Doğa, baharla birlikte canlanırken bu güzel manzara bazıları için sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor. Ağaçların yeşermesi ve polenlerin havaya karışması, özellikle alerjiye yatkın bireylerde hayat kalitesini düşüren şikayetlere neden oluyor.
Polen alerjisi sadece yetişkinlerde değil, çocuklarda da yaygın olarak görülüyor ve hayat kalitesini ciddi şekilde etkileyebiliyor. Türkiye’de ağaç polen mevsimi, ocak ayında çayır ve tahıl polenleriyle başlıyor. Yani yılın neredeyse yarısında alerjik bireyler için tetikte olmak şart.
Peki, polen alerjisi olanlar bu dönemde nelere dikkat etmeli? Dışarı çıkmak için günün hangi saatleri daha uygun? Evde alınabilecek basit önlemler neler? Alerjinin belirtileri hafifletilebilir mi yoksa mutlaka tedavi mi gerekiyor? Tüm bu soruların yanıtlarını Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji Kliniği’nden Prof. Dr. Deniz Özçeker’le konuştuk.
Bahar alerjisinde burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı ve burun kaşıntısı bahar mevsimi boyunca görülüyor. Burun akıntısı beyaz şeffaf renkte oluyor. Yine çok belirgin bir şekilde burun kaşıntısına sebep oluyor. Gözlerde sulanma, kızarma, kaşınma da sıklıkla eşlik ediyor.
Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji Kliniği’nden Prof. Dr. Deniz Özçeker
Burunda ve gözde alerji sık görülüyor
Bahar aylarında çiçek ve ağaç tozlarının havaya karışmasıyla ortaya çıkan polen alerjilerinde artış gözlendiğini ifade ederek sözlerine başlayan Prof. Dr. Özçeker, bu aylarda ortaya çıkan şikayetleri şöyle ifade ediyor:
“Burunda kaşınma, hapşırma, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, gözlerde kızarma, sulanma ve akıntı gibi yakınmalar, tat ve koku almada azalma, astımlı hastalarda öksürük, nefes darlığı ve tıkanıklıkta artış ve nadiren de olsa ciltte kaşıntı ve döküntüler izleniyor.”
Yaygın şikayetlerin başında burun ve göz alerjisi geliyor. “Bu nedenle de bahar alerjisi aslında saman nezlesi ya da alerjik rinit dediğimiz durum” diyor Prof. Dr. Özçeker.
Soğuk algınlığından hangi yönleriyle ayrılıyor?
Bahar alerjisi, soğuk algınlığıyla benzer belirtiler gösterdiği için çoğunlukla birbirine karıştırılabiliyor. Hangi yönleriyle bunların ayırt edilebildiğini Prof. Dr. Özçeker’den öğreniyoruz:
“Bahar alerjisinde burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı ve burun kaşıntısı bahar mevsimi boyunca görülüyor. Burun akıntısı beyaz şeffaf renkte oluyor. Yine çok belirgin bir şekilde burun kaşıntısına sebep oluyor. Gözlerde sulanma, kızarma, kaşınma da sıklıkla eşlik ediyor. Soğuk algınlığında görülen ateş ve kas ağrısı gibi yakınmalar, bahar alerjisinde genellikle görülmüyor. Gribal enfeksiyonda ise burun akıntısı daha koyu renkte oluyor. Burun kaşıntısı da çok beklenen bir durum değil.”
Bahar alerjisinde genetik faktörlerin de rolü bulunuyor
Bahar alerjisi genelde çocukluk ya da ergenlik döneminde görülmeye başlıyor. Genetik faktörlerin de bunda önemli rol oynadığının altını çizen Prof. Dr. Özçeker, “Kendisinde veya ailesinde alerji öyküsü olan kişiler, bahar alerjisine yakalanma açısından daha büyük risk taşıyor” diye uyarıyor.
Çevresel faktörler de bahar alerjileri için bir diğer risk faktörü… Prof. Dr. Özçeker bunları ise şöyle açıklıyor:
“Sigara dumanı ve yoğun hava kirliliği bağışıklık sistemini olumsuz etkileyerek alerjik reaksiyonlara zemin hazırlıyor. Ayrıca sürekli kapalı ortamlarda büyüyen çocuklarda da polenlere karşı bağışıklık sistemi alerji şeklinde tepki gösterebiliyor.”
Polen alerjisi olanlar hangi önlemleri almalı?
Peki, polen alerjisi olan kişiler nelere dikkat etmeli? Polenler özellikle dış ortamda olduğu için bu kişilerin ilk olarak dışarıdaki aktivitelerini çok iyi planlaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Özçeker, “Özellikle sabah ve öğle saatlerinde, kuru-rüzgarlı havalarda zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamalarını öneriyoruz. Akşam saatlerinde polen yoğunluğu daha az olduğu için dışarı aktivitelerini mümkünse bu saatlerde yapmaları uygun olacaktır” diyor.
Dışarı çıkarken de bazı önlemlerin alınması gerekiyor. Polenlerden korunmak için şapka, siperlik, maske ve gözlük kullanılması etkili birer önlem. Yine eve geldikten sonra kıyafetlerin mutlaka değiştirilmesi ve mümkünse banyo yapılmasını öneren Prof. Dr. Özçeker, “Çamaşırlar dışarıda kurutulmamalı. Sabah saatlerinde pencere açılmamalı. Yine ev ve iş yerinde hava temizleyiciler kullanılarak polenlerin filtrelenmesi ve alerji belirtilerinin azaltılması sağlanabilir” önerilerinde bulunuyor.
Alerjisi olan kişiler, polen sezonunda çapraz reaksiyona neden olabilecek çiğ sebze, meyve, bazı baharatlar ve kuruyemişleri tüketirken dikkatli olmalı. Bu besinler alındıktan 5-15 dakika sonra dudak, dil, damak, kulaklar ve boğazda kaşıntı, uyuşukluk hissi ve hafif şişme gibi belirtiler olursa hemen alerji doktoruna başvurulmalı.
Polen dönemine uygun tedavi planlaması yapılıyor
Çocuklar, bahar alerjilerinden en fazla etkilenen grupta yer alıyor. Bu süreçte hem çocukların hem de ailelerin daha dikkatli olması gerekiyor. Çocuklarında böyle bir durumdan şüphelenen ailelerin izlemesi gereken yolu Prof. Dr. Özçeker’den öğreniyoruz:
“Öncelikle alerji uzmanına başvurarak uygun alerji testleri yapılmalı ve duyarlı olunan polenler belirlenmeli. Bu sayede polen dönemi öncesinde uygun tedavilere başlanabiliyor.”
Polen alerjisinden muzdarip diğer yaş gruplarının tedavi süreci de benzerlik gösteriyor. Polenlerden kaçınmak için önlemlerin alınmasının yanı sıra yakınmaları baskılayacak ilaçlar kullanılıyor. Ancak bazı hastalarda tüm önlem ve tedavilere rağmen yakınmaların düzelmediğini ve hayat kalitesinin bozulduğunu söyleyen Prof. Dr. Özçeker, bu gibi durumlarda ise uygun hastalara immünoterapi (alerji aşı tedavisi) önerdiklerine dikkat çekiyor.
Alerjisi olanlar bazı besinleri tüketirken dikkatli olmalı
Polen alerjisi her ne kadar ağaç tozlarından kaynaklansa da bu rahatsızlıktan muzdarip kişilerin bahar ayları boyunca yedikleri besinlere de özen göstermesi şart. “Alerjisi olan kişiler, polen sezonunda çapraz reaksiyona neden olabilecek çiğ sebze, meyve, bazı baharatlar ve kuruyemişleri tüketirken dikkatli olmalı” uyarısında bulunan Prof. Dr. Özçeker, şöyle devam ediyor:
“Bu besinler alındıktan 5-15 dakika sonra dudak, dil, damak, kulaklar ve boğazda kaşıntı, uyuşukluk hissi ve hafif şişme gibi belirtiler olursa hemen alerji doktoruna başvurulmalı.”
Alerjiyle mücadele edenlerin çoğunlukla iyi pişmiş besinleri tüketebildiğinin altını çizen Prof. Dr. Özçeker, olası bir reaksiyon durumunda neler yapılması gerektiğini şöyle özetliyor:
“Reaksiyon gelişen hastalar sakin kalmalı, ağzını bol su ile yıkamalı ve dinlenmeli. Belirtiler antialerjik ilaçlar ile kısa sürede düzeliyor. Nadiren de olsa ciddi reaksiyonlar veya alerjik şok geçiren hastalar ise yanlarında adrenalin oto-enjektör bulundurmalı.”