Anadolu Ajansı’na konuk olan Bakan Yerlikaya, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Balıkesir’in Karesi ilçesinde patlayıcı üreten fabrikadaki patlamanın ardından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ekiplerinin ivedilikle olay yerine ulaştığını belirten Yerlikaya, patlamada 12 işçinin hayatını kaybettiğini, 4 işçinin yaralandığını bildirdi.
Konuyla ilgili soruşturma başlatıldığını aktaran Yerlikaya, vefat edenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.
“Göç politikamız hep insani ve vicdani oldu”
Yerlikaya, Suriye ile ilgili 8 Aralık’ta tarihi bir gün yaşandığını dile getirerek, Suriye’de 61 yıllık Baas rejiminin çöktüğünü ve Beşşar Esed’in Rusya’ya kaçtığını söyledi.
Esed’in kendi halkını sığınmacı, mülteci durumuna düşürdüğünü ifade eden Yerlikaya, “Ne gariptir ki artık şu anda kendisi de Rusya’da sığınmacı, mülteci durumuna düştü ama kaçarak. Nasıl kaçarak? Geride gözyaşı bırakarak.” dedi.
Yerlikaya, 2011 yılından itibaren Suriyeli göçmenlere yönelik göç politikalarının hep insani ve vicdani olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Zalimin karşısında, mazlumun yanında yer aldık ve tarihte biz hep doğruların yanında bulunduk.” ifadesini anımsattı.
Göç politikalarıyla insani ve vicdani olmayı, medeniyet değerlerine bağlı kalmayı, ulusal ve uluslararası hukuka riayet etmeyi, vicdanlarını ve kalplerinin sesini dinlemeyi önceliklendirdiklerini anlatan Yerlikaya, “Bunun karşısında olanları da biliyorsunuz, biz ‘Tarihte doğru noktada, doğrularla birlikte, haklılarla, mazlumlarla bir oluruz, olduk, olmaya da devam edeceğiz’ derken, maalesef bugün ülkemizde siyaset yapan birilerinin de bunun çok karşısında olduğunu gördük. Daha 8’inde bile yani Suriye’nin özgürleştiği, Esed’in kaçtığı daha belli değilken, o haber ilk gelirken bile Esed’le görüşülmesi gerektiğini söyleyenler de oldu.” ifadelerini kullandı.
Yerlikaya, “Suriye’nin özgürlüğünü kazanmaları tüm dünyada ve biz de gerçekten bir sevinçle karşılandı. Bu da tabii artık geriye doğru bakıldığı zaman tarafın doğru mu, yoksa yanlış yerde mi olup olmadığını gösterecektir, artık bunu aziz milletimiz değerlendirecektir diye düşünüyorum.” dedi.
“Böyle işkence yapılan yerlerin olmasından büyük utanç duyuyoruz”
AFAD’ın Sednaya Hapishanesi’nde gerçekleştirdiği arama kurtarma çalışmalarıyla ilgili soruya ilişkin Yerlikaya, şu yanıtı verdi:
“Aslında Sednaya ile ilgili oradan bir talep geldi. Onlar arama kurtarma ile ilgili çalışmalarını tamamladıklarını ancak tatmin olmadıklarını çünkü ellerinde bizde olduğu gibi sismik radar, duvar ötesini gören teknik üst teknolojik cihazlarla ilgili envanterlerinin olmadığını, bu noktada AFAD’dan yardım istediklerini belirttiler. Biz de 123 arkadaşımızı AFAD Başkanımızın koordinasyonunda oraya gönderdik. 43 araç, 4 arama köpeği hemen akabinde oraya gitti.
Şam’daki büyükelçimizle irtibata geçildi biliyorsunuz. 8’inde Suriye özgürleşti, 4 gün sonra Suriye’de Şam’da Büyükelçimiz Burhan hocamız görevine başladı, Sayın Cumhurbaşkanımızın ataması ile ve 47 kilometre uzaktaki Sednaya’da önce binanın içerisinde, binanın dışında o 1,5 kilometrekarelik yerleşkede güvenli olan yani mayınla tuzaklamanın olmadığı o 70 dönümlük arazinin içerisinde gerçekten hassas arama yaptılar. Giden arkadaşlarımız da en donanımlı olan arkadaşlarımızdı, ekipler herhangi bir toplu mezar, cezaevinde herhangi yaşayan, henüz bulunamamış bir kişiye de rastlamadı. Bunu da kamuoyunun önünde açıkladılar.”
Hemen hemen her gün Sednaya ile ilgili yeni bilgilerin keşfedildiğini söyleyen Yerlikaya, “Orası bizim bildiğimiz anlamda bir cezaevi değil. Bu zaman diliminde, dünyada, hemen yanı başımızda böyle işkence yapılan yerlerin olmasından da biz gerçekten insanlık adına büyük utanç duyuyoruz.” dedi.
Suriye’ye insani yardım
Suriye’ye dönüşlerde sivil toplum kuruluşları ile nasıl bir işbirliği yürütüldüğüne ilişkin soru üzerine, Bakan Yerlikaya, AFAD’ın dünya genelinde kendini ispatlamış, marka değeri çok güçlü olan bir kamu kuruluşu olduğunu ifade etti.
Göç dalgasının kaynağında kontrole alınması yönünde gerçekleştirilen çalışmaları anlatan Yerlikaya, şöyle devam etti:
“Güvenli bölge Fırat Kalkanı, Barış Pınarı, Zeytin Dalı ve İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ndeki gibi toplamda 6-7 milyona yakın insanın yaşadığı bu bölgede insanların tutulması için yine Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla bugüne kadar ulusal sivil toplum kuruluşları ve diğer destekçilerle beraber 116 bin briket evin yapımını yine AFAD koordine etti. Şu anda orada 110 bin aile yaşıyor. Dün Kabine Toplantısı’nda Sayın Cumhurbaşkanımız bizi, buradan gönüllü, güvenli dönecek olan Suriyelilere briket evler yapmayla ilgili talimatlandırdı, sivil toplum kuruluşlarımızla beraber.”
AFAD’ın son 15-20 gün içerisinde TMO’dan temin ettiği 316 tır unu bölgeye gönderdiklerini belirten Yerlikaya, “Biz 571 tır da yine bizim kendi STK’larımızla birlikte gönderdik. AFAD’ın koordinasyonda Suriye’nin içindeki il, ilçe, köylerde, kırsalda yaşayan ihtiyaç sahibi insanlara yardım yaptık. AFAD’ın yapmış olduğu yardımlarla ilgili bizim bunu koordine edebilmek için 2017 yılında 66 bin 200 metrekarelik bir alanda Suriye’nin kuzeyinde, hemen Kilis’in karşısında Çobanbey’de lojistik merkez yaptık, burada 1 yılda AFAD’ın koordinesinde 1 milyon gıda kolisi 110 bin 400 ton un yardımı yapıyoruz.” dedi.
Göçün kaynağında durdurulmasının önemine işaret eden Yerlikaya, briket evlerin inşası ve orada gerçekleştirilen hizmetlerle 2017’de güvenli bölgelere gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşlerin gerçekleştirildiğini kaydetti.
“4 milyon 164 bin 472 bugün itibarıyla Türkiye’de yasal kalış hakkı olan yabancıların sayısı”
Türkiye’de yasal kalış hakkı olan yabancı sayısına ilişkin bilgi veren Yerlikaya, “4 milyon 164 bin 472 bugün itibarıyla Türkiye’de yasal kalış hakkı olan yabancıların sayısı. Bunun 2 milyon 920 bin 119’u geçici koruma kapsamındaki Suriyeliler. 1 milyon 47 bin 921’i ikamet izinli yabancılar. 196 bin 432’si uluslararası koruma altındakiler.” diye konuştu.
Yerlikaya, adres tahkikatları yaptıklarını belirterek, Göç İdaresi Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, valiliklerin de koordinasyonunda çok titiz bir çalışma gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Kapı kapı yasal kalış hakkı olanların her birini saydıklarını anlatan Yerlikaya, şöyle devam etti:
“Her birinin adreslerini güncel ve her birinin nerede oturduğunu biz biliyoruz. Öyle bir tahkikat yaptık ki İstanbul’da şu anda 506 bin Suriyeli var. Gaziantep’te ikinci sırada 409 bin, Şanlıurfa’da 244 bin, Hatay’da 219 bin, Adana’da 211 bin. Burada sayı olarak en fazla İstanbul’dan başlayıp ilk 20’yi veriyoruz ama oransal olarak yani Suriyeli sayısının ilde yaşayan toplam nüfusa oranı en fazla olan il Kilis, Kilis’te yaşayan nüfusun yüzde 29’u Suriyeli. Gaziantep’te yüzde 16 civarında, Hatay’da yüzde 12,5, Şanlıurfa’da yüzde 10, Mersin’de yüzde 8,79 olarak dağılımını bu şekilde görüyoruz. İstanbul tabii kendisi 16 milyon olduğu için orada sayı olarak 500 binin üzerinde olmasına rağmen yüzde 3 görünüyor.”
“Türkiye’de doğan ve yaşayan yaklaşık 875 bin Suriyeli çocuk var”
Bakan Yerlikaya, Türkiye’de bulunan Suriyelilerin demografik bilgilerini titizlikle tuttuklarını dile getirerek, “2 milyon 920 bin Suriyelinin yüzde 61’i Halepli, bunun sayısı 1 milyon 239 bin. İkinci sırada İdlib geliyor, 187 bin, yüzde 9’un biraz üzerinde. Deyrizor 106 bin, yüzde 5,22 civarında. Hama 102 bin, yüzde 5 civarında. Haseke yüzde 4,74. Şam yüzde 4,30 diye sıralanıyor. Burada şunu söyleyelim, Türkiye’de doğan ve yaşayan yaklaşık 875 bin Suriyeli çocuk var, gidenler hariç. 2 milyon 920 binin yüzde 30’u Türkiye’de doğan çocuklar. Bunların hepsini biliyoruz ve dönüşler de bu istikamette oluyor.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’deki Suriyelilerin genel eğitim durumları hakkında bilgi verebilir misiniz?” sorusu üzerine, Suriyelilerin temel uyumuyla ilgili hükümet olarak yaptıklarının en önemli göstergesinin eğitim olduğunu söyleyen Yerlikaya, şunları kaydetti:
“2 milyon 920 bin Suriyelinin 819 bin 265’i bizde okuyan öğrenciler, toplam öğrenci sayısı. Ana sınıfında, ilkokulda, ortaokulda ve lisede. Lisede okuyan 103 bin öğrenci, ortaokulda 273 bin, ilkokulda 398 bin, ana sınıfında 44 bine yakın. Burada şunu söyleyelim, okullaşma oranının yüzde 76,5 olduğunu görüyoruz. Eğitim çağ nüfusu 1 milyon 71 bin, 819 bin de okuyan öğrenci olduğunu görüyoruz. Üniversiteliler tabii bunların dışında. Şu anda halihazırda 60 bin 750 Suriyeli genç bizim üniversitelerimizde eğitim görüyor. Mezun olanlar da 17 bin 379. Ön lisanstan 5 bin 806 mezun, lisanstan 9 bin 223, yüksek lisans 2 bin 196, doktoradan 154 olduğunu tespit ettik.”
Yerlikaya, Suriye’de şu anda geçici hükümetin kurulma çalışmaları içerisinde yeni göreve gelen kabine üyelerinden bazılarının bu mezunlardan olduğunu görmenin sevindirici olduğunu belirterek, kamu bürokrasisindeki görev alacaklar içerisinde de Türkiye’den mezun olanlardan önemli kişilerin olabileceğini tahmin ettiklerini ifade etti.
Esed rejiminin devrilmesinden önce de geri dönüşün olduğunu dile getiren Yerlikaya, “Göçü kaynağında yani güvenli bölgeler, harekat bölgeleri, oradaki insani ve vicdani bizim yardımlarımız, briket evlerde olduğu gibi, oradaki temel ihtiyaç maddeleri vermek, eğitimler… Bu kaynağıyla ilgili. O harekatlardan sonra güvenli bölgelerin standartlarının, oradaki huzur ve istikrarın sağlanması 2017’den itibaren 763 bin 443 Suriyelinin gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli yani kayıt altında oraya gittiklerini gösteriyor. Bu, çok önemli rakam.” diye konuştu.
Bakan Yerlikaya, 8 Aralık’ta Suriye’nin özgürleşmesi, Suriye’de barış, huzur ve istikrarla ilgili güzel günlerin beklendiğine olan inanışın hem Suriyeliler hem dünya tarafından görülmesiyle son 15 gün içerisinde giden Suriyeli sayısının 25 bini geçtiğini bildirdi.
“Ben memleketime gideceğim, diyor”
Bu yılın 11 ayında, Suriye’ye gidenlerin aylık ortalamasının yaklaşık 11 bin olduğu bilgisini veren Yerlikaya, şunları söyledi:
“9 Aralık’tan dün akşam itibarıyla yani 15 gün içerisinde kendi gönlüyle Suriye’ye göndermiş olduğumuz Suriyelilerin sayısı 25 binin üzerini geçti. Bu, iki haftada 23 bin 440’tı. Bir kıyaslama yapalım, 8’inden itibaren geriye dönük 14 gün içerisinde Suriye’ye dönen aile sayısı 572, 3 bin 433 kişi. ‘Suriye özgürleşti, Esed kaçtı’ sözü duyulduğu andan itibaren o heyecan, o gurur, o memleket özlemi Suriyelileri kendiliğinden, hiçbir müdahale olmadan 4 bin 136 aile, 23 bin 440 kişi, dünü de ekleyince 15 gün oluyor o zaman rakam 25 bini de aşıyor. İki 14 günü kıyasladığımız zaman 7 kat arttığını görüyoruz.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği oradaki hukukun tanımı şu, ‘Eğer biri size sığındıysa bunun gidişi zorla değil. Gönüllü olacak.’ Şart bu. Gönüllü olacak, güvenli olacak, onurlu olacak. Biz ona bir madde daha ekliyoruz, düzenli olacak. Biz devletiz. Bizim yaptığımız her şey kayıt altında olması lazım ki biz de tam bunu yapıyoruz. Bugün karşıya gidecek, kendi ülkelerine vatanlarına kavuşacak olan Suriyelilere yapmış olduğumuz tam anlamıyla bu. Dolayısıyla günlük ortalama son 2 hafta 8 Aralık’a kadar 245 kişiden 41 aile, günlükten 1674 kişi yani 295 aileye ulaşmış vaziyetteyiz.”
Yerlikaya, gitmek isteyen Suriyelilere, “Bu akşam nerede kalacaksın?” diye sorduklarını belirterek, şunları kaydetti:
“Bankaların hiçbirinde para yok, tamamı zalim tarafından kaçırılmış. Hiçbir şey yok. Temel ihtiyaç maddelerinin nasıl karşılandığını biz de sizlerle beraber ekranlardan ve oradaki büyükelçimizden öğreniyoruz, giden STK’larımızın değerlendirmeleriyle görüyoruz. Şimdi böyle bir ortamda bile duramıyor yerinde. ‘Ben memleketime gideceğim’ diyor. 1,7 milyon memur maaş da alamıyor şu anda. En son Esed bu kadar parayı kaçırırken 20 dolar bile vermemiş. Aylık maaşları 20 dolar. Hizmetlerin hepsi duruyor. Böyle bir ortamdayken diyor ki ‘ben memleketime gideceğim.’ Şimdi bu 25 bin giden insanlar orada gördüklerini buradakilere aktaracaklar.
Suriye’deki bütün etnik yapı, hepsini kucaklayan, din, mezhep ayrımı gözetmeksizin ‘Suriye Suriyelilerindir’, onlarla beraber olan bir hükümeti destekleyerek inşallah orada da huzur ve barış ikliminin olduğu, kendisine ve komşularına da terörle zarar vermeyen, öyle bir sıkıntısı gerçekleşmeyen bir Suriye’nin oluşması noktasında da tavsiyeleri, öğütlerini devlet olarak, millet olarak hep onlara göstermeye devam edeceğiz.”
Suriye’ye geri dönen kişilerin tüm süreçlerinin kayıt altında olduğunu aktaran Yerlikaya, 8 Aralık’tan sonra geri dönüşlerin Cilvegözü, Öncüpınar, Yayladağı, Karkamış, Akçakale ve Zeytindalı sınır kapılarından yapıldığını belirtti.
Suriyelilerin geri dönüş yaptıkları illere ilişkin bilgi veren Yerlikaya, “Doğal olarak en çok sayı olarak bulunulan illerden gitmesi beklenir, netice de o şekilde. Birinci sırada Gaziantep var. Gaziantep’ten gidenler 3 bin 378, son iki haftalık veri bu, dünkü veri yok. Hatay 3 bin 206, İstanbul 2 bin 438, Mersin 1746 şeklinde.” ifadelerini kullandı.
Bakan Yerlikaya, Suriyelilerin geri dönüşü konusunda bir yoğunluk yaşandığını belirterek, “Gelenlerin yüzde 60’ı Halepli olunca doğal olarak gidenlerin de şu ana kadar 11 bin 393’ü, hemen hemen yarıya yakını Halepli.” dedi.
Son iki haftada 4 bin 136 Suriyeli aile ülkesine dönüş yaptı
Ülkelerine son iki haftada geri dönen Suriyelilerin yaş, cinsiyet gibi demografik bilgilerini paylaşan Yerlikaya, şunları kaydetti:
“Bunların ne kadarının aile olduğunu söyleyeyim; 16 bin 554 kişi, 4 bin 136 aileden oluşuyor. 4 bin 136 aile, bunlar, gönüllü giden 23 bin 440’ın içerisindeki küme, ama tek birey olarak giden de var. 6 bin 926 yani 7 bin civarında tek birey olarak giden var. 0-12 yaş 9 bin 55 çocuk, 13-18 yaş 1707, 19-65 yaş 12 bin 360, 65 yaş üstü de az sayıda 318 olduğunu görüyoruz. Kadın, erkek olarak, 7 bin 695 erkek, 4 bin 983 kadın, 10 bin 762 de çocuk olduğunu görüyoruz.”
Yerlikaya, Türkiye’de geçici koruma statüsünde yaşayan Suriyelilerin içerisinde 875 bin çocuğun yer aldığını ve onların da ülkelerine geri dönenler arasında bulunduğunu söyledi.
“Merkezi randevu sistemini oluşturduk”
Bakan Yerlikaya, Suriyelilerin geri dönüşüne ilişkin sınır kapılarında yürütülen çalışmalar hakkında da bilgi verdi.
Suriye’nin özgürleştiği 8 Aralık’tan önce, toplam 6 sınır kapısında günlük 3 bin 20 işlem kapasitesinin bulunduğunu anlatan Yerlikaya, talebin artacağını öngörerek illerde çalışan sayılarının hızla artırıldığını, çok hızlı bir şekilde aksiyon alındığını ve çalışma stilinin 7/24’e çıkarıldığını söyledi.
Aynı zamanda günlük işlem kapasitesinin 19 bin civarına ulaştırıldığına dikkati çeken Yerlikaya, sınır kapılarında aksaksız ve sıkıntı olmaksızın çalışmaların sürdüğünü vurguladı.
Bakan Yerlikaya, “Ekranlarda her gün geri dönen Suriyelilerin hem heyecanları hem de orada verilen hizmetleri çok detaylı bir şekilde kamuoyuna yansıtılıyor. Bir de şöyle bir şey yaptık; merkezi randevu sistemini oluşturduk. 81 ilde Suriyeli biri kendi ülkesine dönmek istiyorsa, bulunduğu yerden web sayfamızdan randevu alabilir. Randevuyu da aynı gün veriyoruz. Yani hiç yorulmadan randevusunu alabilir.” şeklinde konuştu.
“Gün içerisinde hemen randevu veriyoruz”
Suriyelilerin gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşleri için detaylı bilgilerin Göç İdaresi Başkanlığının internet sitesinde yer aldığını, randevu taleplerinin aynı gün karşılandığını anlatan Yerlikaya, şöyle konuştu:
“Bize bu müracaatı yaptığı zaman gün içerisinde hemen ona randevu veriyoruz. Randevusunu alıp geldiği zaman ilk olarak parmak izi doğrulamasını yapıyoruz. Şuna bakıyoruz önce; UYAP’ta bir arama kaydı var mı, yakalama kararı var mı, aramayla ilgili herhangi bir şeyi var mı? Herhangi bir tahdidi var mı? Bunlara bakıyoruz ve kendisine diyoruz ki, ‘6 kapımızdan hangisine gitmek istiyorsun?’ O diyor ki, ‘ben filan kapıdan gitmek istiyorum’, gitmek istediği kapıya ‘o kapıdan çıkarabilirsiniz’ diyoruz ve ona hemen ikinci aşamada bir yol izin belgesi veriyoruz. Çünkü Suriyelilerin bulunduğu yerlerden, yani ikamet ettiği ilden başka bir yere gitmeleri için seyahat izin belgesi geçmişten itibaren uygulanan bir sistem. Çünkü bizim onun nereye gittiğini bilmemiz lazım.”
“O gönüllülüğü ispatlamam lazım”
Suriyelilerin sınır kapılarından çıkarken kendi el yazılarıyla, kamera karşısında gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşleri için bir form doldurduğunu belirten Yerlikaya, şöyle devam etti:
“O gönüllülüğü ispatlamam lazım benim. Orada o formu kendi el yazısıyla dolduruyor ve bütün bunları yaparken de biz ‘üçüncü göz’ diyoruz, Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliğinin o ildeki temsilcisi, o yoksa Kızılay, eğer o yoksa İl İnsan Hakları Kurulundan bir temsilci de geri dönüş yapan kişiyi mülakata alıyor. ‘Gerçekten gönüllü mü gidiyorsun’, yapmak istediğimiz şey bu, bunu orada netleştiriyoruz.
Bütün bunlar tamamlandıktan sonra, 15 gün içerisinde, o seyahat izin belgesi 15 gün geçerli, 15 gün içerisinde artık kendinin belirlediği kapıya gidiyor. Kapıya gittiği zaman da biz onu rahat takip edebilmek için, yani anlık tuşa bastığımız zaman, şu saat, şu dakika itibarıyla kaç kişi gidebildi, bunu öğrenebilmek için bir kod veriyoruz ve gümrük kontrolleri yapılıyor. Gümrük kontrollerinin nihayetinde polis noktasına geliyor, polis noktasında geçici kimlik kartını teslim ediyor ve artık karşıya geçiyor.”
Bakan Yerlikaya, Suriyelilerin ülkelerine geri dönüşü esnasında da parmak kontrolü yapıldığını ve gerçekten başvuru yapan kişinin gidip gitmediğini bu yöntemle tespit ederek geçişine müsaade edildiğini aktardı.
Suriyelilerin yanlarında götürebilecekleri eşyalar ve araçları
Suriyelilerin ülkelerine giderken yanlarında ne götürebileceğine, Türkiye’de satın aldıkları eşyalarını ve benzeri şeyleri nasıl taşıyacaklarına ilişkin bilgiler veren Yerlikaya, daha önce Suriyelilerin beraberlerinde nakliye araçlarıyla taşıdığı eşyaları sınır kapısında indirip, sınırın diğer tarafında başka bir araca yüklemek zorunda kaldığını anlattı.
Şimdi bunu kolaylaştırmak istediklerinin altını çizen Yerlikaya, “Dedik ki, ‘bu insanlar evlerinde ne varsa hepsini oraya götürsünler.’ Çünkü orada imkan yok. Şimdi A ilinden gönüllü dönüş yapan bir Suriyeli, eşyalarını araca yükledikten sonra bunların kayıtlarıyla beraber tamamını o araçla Suriye’nin içinde hangi il, ilçedeyse evinin önüne kadar götürebilecek.” dedi.
Bakan Yerlikaya, bu adımın sadece ev eşyalarıyla ilgili olmadığını da belirterek, şunları kaydetti:
“Onun yanında eğer iş yeri, dükkanı onlar varsa oradaki eşyalarını da götürebilecekler. Bunun haricinde araçları var, 200 binin biraz üzerinde. Bu araçlarla ilgili de yine Hazine ve Maliye Bakanlığımızın bir yazısı oldu. Burada noterden aracın kaydını düşürüp ki daha sonra üzerine vergi tahakkuku devam olmasın, gelmesin diye. Bu araçları da oraya götürebilsinler. Çünkü orada bunlar da ihtiyaç. Böyle bir şeyleri yok. Buradan giderken kaydı düşürüyor buradan. ‘Ben artık bu aracı sadece orada kullanacağım diyor.’ O aracı da karşı tarafa giderken götürmesine de imkan tanıdık.”
Sivil toplum kuruluşları ve iş insanlarının da Suriye’ye gitme konusunda yoğun talepleri olduğuna işaret eden Yerlikaya, bu konuda da gerekli adımların atılarak sürecin hızlandırılacağını söyledi.
Bakan Yerlikaya, Suriye’nin gerçek halinin çok azının ekranlara yansıdığını kaydetti
Yerlikaya, “Suriye’deki vatandaşlık, pasaport hizmetleri gibi konulardaki sistemsel inşa süreci konusunda Bakanlığınızın çalışması var mı?” sorusu üzerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm kabine üyelerine, Suriye’deki geçici hükümetin kurulma sürecinde yardım etmeleri yönünde talimatı olduğunu söyledi.
Suriye’de İçişleri Bakanlığının henüz ilan edilmediğini ama hazırlıkların yapıldığını aktaran Yerlikaya, dönüş yapacak Suriyelilerin kayıtlarının Türkiye’de bulunduğunu ancak terör örgütlerinin ve rejimin, nüfus, tapu binaları ve arşivleri tahrip etmesi nedeniyle Suriye’de bulunmadığını anlattı.
Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin evrakıyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla dün bir karar aldıklarını aktaran Yerlikaya, “Şam ve Halep’teki bizim Büyükelçilik ve Konsolosluklarımıza, Göç İdaresi Bürosu kuruyoruz buradaki tüm kayıtların orada kullanılabilmesiyle ilgili.” dedi.
Bu tür bir ihtiyaç durumunda Türkiye’den giden Suriyelilerin örneğin Şam Büyükelçiliğindeki Göç İdaresi Ofisine başvurabileceğini belirten Yerlikaya, Suriye’deki ilgili birimle irtibat kurarak bu kişilere gerekli belgeleri sağlayacaklarını anlattı.
Suriye’de pasaport, kimlik verilemediğini belirten Yerlikaya, Suriye’nin gerçek halinin çok azının ekranlara yansıdığını kaydetti. Yerlikaya, Suriye’de sadece konunun imar olmadığını, devlet daireleri başta olmak üzere tüm kurumlarda sistem kurulması gerektiğini söyledi.
Öncü göçmen konusu
Gönüllü dönüş yapmak isteyenler için “öncü göçmen”in önden gitmesi konusunda talebin olduğunu belirten Yerlikaya, “Bu talebi Cumhurbaşkanı’mız, son derece insani, makul bir talep olarak değerlendirdi, bize talimat verdi. Biz de bununla ilgili hazırlıklarımıza hemen bugün sabah itibarıyla başlıyoruz. 1 Ocak’tan itibaren de hemen bununla ilgili önden bir aile ferdinin veya diğer belirlenen ferdinin gitmesi ile ilgili. 6 ayda 3 kere giriş çıkış yapabilecek, 1 Ocak-1 Temmuz arasında.” diye konuştu.
Suriyelilerin dönüşüyle ilgili sürecin hem sağlıklı hem de huzurlu tamamlanmasını istediklerini dile getiren Yerlikaya, herhangi bir karışıklığın olmaması ve düzenli olması amacıyla dönüşler konusunda 6 sınır kapısından 2’sini yetkilendireceklerini ifade etti.
Düzensiz göçle mücadele
“Türkiye düzensiz göçle mücadelesini nasıl yürütüyor, bu kapsamda ne gibi çalışmalar yapılıyor?” sorusu üzerine Yerlikaya, düzensiz göçün dünyanın en büyük küresel sorunlarından biri olduğunu söyledi.
Birleşmiş Milletlerin, dünyada 300 milyona yakın göçmen olduğunu söylediğini aktaran Yerlikaya, göreve geldikleri ilk andan itibaren düzensiz göçle durmadan mücadele etmeleri gerektiği konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı olduğunu belirtti.
Suriyelilerin en çok yaşadığı şehirlerden İstanbul’un birinci, Gaziantep’in ikinci sırada olduğunu bildiren Yerlikaya, şunları kaydetti:
“Düzensiz göçle mücadele kaynağında başlamalı. Hudutların Sınır Yönetimi Genel Müdürlüğünü bu kabine döneminde kurduk. Orayı daha güçlü bir genel müdürlük haline getirdik Göç İdaresi Başkanlığı altında. Hudutlarda şu anda yapmış olduğumuz sınırla ilgili, o teknolojik donatıyla ilgilenen sistemlerin tamamını İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi olarak biz yapıyoruz ama kullanımı oranın korunması Savunma Bakanlığımız, Hudut Kartalları tarafından yapılıyor. Burada da gerçekten müthiş bir başarı söz konusu. Sadece şunu söyleyeyim, bu kabine döneminde sınırlarımızdan girişi engellenen düzensiz göçmen sayısı 235 bin 572.”
Hudutlardan 2023’te 223 bin engelleme yapıldığını bildiren Yerlikaya, 2024’te bunun 104 bine düştüğünü, geliş sayılarının daha da azalacağını söyledi.
Bugüne kadar 225 bin 854 deport yaptıklarını anlatan Yerlikaya, “2023 yılında, 1 yılda 130 bin, bu yıl 141 bin yani bütün zamanların en büyük sınır dışı, deport rakamlarına ulaşıyoruz. Dünyada bunu başaran yok, onu da söyleyeyim. Hiç mütevazı değilim bu konuda.” diye konuştu.
Bütün illerdeki huzur toplantılarında göçmen kaçakçılığı organizatörlerine meydan okuduklarını vurgulayan Yerlikaya, bugüne kadar 3 bin 102 adli kontrol kararı verildiğini, 8 bin 339 araca el koyulduğunu belirtti.
Yerlikaya, göçmen kaçakçılığı konusunda valiler, emniyet, jandarma, istihbarat birimleri ve Adalet Bakanlığının uyum içerisinde çalıştığını aktardı.
Mobil göç noktası araçlarına da değinen Yerlikaya, uygulamaya İstanbul’dan başladıklarını, bu araçlarda biyometrik parmak izi okuması, göç net sistemi, tercüman ve göç uzmanından oluşan bir sistemin bulunduğunu söyledi.
Bu konuda büyük başarı yakaladıklarını, 19 Temmuz 2023’ten bu yana 2 milyon 542 bin 274 kimlik denetimi yaptıklarını anlatan Yerlikaya, bunlardan 164 bin 840 düzensiz göçmen çıktığını ifade etti.
Son bir ayda mobil göç noktası araçlarında 256 bin sorgu yapıldığını bildiren Yerlikaya, sorgulananlar arasında düzensiz göçmen oranının yüzde 2,7’ye düştüğünü belirtti.
Transit göç noktasında kara rotasını yüzde 99,9 bitirdiklerini vurgulayan Yerlikaya, “Hem Ege’deki kıyı sınırımızda hem de Trakya’da hiçbir şekilde transit rota olarak yani benim ülkemden kimse yasa dışı çıkmayacak. 2025’te bunu tamamen bitireceğiz, az bir şey kaldı.” dedi.
“Hesabını sorarım”
“Türkiye’ye kaçak göçmen olarak giriş imkansız, Türkiye’de kaçak göçmen olarak dolaşım, mobilizasyon imkansız, algısı artık oturdu mu?” sorusu üzerine Yerlikaya, vatandaşlarla yapılan anketlerde göçle ilgili endişe oranlarının 16 ayda nereden nereye indiğini gördüğünü, bunda düzensiz göçle ilgili umuma açık olan yerlerde 81 ilde sahada olmalarının önem arz ettiğini söyledi.
Bakan Yerlikaya, 25 vilayette 32 adet 18 bin 870 kapasiteli geri gönderme merkezlerinin olduğunu, bu merkezlerde yakalanan kaçak göçmenlerle mülakat yaptıklarını belirterek, şöyle devam etti:
“O bize öyle bir anket ki, bundan daha büyük bir anket olamaz. İlk geldiğimdeki ile şimdiki arasında devasa fark var. Biz hudutlardan çok yakın zaman içerisinde girmiş ve yakalanmış olanların çok az bir rakam olduğunu görüyoruz orada ama geldiğimde öyle değildi. 2025 yılı içerisinde göreceksiniz Türkiye’den hiç kimse çıkış yapamayacak, hiç kimse. Ege’de kıyısı olan sadece valilerim değil, oradaki ilçe kaymakamlarıma bile eğer onun orada bir çıkış varsa orada diyorum ki bu bir kere oldu, eğer bir kere daha olursa Balıkesir A ilçesinin kaymakamı, mülki idare amiri, mesleğindeki en tecrübeli noktada. Emrinde kolluk, emniyet, jandarma, sahil güvenlik var. Onlarla beraber gözünü dört açacak. Burada bir göçmen kaçakçısı, bir bota binip de karşıya gidecek ve bundan hiç kimsenin haberi olmayacak. Kesinlikle kabul etmem, bunun hesabını sorarım.”
Yerlikaya, düzensiz göçle mücadeleyle ilgili, “Girmeyi aklından bile geçiremeyecek, cesaretini kırdık. Girmeyi düşünemeyecek, girerse yakalanacak. Yakalanmadan da çıkmaya cesaret edemeyecek çünkü kesin yakalanacak. Bizim sistemimiz bu.” diyerek, Türkiye’nin bu konuda dünyada mücadele eden en iyi ülke olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Haktan yana, mazlumdan yana, zalimden yana değil.” sözünü anımsatan Yerlikaya, Türkiye ile Suriye arasında 911 kilometre sınırın olduğunu, sığınmacı duruma düşüp kaçanların yanı sıra Türkiye’de kalanların Türkiye’nin dostluğunu kazandığını ifade etti.
Erdoğan’ın onlara her zaman için sahip çıktığını, tarihin bunu not ettiğini dile getiren Yerlikaya, “Biz yine bu şekilde de bırakmıyoruz. Onların tekraren güçlenmesi, Suriye bütününde bütün insanlarını kucaklayan, kuşatan bir devlet kurulması, bunun ihyası, hayatın tekraren normalleştirilmesi, güven, huzur, barış ve bunun da istikrara kavuşmasıyla da ilgili biz onların yanında Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde durmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
“Biz doğru taraftaydık”
Yerlikaya, sosyal medyada yabancı düşmanlığı yapanlar olduğunu ve bunların doğru olmayan sayılar paylaştığını ifade etti.
Ceza kanunlarının yerli, yabancı Türkiye’de bulunan herkes için geçerli olduğunu vurgulayan Yerlikaya, şunları kaydetti:
“Hata varsa cezada şahsilik esası geçerli. Ama sadece ve sadece yabancı düşmanlığı, nefret, ırkçılık, faşistlik bunun adı da toplumda etki ajanlığı yapmak, rakamları gerçek olmayacak şekilde manipüle etmek, dezenformasyon yapmak. Yaptıkları hiçbir tutarlı işleri yok ama sabahtan akşama kadar sosyal medyada paylaşım yapmak, ekranlar başında bunları söylemek, halkımızın zihniyetini sözüm ona bulandırmak. Ama günün sonunda görülen nokta şu, biz doğru taraftaydık. İnsancıl, insani bir tutum yaptık, vicdanımızla ters düşmedik ama onların vicdanlarıyla şimdi baş başa kalıp şu soruyu kendilerine sormaları lazım, ‘Biz 13 yıldan beri niye böyle davrandık, günün sonunda biz kaybeden mi olduk, zarar eden mi olduk, kazanan mı olduk?’ Bunun değerlendirmesini milletimizin önünde yapmalarını rica ediyorum.”