İran ile İsrail arasında yaşanan 12 günlük çatışma bölgesel bir savaşa dönüşmeden sona erse de, Gazze’deki yıkımı daha da derinleştirdi. İşgalci Tel Aviv, İran’a hava saldırıları gerçekleştirirken, savaşın gerçek bedelini yine büyük bir kuşatma altındaki Gazzeliler ödedi.
İsrail’in önde gelen gazetelerinden Maariv, kamuoyunu sarsan bir iddiayı gündeme taşıdı. Buna göre, İran’a yönelik bombardımandan dönen bazı İsrail savaş uçakları, uçuş güvenliğini ve yakıt ekonomisini gerekçe göstererek, uçaklarında kalan füzeleri Gazze’deki hedeflere yöneltti. Üstelik bu uygulama kısa süre sonra sistematik hale geldi.
Maariv’in aktardığına göre, İsrail Hava Kuvvetleri’nin bazı pilotları, dönüş rotalarında mühimmat taşımayı riskli ve gereksiz görerek kalan bombaları Gazze’ye bıraktı. Böylece hem yakıt tasarrufu sağlandı hem de operasyon maliyeti azaltıldı. Başlangıçta pilotların kendi insiyatifi olarak başlayan bu tutum, kısa sürede üst komuta tarafından da onaylandı.
Bu iddialar, İsrail’in haydutça saldırılarının yalnızca stratejik gerekçelerle değil, aynı zamanda ekonomik ve lojistik hesaplarla da yürütüldüğüne dair yeni bilgiler veriyor.
İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının ardından Gazze’nin özellikle kuzeyi ve Han Yunus çevresi, yoğun hava saldırılarına maruz kaldı.
800’ün üzerinde Filistinlinin hayatını kaybettiği bu bombardımanların bir bölümü, Maariv’in haberine göre İran operasyonlarının “artık mühimmatlarıyla” gerçekleştirildi. İddialar, uluslararası insancıl hukukta yer alan “ayrım” ve “orantılılık” ilkeleriyle çelişen ciddi uygulamalara işaret ediyor.
Amaç mühimmat tasarrufu
Bu olay, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını düşük maliyetli bir boşaltma alanı gibi değerlendirdiği kanaatini destekliyor. Tel Aviv yönetimi için Gazze, yalnızca düşman unsurların değil, aynı zamanda lojistik yüklerin bertaraf edildiği bir alana dönüşmüş durumda!
Daha önce de yardım kuyruklarındaki sivillerin hedef alınması, BM yardım konvoylarının vurulması gibi saldırılar, İsrail’in sadece askeri değil, aynı zamanda insani değerleri de sistematik şekilde ihlal ettiğine dair deliller arasında gösterilmişti.
Bu son örnek ise, savaşın bile kendi iç “tasarruf politikalarına” göre yürütüldüğünü gösteriyor. Bombalar katil İsrail için yalnızca birer silah değil, maliyet kalemi. Hedefler sivil alanlar…
Bir savaş suçu daha…
Her ne kadar İsrail bu saldırıların “önceden belirlenmiş hedefler” olduğunu savunma eğiliminde olsa da, uluslararası insancıl hukukta mühimmatın keyfi şekilde sivil alanlara yönlendirilmesi, açık biçimde savaş suçu olarak tanımlanıyor.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin 1977 tarihli protokolüne göre, askeri zorunluluk dışında yapılan tüm saldırılar yasa dışı kabul ediliyor.