Türkiye ile Irak arasında 1973’ten bu yana yürürlükte olan Ham Petrol Boru Hattı Anlaşması’nın 27 Temmuz 2026’da sona erecek olması nedeniyle Ankara, Bağdat’la daha kapsamlı bir enerji iş birliği için müzakerelere başladı.
Edinilen bilgiye göre, yeni anlaşmanın yalnızca petrol taşımacılığını değil, doğal gaz projeleri, hidrokarbon sahalarının geliştirilmesi, rafineri ve petrokimya yatırımları, elektrik üretimi ve iletimi ile enerji ticaretinde çok boyutlu ortaklıkları da kapsaması öngörülüyor.
Uzmanlar, iki ülke arasında oluşturulacak yeni enerji anlaşmasının, Kalkınma Yolu Projesi’nin inşa sürecinin başarıyla tamamlanması ve işlevselliğinin sürdürülebilir şekilde sağlanması halinde sunacağı fırsatlar çerçevesinde yapılandırılacağını belirtiyor.
“Kalkınma Yolu Projesi’yle beslenen ikili ilişkiler, yeni imkan kapılarını araladı”
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Irak Çalışmaları Araştırmacısı Sercan Çalışkan, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, iki ülke ilişkilerinin enerji alanında stratejik bir düzeye evrildiğine dikkati çekerek, sürecin Kalkınma Yolu Projesi ile bağlantılı olduğunu söyledi.
Çalışkan, Kalkınma Yolu Projesi’nin yalnızca Türkiye ve Irak için değil, bölge ülkeleri açısından da yeni enerji hatları anlamına geldiğini vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:
“Türkiye-Irak ilişkilerinde iki tarafın da inisiyatif alarak geleceğe dönük adımların genişletilmesi isteğinin olduğunu söylemek mümkün. Dolayısıyla Kalkınma Yolu Projesi’yle beslenen ikili ilişkiler, farklı alanlarda yeni imkan kapıları aralamaya müsait bir ortam yarattı.”
Yeni anlaşmaya ilişkin müzakere sürecinin yalnızca petrol taşımacılığına değil, aynı zamanda taraflar arasındaki hukuki ihtilafları önleyecek şekilde kapsamlı ve uzun vadeli bir iş birliğine zemin hazırladığını kaydeden Çalışkan, şöyle devam etti:
“Türkiye-Irak ilişkilerinin taşıdığı potansiyel, petrolün ötesinde doğalgaz, elektrik ve diğer enerji alanlarındaki iş birliklerine de kapı aralayacak nitelikte. Bu potansiyelin somutlaşmasındaki en belirleyici unsurlardan biri, iki ülke arasında liderler düzeyinde yürütülen yoğun diplomatik temasların sağlıklı ve kesintisiz şekilde devam etmiş olmasıdır. Buna ek olarak, Kalkınma Yolu Projesi’nin sunduğu yüksek stratejik potansiyel, enerji alanında çok yönlü iş birliklerinin önünü açarak, kapsamı ve niteliği itibarıyla yeniden tasarlanması kaçınılmaz olan yeni bir enerji anlaşmasını zorunlu hale getirdi.”
Çalışkan, anlaşmaların olumlu sonuçlanması durumunda enerji akışının yeniden başlamasının uzun vadeli stratejik anlamlar taşıyacağına işaret ederek, “Yeni bir anlaşma sonrası kesintisiz ve güvenli bir enerji akışının sağlanması, özellikle bölgesel çatışmalar ve güvenlik risklerinin gölgesinde, Türkiye ve Irak’ın birlikte istikrarlı bir zemin inşa etme kapasitesini ortaya koyması açısından kayda değer olacaktır.” diye konuştu.
Türkiye-Irak petrol hattının geliştirilmesi Türkiye’nin enerji merkezi olma konumunu güçlendirir
Middle East Economic Survey (MEES) Dergisi Körfez Uzmanı Yesar Al-Maleki de Türkiye ve Irak’ın Kalkınma Yolu Projesi kapsamında ekonomik iş birliğini genişletmeye istekli olduğunu belirterek, “Türkiye-Irak petrol hattı üzerinden başka ülkelerden ham petrol aktarılması da söz konusu olabilir, bu da Türkiye’nin Asya ile Avrupa arasında bölgesel bir enerji merkezi olma konumunu güçlendirir. Ankara için daha da önemlisi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ABD’li şirketlerle birlikte yürütülen hidrolik kırılma teknolojisi faaliyetlerinden elde edilecek petrol hacmini sisteme dahil etme imkanı sağlar.” dedi.
Al-Maleki, İran-İsrail çatışmasının Körfez dışındaki alternatif ihracat rotalarının önemini bir kez daha ortaya koyduğunu belirterek, Kerkük petrolünün Akdeniz rafinerilerine yeniden ulaştırılmasının Irak ve Kerkük sahasının geliştirilmesinde yer alan bp gibi şirketler için de önemli olduğunu ifade etti.
Doğal gaz ve elektrik ticaretinin çok boyutlu şekilde geliştirilmesine yönelik iş birliği planlarının da Irak için önemli fırsatlar sunduğunu belirten Al-Maleki, “Başlangıçta Türkiye’den sağlanacak gaz, İran’dan gelen ancak sıklıkla kesilen arzı telafi edebilir. Uzun vadede Irak kendi üretimini artırdığında bu gazı Avrupa’ya ihraç edebilir.” diye konuştu.
Al-Maleki, Türkiye için ise Rusya, Azerbaycan ve diğer kaynaklardan gelen gazı Irak’a iletmesinin, ülkenin gaz merkezi pozisyonunu daha da sağlamlaştıracağını sözlerine ekledi.
Türkiye’nin halihazırda Irak’a elektrik sağladığını hatırlatan Al-Maleki, mevcut enterkonnekte sistemin genişletilmesiyle Türk enerji şirketlerinin Irak pazarında daha fazla yer bulabileceğini kaydetti.