Parlamento önünde toplanan göstericiler, Filistin bayraklarının yanı sıra “Özgür Filistin”, “Gazze’nin yanında yer al” yazılı pankartlar taşıdı.
Gazze’de öldürülen çocukları temsilen sembolik çocuk naaşlarının taşındığı yürüyüş öncesinde konuşan Women in Black Vienna isimli sivil toplum kuruluşunun temsilcisi Mary Pampalk, bu yürüyüşün Gazze’de her gün İsrail’in saldırıları sonucunda yaralanan, öldürülen çocuklarını koruyamayan anne ve babaların kederini paylaşmak için düzenlendiğini söyledi.
Pampalk, ebeveynlerin Gazze’de çocuklarını bombalardan koruyacak bir korunak bulamadığını, içme suyu, gıda ve ilaç kıtlığı yaşandığını, insanlık dışı bir saldırganlıkla karşı karşıya olunduğunu ifade etti.
Gazze’de katledilen çocukların tek suçunun Filistinli doğmak olduğunu vurgulayan Pampalk, “Şu an acı içindeki Filistinli anne babaların kederini paylaşırken, halihazırda süren soykırıma ilişkin bizlerin de suçlu olduğunu görmek durumundayız. Bizler sessiz şahitler olmamalıyız. ‘Gözlerinizin önünde yaşanan bu vahşete nasıl izin verdiniz?’ diye gelecek nesiler bizleri suçlayacaklar.” diye konuştu.
“Yahudiler olarak buna (soykırım) karşı özellikle konuşmalıyız”
Gösteride konuşan Musevi asıllı aktivist Iris Hefets de 18 ayı aşkın süredir devam eden bir soykırıma şahitlik etmenin elem verici olduğunu belirterek, “Bunu seyretmekle kalmamalı ve buna karşı konuşmalıyız. Ve tabii ki Yahudiler olarak özellikle buna (soykırım) karşı konuşmalıyız. Çünkü bu vahşet bizim adımıza yapılıyor. İsrail dünyadaki Yahudiler adına yaptığını iddia ediyor ki bu kesinlikle doğru değil.” görüşünü paylaştı.
Hefets, antisemitizmle mücadele iddiasında bulunan Avrupa’daki iktidarların Nazi döneminde Musevilere yönelik soykırımı, halihazırda bir başka halka yapılan soykırım için kullanışlı bir enstrümana dönüştürdüklerini söyledi.
Hastanelerin bombalanmasının normal olduğu bir zaman vurgusu
Filistin’de yaşanan soykırıma ilişkin Batı’da ciddi bir duyarsızlık ve karartmayla karşı karşıya olunduğuna dikkati çeken Hefets, şunları söyledi:
“Şu an hastanelerin bombalanmasının normal olarak kabul edildiği bir zamandayız. Hastalarını tedavi etmeyi sürdürdüğü için doktorların rehin alınması normal görülüyor. Ve bu yüzden İsrail’in toplama kamplarında işkence görmek zorunda kalıyorlar. Bu (toplama kampı) farklı ifade edilemez, neyse o şekilde adlandırılır. Bunların tamamı sözde liberal Batı’da kabul görüyor ve buna karşı konuştuğumuz zaman bizler anormal olarak adlandırılıyoruz.”
Konuşmaların ardından Filistin destekçileri, parlamentodan devlet opera binasına kadar okunan Kur’an-ı Kerim eşliğinde sessiz yürüyüş gerçekleştirdi.