Şu anda gökyüzünde binlerce uçak süzülüyor. Her biri farklı rotalarda, farklı yüksekliklerde, farklı noktalara doğru ilerliyor. Uçaklar havacılık tarihinin en güvenli ulaşım araçları arasında yer alsa da zaman zaman yaşanan kazalar ve kaybolmalar, bu güvenli imajı sarsabiliyor. Peki, son dönemde havacılık kazalarında gerçekten bir artış mı var, yoksa biz mi daha fazla farkına varıyoruz?
Güney Kore, Brezilya, Nepal, Malavi, Tayland, İran, Kanada, Japonya ve Singapur… Bu ülkeler 2024 yılında yaşanan uçak kazalarının adresleri.
Geçtiğimiz günlerde Alaska’da bir uçağın kaybolması, ardından Philadelphia’da bir tıbbi nakil uçağının düşmesi ve bir yolcu uçağı ile askeri helikopterin çarpışarak 67 kişinin hayatını kaybetmesi ise son yaşanan bazı kazalar. Tüm bu olaylar peş peşe olunca havacılıkla ilgili soru işaretleri de çoğalmaya başladı. “Kazalar her zaman oluyor muydu?” ve “Son dönemde gerçekten bir artış var mı?” gibi sorular gündeme geldi. Havacılık yazarı Musa Alioğlu’na bu soruları yönelttik.
“Düşüp de bulunamayan tek uçak Malezya Havayolları’na ait”
Alioğlu, bu soruların önemli olduğunu söyleyerek söze başlıyor ve ekliyor:
“Bugüne kadar düşüp de bulunamayan uçak, Malezya Havayolları’nın 370 sefer sayılı uçağıdır. Bunun dışında kaybolup da bulunamayan uçak neredeyse yoktur.”
Alioğlu’na göre, kazalar her zaman oldu ve olmaya da devam edecek. Ancak havacılığın doğası gereği, her kaza büyük yankı uyandırıyor. Çünkü uçak kazaları nadiren olur ama olduğunda çok fazla insanın hayatına mal olabilir. Bu da onları daha görünür ve akılda kalıcı hale getirir.
![Güney Kore'de iniş takımları açılmaması üzerine piste indikten sonra kontrolden çıkan ve duvara çarpan uçakta 179 kişi yaşamını yitirmişti. Fotoğraf: AA](https://www.trthaber.com/dosyalar/images/AA-36609324.jpg)
Uçak kazalarının nedeni ne?
Peki, uçaklar neden düşer? Teknolojik sorunlar, pilot hataları, hava koşulları, bakım eksiklikleri veya insan faktörleri… Bunların hepsi bir uçak kazasının nedeni olabilir. Alioğlu’na göre teknoloji her geçen gün gelişiyor, pilotlar daha iyi eğitim alıyor, bakım süreçleri daha sıkı denetleniyor. Ancak uçuş emniyeti, sadece teknolojik gelişmelerle sağlanabilecek bir şey değil. Pilotların sürekli eğitilmesi, sağlık kontrollerinin düzenli yapılması ve psikolojik durumlarının iyi olması da büyük önem taşıyor. “Pilot olmak yetmez, pilotluğu devam ettirmek şart” diyor Alioğlu.
“Türbülanslar uçağı düşürmez”
Hava koşulları da kazalarda etkili olabilir. Fırtınalar, yoğun sis, buzlanma veya volkanik patlamalar uçuş güvenliğini tehdit edebilir. Ancak modern uçaklar bu tür durumlara dayanıklı şekilde üretiliyor. Alioğlu, türbülansın halk arasında en çok korkulan konulardan biri olduğunu ama uçakların buna dayanıklı olduğunu belirtiyor: “Kanatlar, içine yakıt dolu halde bile 5 metre aşağı ve yukarı esneyebilecek şekilde yapılır. Türbülans irtifa kaybettirir ama uçağı düşürmez.”
![ABD'nin başkenti Washington'daki Ronald Reagan Havalimanı yakınlarında, piste yaklaşan bir yolcu uçağı ile Black Hawk model askeri helikopter çarpışmıştı..](https://www.trthaber.com/dosyalar/images/AA-36921209.jpg)
Kazalarda artış mı var, yoksa algıda seçicilik mi?
Havacılık kazalarının sayısına bakıldığında, diğer ulaşım türleriyle kıyaslandığında oldukça düşük olduğu görülüyor. Kara yolunda meydana gelen kazalar, uçak kazalarının milyonlarca katı. Ancak uçak kazaları ender olduğu için insanlar üzerindeki psikolojik etkisi büyük oluyor. Son dönemde artış varmış gibi görünmesinin nedenlerinden biri de algıda seçicilik. Arka arkaya birkaç kazanın yaşanması, havacılığa olan güveni sorgulatıyor. Oysa uzun vadeli istatistiklere bakıldığında, havacılığın giderek daha güvenli hale geldiği görülüyor.
Sonuç olarak, havacılık dünyasında büyük bir kriz yok. Kazalar hep vardı, şimdi de var. Ancak dikkat edilmesi gereken şey, her kazadan ders çıkarmak ve sistemleri sürekli iyileştirmek. Havacılık sektörü de tam olarak bunu yapıyor. Bu yüzden uçaklar, hala dünyanın en güvenli ulaşım araçları arasında yer almaya devam ediyor.