Çocuklar, çevreleriyle etkili bir iletişim kurmak ve kendilerini ifade etmek için çeşitli davranışlar sergiler. Bu davranışlardan biri, yanıltıcı ya da mizansen ağlama… Özellikle 2-4 yaş arası çocuklarda sıkça rastlanan bu tür ağlamalar, ebeveynlerin dikkatini çekmek amacıyla, gerçek bir sıkıntı olmadığı halde sergilenen bir tepki türü…
İlk bakışta bu davranış manipülatif gibi görünse de uzmanlar, bunun çocukların sosyal ve duygusal gelişimlerinin bir parçası olduğunu vurguluyor. Arkasında çeşitli nedenler yatan bu davranışa ebeveynler ise nasıl tepki vermeleri gerektiğini bilemiyor.
Peki, çocuklar en çok hangi nedenlerle mizansen ağlama davranışında bulunur ve ebeveynler bu durumla nasıl başa çıkabilir?
Tek neden dikkat çekme ve ilgi arayışı mı?
Mizansen ağlama, çocukların gerçek bir ihtiyaç veya rahatsızlık duymadıkları halde ağlama davranışını sergiledikleri bir durum. En yaygın nedenlerden biri dikkat çekerek ilgi arayışı… Ancak yapılan araştırmalara göre tek neden bu değil…
Duyguları ifade etme ve sosyal dinamikleri test etme gibi çeşitli nedenlerle de ortaya çıkabilen “yalancı ağlama” çocukların gelişiminde önemli bir rol oynuyor. Mizansen ağlama, çocuğun etrafındaki kişilerle iletişim kurma yollarından biri ve bu nedenle normal gelişim sürecinin bir parçası olarak kabul ediliyor.
Özellikle bebeklik döneminde, çocuklar ağlama ve sonrasındaki tepkiler arasındaki bağı keşfederek “neden-sonuç” ilişkisini anlamaya başlıyor. Örneğin, bir bebek rol yapma ağlaması sonrası annesinin yanına geldiğini görürse, bu davranışı tekrarlama eğiliminde olabiliyor. Araştırmalar, bu tür bir ağlamanın aslında çocuğun daha gelişmiş iletişim becerilerine işaret edebileceğini gösteriyor.
Ailenin dikkatinin diğer kardeşlere veya işlere yönelmiş olduğu durumlarda da, çocuklar bu tür davranışlarla ebeveynlerinin ilgisini çekmeye çalışabiliyor. Kısacası ağlamayı araç olarak kullanabiliyorlar. İlgi çekmek için başvurulan bu yöntem, çocukların kendilerini daha önemli ve değerli hissetme ihtiyaçlarının bir ifadesi olarak da değerlendiriliyor.
Mizansen ağlama kimi zaman da, çocukların sosyal becerilerini geliştirme yolu oluyor. Çevrelerinden nasıl tepkiler alacaklarını öğrenmek amacıyla çeşitli davranışlar sergileyen çocuklar, ağlamayı bu süreçte bir bilgi edinme aracı olarak kullanabiliyor. Ağlamanın hangi tür tepkilere yol açtığını gözlemleyerek, bu davranışın etkilerini anlamaya çalışabiliyorlar. Bu durum, çocukların sosyal ve duygusal becerilerini geliştirmelerine yardımcı oluyor.
Rol yapma ağlamasının ortaya çıkmasına yol açan bir başka neden ise çocukların karşılaştıkları kısıtlamalara tepki göstermek istemeleri. İsteklerini elde edemediklerinde veya belirli sınırlarla karşılaştıklarında, bu durumu başa çıkma stratejisi olarak kullanabiliyorlar. Ayrıca, çocuklar, duygusal durumlarını ve streslerini ifade etmek amacıyla da yalancı ağlamayı tercih edebiliyor.
Mizansen ağlamayı yönetmenin yolları
Ebeveynlerin yalandan ağlamaya yaklaşımı, çocuğun bu davranışı nasıl algılayacağını ve gelişim sürecini önemli ölçüde etkiliyor. Uzmanlar, ebeveynlerin bu davranışa karşı tutarlı ve sakin bir yaklaşım sergilemelerini öneriyor. Ağlamaların ödüllendirilmemesi, çocuğun bu davranışı sürdürme ihtimalini azaltıyor.
Her mizansen ağlamada aynı tepkiyi vermek yerine, bazen bu davranışı görmezden gelmek, çocuğun dikkatini başka bir yöne çekmek ya da sakin bir şekilde ne istediğini sormak, ağlama davranışını azaltmada etkili olabiliyor. Ebeveynlerin, çocuklarının mizansen ağlama ve rol yapma davranışlarını, onların çevreleriyle iletişim kurma ve duygusal ihtiyaçlarını ifade etme yollarından biri olarak görmeleri önemli. Bu anlayış, ebeveynlerin bu davranışın altında yatan gerçek ihtiyaçları keşfetmelerine ve çocuklarıyla daha sağlıklı iletişim kurmalarına yardımcı olabilir.
Ebeveynlerin bu durumu bir sorun olarak değil, çocuğun duygusal dünyasına açılan bir kapı olarak değerlendirmeleri ve empatiyle yaklaşmaları, mizansen ağlamayla en etkili baş etme yöntemlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Grafik: Fatih Ersoy