Almanya’da son yıllarda “aşırı sağ popülizmin yüzü” olarak görülen 46 yaşındaki Alice Weidel, 1979’da Güterloh kentinde doğdu.
AfD kurulduktan 8 ay sonra Ekim 2013’te partiye üye olan Weidel, 2017’deki genel seçimlerde ilk kez federal milletvekili oldu.
Weidel 2017’den beri AfD Meclis Grubu eş başkanlığını, 2022’den bu yana da Tino Chrupalla ile partinin eş başkanlığını yürütüyor.
Partisinin ilk başbakan adayı olan Weidel, Bayreuth Üniversitesi’nde ekonomi ve işletme eğitimi gördü, çeşitli büyük şirketler için çalıştı, doktorasını da Çin emeklilik sisteminin geleceği üzerinde yazdı.
AfD’nin “güçlü kadını” olarak da nitelendirilen Weidel, özellikle göçmen karşıtı söylemiyle dikkat çekiyor.
Dedesinin Hitler ile bağları ortaya çıktı
Eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’i örnek alan Weidel’in dedesi Hans Weidel’in Nazi Almanyası’nda Schutzstaffel (SS) adı verilen paramiliter oluşumun üyesi olduğu ve Hitler döneminde askeri yargıç olarak görev yaptığı ortaya çıktı.
Öte yandan, Weidel dedesiyle hiçbir teması olmadığını ve geçmişi hakkında hiçbir şey bilmediğini ifade etti.
Weidel, 9 Ocak’ta, ABD’li iş insanı Elon Musk’ın sahibi olduğu X sosyal medya platformu üzerinden canlı yayın yapmış ve buradaki açıklamaları eleştirileri oklarının hedefi olmuştu.
Özel hayatı dikkat çekiyor
Weidel, Sri Lankalı film yapımcısı Sarah Bossard ile eşcinsel ilişki yaşıyor ve hem Almanya’da hem de İsviçre’de evi bulunuyor.
AfD, eşcinsel evliliklere ve eşcinsel çiftler için evlat edinme haklarına karşı çıkmak da dahil olmak üzere muhafazakar görüşleriyle bilinmesine rağmen Weidel, Bossard ile iki evlatlık çocuk yetiştiriyor.
Geleneksel aile değerlerini savunmasıyla bilinen AfD’nin adayı olan Weidel’in özel hayatının partinin değerleriyle çatıştığına ilişkin tartışmalar sık sık gündeme gelse de Alman siyasetçi herhangi bir çatışma olmadığını savunuyor.
Rusya’ya yaptırımları eleştiriyor
Almanya’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarını eleştiren Weidel, bu yaptırımların ne Rusya’ya ne de Ukrayna’ya fayda sağlamadığını sadece ülke ekonomisine zarar verdiğini öne sürüyor.
Weidel, Ukrayna’da devam eden savaşın “Almanya’yı ilgilendirmediğini” belirterek ülkenin Ukrayna ile Rusya arasındaki “toprak anlaşmazlıklarına” müdahale etmemesi ve “taraf tutmaktan kaçınması” gerektiğine inanıyor.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nı sona erdirecek olası barış müzakerelerinin “önemli olduğunu” ifade eden Weidel, ABD Başkanı Donald Trump’ın barış görüşmelerini kolaylaştırma çabalarını destekliyor.
Aşırı sağ seçimlerden ikinci çıktı
Almanya’da yapılan genel seçimde ilk sonuçlara göre, aşırı sağcı AfD partisi bir önceki seçimlere göre oy oranını kayda değer oranda artırarak yüzde 20 ile ikinci oldu.
AfD’nin bir önceki seçime göre oylarını neredeyse ikiye katlaması dikkat çekerken, Weidel seçim sonucunu “tarihi bir başarı” olarak nitelendirdi.
Weidel, “Bu, şimdiye kadar elde ettiğimiz en iyi sonuç. Son federal seçimlerde kazandığımız oyun iki katına çıkarmayı başardık. Halkın iradesini gerçekleştirmek için elimizi uzatıyoruz.” ifadesini kullandı.
Koalisyon görüşmelerinde yer almak istiyor
Halkın iradesini gerçekleştirmek için seçimin galibi olan Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerine ellerini uzattıklarını belirten Weidel, CDU/CSU ile koalisyon görüşmelerine açık olduklarını belirtti.
Seçim sonuçlarının seçmenlerin AfD-CDU/CSU koalisyonunu istediğini gösterdiğini dile getiren Weidel, CDU/CSU’nun SPD ve Yeşiller ile koalisyon kurması halinde seçim vaatlerinin hiçbirini gerçekleştirmesi mümkün olmayacağını savundu.
Weidel, ancak Friedrich Merz yönetimindeki CDU/CSU’nun bu eli tutmasını beklemediğini de belirterek, kendileri yerine trafik ışığı koalisyon hükümeti veya Sol Parti ile devam edilmesi durumunda, AfD’nin gelecek yıllarda Almanya’daki en güçlü siyasi hareket olacağını iddia etti.
Siyasi analistler de Weidel’in koalisyon hükümetinde yer almasını muhtemel görmezken, AfD’nin ana muhalefet olmasını bekliyor.