Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazi Üniversitesi 2025-2026 Akademik Yılı Açılış Töreni’ne katıldı.
Törende Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Uğur Ünal tarafından Bakan Fidan’a tarih alanında fahri doktora ünvanı tevdi edildi.
Burada konuşan Fidan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla 1926’da kurulan üniversitenin, Cumhuriyetin ilimle inşa edilmesi vizyonunun ilk ana örneklerinden biri olduğunu söyleyerek, “Gazi Üniversitesi, Türkiye’nin fikir dünyasına, kamu yönetimine ve diplomasi kültürüne de bir nevi kaynaklık eden önemli akademik kuruluşlarımızdan biri olmuştur. Bugün böylesine derin bir tarihe ve ilmi geleneğe sahip bir üniversiteden fahri doktora ünvanı almak benim için ayrıca bir onur kaynağıdır.” dedi.
“Üniversiteler bizim için bir milli güç unsuru ve güç çarpanıdır”
Fidan, yıllarca birçok kamu kuruluşunun yöneticiliğini yapmış biri olarak üniversitelerin ve mezunlarının ne denli önemli bir milli güç kaynağı ve unsuru olduğunu çok yakından gördüğünü belirterek, “Gazi Üniversitesinin gerek kamu dünyasına, gerek özel sektöre nitelikli insan kaynağıyla, kayda değer bir katkı sağladığını memnuniyetle müşahede ediyoruz.” diye konuştu.
Mezun olan öğrencilerin önemli sorumluluklar üstlendiğini belirten Fidan, “Üniversiteler bilginin, hikmetin, ahlakın, teknolojinin birçok konunun kaynağı olduğu gibi aynı zamanda bizim için bir milli güç unsuru ve güç çarpanıdır. Bu stratejik alanla ilgili olmak, entelektüel zemin, analitik düşünme gücü ve ancak özgüvenle mümkün oluyor.” ifadesini kullandı.
Fidan, Türkiye’deki üniversitelerin dünyadaki emsalleriyle rekabet eden bir konumda olmasının vazgeçilmez bir şart olduğunu belirterek, “Bu da ancak özgün bir bilgi üretimiyle mümkündür. Türkiye’de üniversiteleşmenin tarihine baktığımız zaman, çok önemli mesafeler katettik, yaygın bir üniversite ağımız var, üniversitelerimiz dünya üniversiteleriyle entegre hale geldi, dünya literatürünü takip eder hale geldi.” dedi.
“Akademide bulunduğumuz yer çok yönlü birikimlerle güçlenmelidir”
Türkiye’deki üniversitelerin “özgün bilgi üretimi” aşamasına geldiğini vurgulayan Fidan, “Bu yolda akademi dünyasına son derece önemli roller düşmekte. Akademide bulunduğumuz yer, daha iyi tarih anlatımı, alan çalışmaları, dil ve kültür eğitimi, veri analizi gibi çok yönlü birikimlerle de ayrıca güçlenmelidir.” diye konuştu.
Fidan, çok disiplinli düşünebilen, derinlikli analiz yapabilen ve üreten insanları yetiştirmenin Türkiye gibi küresel hedefleri olan bir ülke için gerekli olduğuna işaret ederek, “Kariyerim boyunca görev yaptığım yerlerde, aldığımız sorumluluklarda, yaptığımız mücadelelerde her an için tek bir gerçeğin farkına vardım; O da bilginin ne denli önemli olduğu gerçeği.” şeklinde konuştu.
Bilginin olmadığı yerde yaşanan sorunların çoğu zaman sistemik sorunlar olduğunu vurgulayan Fidan, “Bu sistemik sorunları çözmenin yolu, bilgiyi üretmekten, bilgiyi kurumsallaştırmaktan ve bilgiye dair bir devlet aklını sürekli beslemekten geçmekte.” dedi.
Fidan, Dışişleri Bakanlığı bünyesinde akademik birikimden istifade etmeye büyük önem verildiğini belirterek, “Dış politikamız, diplomatların yanı sıra akademinin, düşünce kuruluşlarının ve bağımsız araştırmacıların da katkılarıyla zenginleşmektedir. Son bir yılda Stratejik Araştırmalar Merkezimiz, birçok dış politika alanında değerli akademisyen ve araştırmacılarımızın katkılarıyla çalıştaylar düzenledi.” diye konuştu.
Diplomasi alanında teori ve pratiğin “el ele gitmesinin” şart olduğunu söyleyen Fidan, “Dışişleri Bakanlığı’nda da bu türden platformları oluşturmanın gayreti içerisindeyiz.” dedi.
Fidan, Gazi Üniversitesi dahil Türkiye’de önde gelen akademik kurumlarla bu yakın işbirliğini ilerleyen dönemde de daha da güçlendirerek devam ettireceklerini dile getirerek, akademiyle kurulan bu ortak zeminin uluslararası sistemin derin bir açmaz içinde olduğu bir dönemde daha da önem kazandığını vurguladı.
“Adalet, hakkaniyet ve çok taraflılık ilkelerine dayalı bir düzen”
İnsanlığın tüm cephelerde sınandığına işaret eden Fidan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Uluslararası barış ve güvenliği korumaktan sorumlu organlar, maalesef çıkar hesaplarının gölgesinde kalmaktadırlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) veciz ifadeleriyle ‘güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir düzenin inşası artık insanlığın müşterek sorumluluğu haline gelmiştir’. Bu anlayışla adalet ve hakkaniyet ve çok taraflılık ilkelerine dayalı bir düzenin savunucusu olmayı sürdüreceğiz.”
Fidan, dünyanın dört bir yanında farklı sahalarda hiç durmadan aralıksız bir diplomasi faaliyeti içinde olduklarını anlatarak, Türkiye’nin geniş bir coğrafyada arabulucu ve kolaylaştırıcı rolüyle öne çıktığının altını çizdi.
Bölgesel sahiplenme anlayışıyla tüm imkanları kullanarak çözüm için çalıştıklarını kaydeden Fidan, Afganistan’dan Doğu Akdeniz’e, Karadeniz’den Afrika Boynuzu’na uzanan bir kriz kuşağı içinde yer alındığını söyledi.
Fidan, Türkiye’nin Gazze’de iki yılı aşkın süredir devam eden soykırım karşısında uluslararası vicdanın sesi olduğuna dikkati çekerek, Filistin davasında uluslararası toplumu seferber ederek ilk defa bu denli kapsayıcı ve temsil gücü yüksek platformların hayata geçirmesine öncülük ettiklerini anlattı.
Bugün Filistin Devleti’nin tanınması yönünde oluşan ivmenin uluslararası düzeyde tesis edilen eşgüdüm ve kararlılığın sonucu olduğunun altını çizen Fidan, Filistin meselesi bağlamında oluşan bu farkındalık neticesinde İsrail’i kayıtsız, şartsız destekleyen ülkelerin pozisyonlarının dahi yapıcı ve dengeli bir noktaya evrilmeye başladığını dile getirdi.
Fidan, Gazze’de ateşkesin sağlanmasından büyük bir memnuniyet duyduklarına işaret ederek, dün Paris’te Gazze ile alakalı bir toplantıya iştirak ettiğini ve Gazze barış planının uygulanmasına dair konuları ve bundan sonraki aşamaları ele aldıklarını hatırlattı.
“Barış planının uygulanmasına katkı sunmayı sürdüreceğiz”
Türkiye olarak uluslararası ve bölgesel ortaklarla birlikte ateşkesin sahada ve masada takipçisi olmaya devam edeceklerini kaydeden Fidan, “Barış planının uygulanmasına katkı sunmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemde yakalanan bu ivmenin Filistin halkının meşru haklarını güvence altına alacak kalıcı ve adil bir çözümle taçlanması mühimdir. Bu minvalde, kalıcı barışın anahtarı olan iki devletin çözüm vizyonunu hayata geçirmek için azim ve kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
Fidan, her türlü karalama ve yıldırma çabasına rağmen 13 yıl boyunca Suriye halkının yanında durduklarını ve nihayet Suriyelilerin 8 Aralık 2024 tarihi itibarıyla yeni bir dönemin kapılarını ardına kadar açtıklarını anımsattı.
Türkiye’nin ilk günden itibaren yeni dönemde huzur ve barışın hakim olduğu bir Suriye için desteğini esirgemediğini belirten Fidan, Türkiye-Suriye ilişkilerinin hem ikili düzeyde hem de bölgesel etkileri bakımından yoğun bir koordinasyonu zaruri kıldığının altını çizdi.
Fidan, Suriye ile yürütülen ikili işbirliği mekanizmalarının savunma, ekonomi ve kültürel alanlarla içerecek şekilde geliştiğine değinerek, iki gün önce Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ile bir araya geldiklerini ve ikili ve bölgesel gelişmeleri ele aldıklarını, yakın zamanda tekrar görüşeceklerini anlattı.
“İstikrarlı ve refah üreten bir Suriye görmek temel arzumuz”
Bugün Suriye’nin toprak bütünlüğü temelinde istikrar ve güvenliğe kavuşması yolunda kıymetli bir fırsat bulunduğuna işaret eden Fidan, “Milli bütünlüğü sağlanmış, istikrarlı ve refah üreten bir Suriye görmek temel arzumuzdur.” dedi.
Fidan, İsrail’in de terör örgütlerinin yanı sıra Suriye’deki bu fırsatı heba etmesine izin vermeyeceklerini vurgulayarak, Suriye’nin geleceğine dair umutlu olduklarını söyledi.
Bakan Fidan, “Türkiye’nin liderlik kapasitesi, diplomatik derinliği ve sahip olduğu araçlar yakın ve uzak tüm riskleri bertaraf edecek kudrettedir.” dedi.
Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında da savaşın sona erdirilmesi için insani boyutu öne alan diplomasi ve diyalog kanallarını açık tutmak için yoğun bir çaba içinde olduklarını aktaran Fidan, İstanbul’da düzenlenen üç tur doğrudan görüşmelerin 2022’den bu yana tıkanan diplomasi kanallarının açılması için umut ışığı olduğunu dile getirdi.
“Türk Dünyası’nda da yeni bir dayanışma çağı inşa ettik”
Fidan, ilerleyen dönemde süreç ne kadar çetin görünse de adil ve kalıcı bir barışın tesis edilmesi için diplomatik gayretlerini kararlılıkla sürdürmeye devam edeceklerini belirtti.
Gönül coğrafyasını teşkil eden Türk Dünyası’nda da yeni bir dayanışma çağını inşa ettiklerini kaydeden Fidan, 3 gün önce Türk Devletleri Teşkilatının (TDT) 12. Zirvesi vesilesiyle Azerbaycan’da bulunduğunu ve Türkiye’nin Türk Dünyası’nın entegrasyonunu derinleştirmeye yönelik iradesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en üst düzeyde ortaya koyduğunu anlattı.
Fidan, bunu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de katılımıyla bir kez daha teyit ettiklerini vurgulayarak, TDT’nin artık kurumsallaşmasını büyük ölçüde tamamladığını, somut projelere yoğunlaştığını, bağlantısallık konusunda önemli adımlar attığını ve ekonomik işbirliği boyutunu daha da güçlendirdiğini söyledi.
Türk Dünyası’nda ortak alfabe yönünde atılan adımların önemine değinen Fidan, TDT’nin ortak geleceğinde Gazi Üniversitesi gibi milli şuuru güçlü, kültürel hafızası derin ve bilimsel vizyonu geniş üniversitelerin de büyük bir rolü bulunduğunun altını çizdi.
“Türkiye Yüzyılı Vizyonu’nun taşıyıcılarısınız”
Fidan, Türk dış politikasının duruşunun, aklın ve vicdanın rehberliğinde şekillenen 360 derecelik idrak dairesine dayandığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Dünyayı tek boyutlu değil, bütün yönleriyle kavrayan bir bakış açısı geliştirmeniz son derece mühimdir. İnşallah üniversitede bu sıralarda geçirdiğiniz yıllar, bu zihinsel dönüşümün temellerini sizde oluşturacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın bizlere çizdiği Türkiye Yüzyılı Vizyonu’nun taşıyıcıları sizler olacaksınız. Sizlerden beklentimiz öğrenmekten vazgeçmeyen ve merakını diri tutan bir nesil olmanızdır. Milli değerlerini içselleştirmiş, ufku geniş ve nitelikli bir insan kaynağına sahip olmak ülkemizin büyük stratejik hedefleri için vazgeçilmezdir. Bugün burada bizleri misafir eden Gazi Üniversitesi’nde gördüğümüz bu güzel manzara geleceğe dair ümit ve beklentilerimizi daha da güçlendirmiştir.”
Bakan Fidan, Gazi Üniversitesine çalışmalarında başarılar dileyerek, fahri doktora ünvanını layık görmeleri nedeniyle de üniversite yönetimine teşekkür etti.
Programın sonunda Fidan, 2025 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (2025-YKS) sonuçlarına göre Gazi Üniversitesine en yüksek puanla giren öğrencilere de ödül takdiminde bulundu.