Bu grup hafta başında AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ve Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Roberta Metsola’ya hitaben bir mektup göndererek, AB yönetimini Gazze’de katliamlarını ve ihlallerini sürdüren İsrail’e karşı somut eyleme geçmemekle suçladı.
Yaklaşık 2 bin AB çalışanının imzaladığı mektupta, AB’nin geçen hafta aldığı İsrail’le Ortaklık Anlaşması’nı gözden geçirme kararına değinilerek, “Uzun zamandır beklenen bu kararın Gazze’de öldürülen binlerce kişi için yıkıcı bir şekilde geç alındığını üzülerek belirtmek isteriz.” ifadesine yer verildi.
Mektuba karşılık AB Komisyonu, ifade özgürlüğünün çalışan düzenlemelerinden kaynaklanan bir dizi yükümlülükle uyumlu olması gerektiğini, bunun “mutlak bir hak olmadığını” anımsattı.
Mektubu kaleme alan AB personeli Benetti, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, “Birçok meslektaşımız Gazze’deki devam eden krizden etkilendi ve Avrupa Birliği gibi diplomatik, ekonomik ve politik gücünü kullanarak bunu durdurmaya katkıda bulunabilecek bir aktörün bu uzun süreli inatçı hareketsizliğini hissettik.” dedi.
Benetti, “Bu hareketsizliğin her şeyden önce Avrupa değerleriyle gerçekten uyumlu olmadığını düşündük.” ifadesini kullandı.
AB’nin kurucu anlaşmasının Birliğin dış ilişkilerinde hukukun üstünlüğünü, uluslararası normları ve insancıl hukuku teşvik etmeyi amaçlaması gerektiğini belirttiğine değinen Benetti, “Kimsenin AB’nin Gazze’de belirli aktörlerin hesap vermesine yardımcı olmak ve hukukun üstünlüğünü tutarlı bir şekilde korumak için elinden geleni yaptığını gerçekten söyleyebileceğini düşünmüyorum.” diye konuştu.
Benetti, AB Komisyonunun İsrail’le Ortaklık Anlaşmasını gözden geçirme kararına atıfta bulunarak, “Krizin başlamasından 20 ay sonra, binlerce çocuğun açlıkla karşı karşıya olduğu bir zamanda, şimdi, somut bir eylem görüyoruz. Bunun ne yazık ki geç olduğunu ve yeterli olmadığını düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.
Yine de bu karardan memnuniyet duyduklarını dile getiren Benetti, “Bunun iyi bir olumlu gelişme olduğunu düşünüyoruz ve ayrıca bunun, dünyada önemli bir diplomatik, ekonomik ve politik güç olan AB’nin halihazırda uygulayabileceği daha fazla somut eyleme yol açmasını diliyoruz.” dedi.
Benetti, AB ülkelerinin alabileceği somut önlemlerin ise İsrail’e silah ambargosu uygulamak, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) Netanyahu hakkındaki tutuklama kararını desteklemek olabileceğini kaydetti.
AB Komisyonunun mektuba yanıtı
AB Komisyonundan bir sözcünün mektupla ilgili, “Personelin ifade özgürlüğü hakkının mutlak bir hak olmadığı” yönündeki hatırlatmasına dair fikri sorulan Benetti, şunları kaydetti:
“Elbette, bu mutlak bir özgürlük değil. İfade özgürlüğünün her zaman sınırları olduğunu tamamen kabul ediyoruz. Ancak AB çalışanları aynı anda kurumlara ve AB anlaşmalarına sadakatle yükümlüdür. Bunlara çok sadık olduğumuzu kanıtladığımızı söyleyebilirim. AB anlaşmalarını tamamen göz ardı etseydik, o zaman bu mektupları yazmazdık ve kurumların başkanlarıyla bu toplantıları talep etmezdik.”
Benetti, “Biz herhangi bir politikaya ya da daha doğrusu Gazze’deki AB faaliyetlerini karakterize eden ‘politika eksikliğine’ sadakat beslemiyoruz. Biz AB’nin kurucu anlaşmalarına sadığız. Biz AB’nin kurucu anlaşmalarına sadığız. Bence anlaşmalar çok açık. AB’nin dış faaliyetlerinde hukukun üstünlüğünü korumanın önemini vurguluyorlar. Uluslararası hukuku, uluslararası normları ve insancıl hukuku korumanın ve teşvik etmenin öneminden bahsediyorlar.” ifadelerini kullandı.
Yaptıklarının ifade özgürlüğüne veya sadakat görevine aykırı olduğu fikrinin kendi içinde çelişkili olduğunu dile getiren Benetti, “Öyle olsa, insan haklarının teşvikine ilişkin bu yönergeler ilk etapta neden var oldu?” diye konuştu.