Danimarkalı bilim insanları, yakınını kaybeden ve yüksek düzeyde yas belirtileri yaşayan kişilerin, bu belirtileri daha hafif yaşayanlara kıyasla yüzde 88 oranında daha yüksek ölüm riski taşıdığını belirledi.
Araştırmada, sevdiklerinin kaybıyla başa çıkamayanların sağlık hizmetlerini daha fazla kullandığı ve akıl sağlığı sorunlarına daha açık olduğu gözlemlendi.
Uzmanlardan erken müdahale çağrısı
Araştırma ekibinden Dr. Mette Kjærgaard Nielsen, “Yüksek yas semptomları kalp hastalıkları, intihar ve akıl sağlığı sorunlarıyla bağlantılı. Ancak ölüm riski üzerindeki etkisi daha fazla incelenmeli” dedi.
Dr. Nielsen, risk altındaki kişilerin pratisyen hekimler tarafından erken fark edilebileceğini, bu kişilerin psikolojik destek ve takip hizmetlerine yönlendirilebileceğini vurguladı.
10 yıllık takip
Araştırma kapsamında, 2012’den bu yana yakınlarını kaybetmiş yaş ortalaması 62 olan 1735 kişi 10 yıl boyunca takip edildi. Katılımcılara düzenli anketler gönderilerek yas semptomlarının düzeyi belirlendi.
Grubun yüzde 66’sı eşini, yüzde 27’si bir ebeveynini, yüzde 7’si ise çok sevdiği bir başka kişiyi kaybetti. Sürekli yüksek yas yaşayan yüzde 6’lık kesimin ölüm riski, düşük yas yaşayanlara kıyasla yüzde 88 daha yüksek çıktı.
Yüksek yas belirtileri gösteren kişilerin, kaybın üçüncü yılından sonra sağlık hizmeti alma oranlarının belirgin şekilde arttığı görüldü.
Konuşma terapisi ya da akıl sağlığı hizmetlerinden yararlanma oranı yüzde 186, antidepresan kullanımı yüzde 463, kaygı giderici ilaç reçetesi alma oranı ise yüzde 160 daha fazla.