Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ankara’da Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Başarı Ödülleri Töreni’nde konuştu:
“Firma sayısı itibarıyla dünya ikincisiyiz”
Türk müteahhitlik sektörünün yurt dışında elde ettiği başarılar için buradayız. Yurt Dışı Müteahhit Hizmeti Başarı Ödülleri’ni alan firmalarına teşekkür ediyorum, çalışanları yürekten kutluyorum. Türkiye’nin güçlü olduğu alanların başında müteahhitlik sektörü geliyor. Müteahhitlik sektörünün dünyadaki başarısı Türk ekonomisi ve insan kaynağının ne denli güçlü olduğunu gösteriyor. 243 firmayla temsil ediliyor. Firma sayısı itibarıyla Çin’den sonra ikinci sıradayız, gelir sıralamasına göre ilk 8 ülkeden biriyiz.
“Türk şirketlerinin yakaladıkları ivmeyi koruması çok kıymetli”
Sektörün dünyadaki başarısı, Türk ekonomisi ve insan kaynağının uluslararası alanda ne denli güçlü olduğunu gösteriyor. Bu başarının, mevcut ekonomik konjonktürde gelmesi daha da anlamlıdır. Koronavirüs salgınıyla beraber global ekonomide bozulan dengelerin halen yerli yerine oturmadığını görüyoruz. Son 70 yılın zirvelerini gören enflasyonun sorun olmaktan çıkmasının biraz daha zaman alacağı anlaşılıyor. Kuzeyimizdeki savaşın olumsuz etkilerini henüz aşamadan İsrail’in Gazze’ye saldırıları sebebiyle artan gerilim, ciddi bir endişe kaynağı olmayı sürdürüyor.
Afrika’dan Asya’ya dünyanın farklı coğrafyalarında hemen her gün yeni bir krizle, yeni bir siyasi istikrarsızlıkla veya çatışmayla karşılaşıyoruz. Tüm bunların ülkeleri korumacılığa ve yeni yatırımlar noktasında aşırı ihtiyatlı davranmaya ittiğinin farkındayız. Avrupa’nın da aralarında olduğu birçok gelişmiş ekonomi, büyüme beklentilerini düşürmekte, büyüme oranlarını aşağı doğru revize etmektedir. Karşılaştıkları tüm bu zorluklara rağmen Türk şirketlerinin yakaladıkları ivmeyi korumasını çok kıymetli buluyoruz. Sizlerin şahsında tüm şirketlerimize, tüm girişimcilerimize, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.
“6 milyon insan doğrudan ya da dolaylı olarak bu sektörden geçimini sağlıyor”
Türk ekonomisinin lokomotif sektörlerinden olan inşaat sektörümüz haksız eleştirilere maruz kalıyor. Bugüne kadar inşaat sektörüne çok sayıda çaba harcadık. Havalimanlarından otoyollara her alanda yapılan devasa işlerle ilgili tek bir takdir cümlesi kurulmadı. Oysa biraz ekonomi bilseler, biraz dünyayı tanısalar inşaat sektörünün ne derece kritik bir konuma sahip olduğunu anlayabilirler. İnşaat alanındaki her hamle 250 sektörden fazla alt sektörü etkiliyor. Ülkemizde 6 milyon insan doğrudan ya da dolaylı olarak bu sektörden geçimini sağlıyor. Firmalarımızın yurt dışında aldığı işler hem ülkemize döviz kazandırmakta hem de Türkiye’nin marka değerini yükseltmektedir.
“Proje bedelinde ilk kez 10 milyar doları aştık”
Türk inşaat sektörü, yurt dışı faaliyetlerine 1972 yılında başladı. Aradan geçen 52 yıllık sürede firmalarımız 137 ülkede, 515 milyar dolar değerinde 12 bin 277 proje üstlendi. 2005 yılında toplam üstlenilen proje bedelinde ilk defa 10 milyar doları aştık. 2012, 2013 ve 2021 yıllarında 32 milyar dolarlık proje tutarlarıyla bu alanda rekor kırdık.
“Şirketlerimizin başarısı ülkemizin itibarına da katkı sağlıyor”
Yılmadan, yorulmadan çalışarak bugünlere geldik, inşallah bunları daha da yukarı taşıyacağız. En büyük 250 müteahhitlik firmasının toplam uluslararası gelirleri 2002 yılında 106,5 milyar dolar seviyesindeydi, 2023 yılında ise 430 milyar dolar sınırına geldi. 2030’larda bunun 750 milyar dolara çıkması bekleniyor. Önümüzde halen keşfedilmeyi bekleyen çok büyük bir potansiyel var. Son 22 yılda devrim niteliğinde adımlar attık atıyoruz. Sizlerin başarısı ülkemizin başarısıdır. Müteahhitlik şirketlerimizin yurt dışındaki başarısı sadece ekonomiye değil, ülkemizin itibarına da katkı sağlıyor. Her meselenizde sizin yanınızda olmaya gayret gösteriyoruz.
“261 yurt dışı temsilcilikle dünyanın en geniş 3. ağına sahibiz”
Yıllarca içine kapanan ülkemizi 2002 itibarıyla dünyaya açtık. 2002 yılında göreve geldiğimiz dönemde ihracatımız 36 milyar dolardı biz bunu 7 kat artışla 256 milyar dolara çıkardık. Bugün Türk ürünlerinin girmediği neredeyse hiçbir ülke kalmadı. Turizmde göreve geldiğimizde 13 milyon turist sayısından 56,7 milyon turist rakamına ulaştık. Son 20 yılda ekonomimiz ortalama yüzde 5,4 büyüdü. Milli gelirimiz tarihimizde ilk kez 1,1 trilyon doları aştı. Uluslararası yatırımlarda 270 milyar dolar sınırına yaklaştık. Göz kamaştıran bir başarı yakaladık. Her kıtayla, her ülkeyle katbekat artış yaşandı. Bugün 261 yurt dışı temsilcilikle dünyanın en geniş 3. ağına sahibiz. Dış politikada bu açılımları yaparken çok sayıda eleştiri aldık. “Türkiye Batı’dan uzaklaşıyor” iftirası bunlardan biriydi. Nice haksız, savsatadan ibaret olan bir sürü iddia ile uğraştık, uğraşıyoruz. Dünya değişirken biz de kendimizi buna adapte etmek mecburiyetindeyiz.
“Türkiye olarak yüzümüz Batı’ya dönüktür. Bu Doğu’ya sırtımıza döneceğimiz anlamına gelmez”
2024 Türkiyesini 30-40 yıl öncesinin kalıplarına mahkum etmek ülkemize yapılacak çok büyük haksızlıktır. Dünya değişirken ekonomide, üretimde, teknolojide, yeni güç merkezleri ortaya çıkarken biz de kendimizi buna adapte etmek mecburiyetindeyiz. Türkiye’nin dış politikada kendine yeni rotalar keşfetmesi tenkit edilecek değil, takdir edilecek, övgüyle karşılanacak bir çabadır. ‘Türkiye’nin Afrika’da, Latin Amerika’da, Asya’da ne işi var’ demek küresel siyaseti doğru bir şekilde okuyamamaktır. Dış politikamızı, bölgesel ve küresel meselelerdeki tutumumuzu anlamamakta ısrar edenler, hatta anlayıp da inatla çarpıtanlar olduğunun farkındayız. Biz bunlara asla ve asla kulak asmıyoruz.
Türkiye’yi bölgesel ve küresel güç haline getirmek için her türlü imkanı kullanıyoruz. Türkiye’nin ekseni de rotası da bellidir. Türkiye olarak yüzümüz Batı’ya dönüktür. Bu Doğu’ya sırtımıza döneceğimiz, ilişkilerimizi geliştirmeyeceğimiz anlamına gelmez.
“Türkiye’yi darbe anayasasından bir an önce kurtarmak istiyoruz”
Türkiye’nin ekonomide, demokraside, küresel siyasette, hak ve özgürlüklerde hedefe ulaşabilmesi için yeni anayasaya ihtiyaç olduğunu söylüyoruz. Siviller eliyle yapılmış, tamamen sivil iradenin ürünü bir anayasa 15 Temmuz gecesi göğsünü tanklara siper eden kahraman milletimize karşı borcumuzdur. Darbe mahsulü anayasanın Türk demokrasisine yakışmadığını çok iyi biliyoruz. Siviller eliyle yapılmış bir sivil anayasa kahraman milletimize karşı borcumuzdur. Anayasa’nın ilk 4 maddesiyle ilgili bizimle ilgili herhangi bir tartışma yoktur. Partimizin bu konudaki tutumu gayet açıktır. Biz mümkün olan yeni anayasa sürecini yönetmek arzusundayız. Darbe anayasasından bir an önce kurtarmak, Türkiye’nin önünü açmak istiyoruz.