyapı eksikliği, gerekse de kamu otoritesinin bu konuda yeterli tedbir alamaması sebebiyle biliyorsunuz Türkiye’de okullaşma oranları çok düşüktü, uluslararası ortalamaların altındaydı. 2002 sonrası Türkiye’de o güne kadar var olan derslik sayısından daha fazla derslik yapıldığı için, o güne kadar sahip olduğumuz öğretmen sayısının ikiye katlandığı bir öğretmen ordusu oluşturulduğu için, okullaşma oranlarında bahsi geçen 12 yıllık zorunlu eğitimin de getirilmesiyle beraber, Türkiye uluslararası ortalamaların üstüne çıktı. Şu an göğsümüzü gere gere uluslararası ortamlarda biz, ‘Türkiye’de çocuklarımız OECD ortalamasının üzerinde bir eğitim öğretim hakkına ve imkanına sahip’ diyebiliyoruz. Fakat bunu yaptıktan sonra, hem o yasakçı uygulamayı kaldırttıktan hem de uluslararası göstergeler açısından okullaşma anlamında ortalamaların üstüne çıktıktan sonra şimdi farklı bir konuyu tartışmamız lazım.”


“Bir karar almak durumundayız”


Hem içinde bulunulan çağın bilgiye erişmek konusundaki konumu hem de mesleki ve teknik eğitimde yaşanan sorunlar itibarıyla 12 yıllık zorunlu eğitimin farklı toplumsal kesimler tarafından, farklı gerekçelerle tartışıldığına dikkati çeken Tekin, şöyle devam etti:


“Biz şimdi öyle bir karar almak durumundayız ki bir, Türkiye bu bahsettiğimiz uluslararası göstergelerin altına düşmemeli. İki, kamuoyunda bize bu konuda yönelen eleştirileri ortadan kaldırabilecek iyileştirmeler yapmak durumundayız. Üçüncüsü de 2011 öncesindeki antidemokratik uygulamalara zemin hazırlayacak yeni bir adım atmamak durumundayız. Dolayısıyla bu parametreler ışığında 12 yıllık zorunlu eğitimin tartışılmasını arzu etmiştik, yıl içinde tartışmaları yapıldı, çok farklı kesimler tartıştı. Aşırı ideolojik yaklaşanlar ve niyet okuma mantığıyla bizi eleştirenler hariç tutulduğunda büyük oranda 12 yıllık zorunlu eğitimin süresinin azaltılmasının doğru olacağına yönelik bir kamuoyu oluştu. Yasa yapıcılara öneride bulunmadan önce biz hükümet olarak, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi olarak bir karar almak durumundayız. O kararımızı aldığımızda kamuoyu ile paylaşırız.”

Paylaşmak
Exit mobile version