Adaylar arasında en yaşlısı olan 69 yaşındaki Merz, uzun dönem partisinde siyasi faaliyetler içinde olmasına rağmen başbakanlık, bakanlık ve belediye başkanlığı tecrübesi bulunmuyor.
1955’te Kuzey-Ren Vestfalya eyaletinin Brilon kentinde doğan evli ve 3 çocuk babası Merz, hukuk eğitimi aldıktan sonra yargıç ve avukat olarak çalıştı.
Ardından siyasete atılan Merz, 1989-1994 yıllarında Avrupa Parlamentosunda, 1994-2009 döneminde de Federal Mecliste milletvekilliği yaptı.
CDU/CSU kariyeri
2000-2002 yıllarında CDU/CSU Federal Meclis Grubu Başkanlığını yürüten Merz, dönemin CDU Genel Başkanı Angela Merkel’in bu görevi de üstlenmek istemesinin ardından Grup Başkanlığından ayrılmak zorunda kaldı. Bu dönemden sonra Merkel ve Merz birbirine karşı derin hoşnutsuzluk duydu.
Milletvekilliğini 2009 yılında bırakmasından sonra siyasi sahneden kaybolan Merz, çeşitli şirketler için çalıştı, avukatlık ve lobicilik yaptı.
Daha sonra siyasete dönmeye karar veren Merz, 2018 ve 2019’da CDU genel başkanlığı için aday olmasına rağmen delegelenlerden destek alamayınca 2 seçimi de kaybetti.
Eylül 2021’de yapılan genel seçimlerde yeniden milletvekili seçilen Merz, Ocak 2022’de üçüncü kez girdiği yarışta CDU Genel Başkanı seçildi.
“Merkel’in muhalifi”
Eski Başbakan Angela Merkel’e karşı parti içi muhalefetin başını çeken Merz, Merkel’in göç konusunda ve Kovid-19 salgınında izlediği politikaların CDU seçmeninin bir bölümünü, AfD’nin kollarına attığını savundu.
“Merkel’in muhalifi” olarak anılan Merz, Merkel’in sosyal liberal politikalarıyla CDU’nun sola kaydığını iddia etti.
Merz, CDU’nun büyük bölümünü arkasına alarak ve CDU’nun Bavyera’daki kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) Partisi Genel Başkanı Markus Söder ile de anlaşarak, CDU/CSU’nun başbakan adayı olarak gösterildi.
Seçim kampanyasında öncelikle ekonomi konularına ağırlık vererek puan kazanmayı isteyen Merz, son olarak göç politikasına öncelik vermeye başladı.
Özellikle kadın ve genç seçmenler arasında popülaritesi düşük bir siyasetçi olduğu belirtilen Merz, son haftalarda CDU/CSU’nun göç politikalarının sıkılaştırılması için verdiği önergenin, AfD sayesinde meclisten geçirilmesi nedeniyle sert eleştirilerle karşılaştı.
Zorlu koalisyon görüşmelerine liderlik edecek
Almanya’da yapılan genel seçimde ilk sandık çıkış anketine göre, CDU/CSU yüzde 29 oy oranıyla birinci çıkarken, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi bir önceki seçimlere göre oy oranını 9,1 puan artırarak yüzde 19,5 ile ikinci oldu.
Böylece daha önce hiçbir devlet kademesinde görev almamış olan Merz, ülkenin son yılların en büyük ekonomik ve siyasi krizleriyle karşı karşıya olduğu ve Avrupa’nın ABD’nin yeni yönetimiyle gerilimler yaşandığı bir dönemde Almanya’nın dizginlerini ele almaya hazırlanıyor.
Öte yandan Merz’in başbakanlık görevine başlayabilmesi için uzun sürmesi beklenen zorlu koalisyon görüşmelerinde diğer partileri ikna etmesi gerekecek.
Ukrayna’ya güçlü destek
Ukrayna’nın “toprak bütünlüğüne” açık desteğini bildiren Merz, başta uzun menzilli Taurus füzelerinin sevkiyatları dahil olmak üzere Kiev’e askeri ve mali yardımın güçlü bir şekilde sürmesi gerektiğini savunuyor.
Merz, Ukrayna-Rusya Savaşı’nın sona ermesi için ise “ABD etkisinden bağımsız, Avrupa liderliğinde bir barış planı” fikrini destekliyor.
14-16 Şubat’ta düzenlenen 61. Münih Güvenlik Konferansındaki konuşmasında Merz, Ukrayna ve Avrupa ülkelerinin savaşla ilgili her türlü görüşmeye dahil edilmesinin gerekliliğini vurgulayarak ABD ve Rusya’nın Ukrayna ve Avrupa olmadan masaya oturmasının “kesinlikle kabul edilemez olduğunu” ifade etmişti.
Merz, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna ile ilgili son açıklamalarını “şok edici ve Rus söylemlerini yansıtan ifadeler” olarak nitelendirerek, Trump’ın Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’i “diktatör” olarak nitelendirmesini eleştirmişti.