Avrupa Birliği’ne (AB) bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi verilerine göre, küresel ortalama sıcaklığın 16,82 derece ile 1991-2020 referans ortalamasının 0,71 derece üzerine çıktığı geçen ağustos ayı, en sıcak ağustos oldu. Haziran-ağustos 2024 için ölçülen sıcaklık değerinin, uzun yıllar ortalamasını 0,69; geçen yılın haziran-ağustos ortalamasını ise 0,66 derece geçmesi sonucunda da dünya, en sıcak yaz mevsimini yaşadı.
Küresel ortalama deniz yüzey suyu sıcaklığının 20,91 derece ölçüldüğü 2024 Ağustos’u, deniz suyu sıcaklıkları baz alındığında en sıcak ikinci ağustos olarak kayıtlara geçti. Denizlerde ağustos ayı sıcaklık ortalaması, geçen yılın aynı ayına ait sıcaklık rakamının yalnızca 0,07 derece altında kaldı. Sadece ekvatoral Pasifik’te sıcaklık düşüşü gözlemlenirken diğer bölgelerde anormal değerler ölçüldü.
Deniz suyu sıcaklıkları da arttı
Türkiye’deki deniz suyu sıcaklıkları da küresel ortalamaya benzer şekilde seyretti.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsünün ölçümlerine göre Akdeniz’de deniz suyu sıcaklığı ortalaması bu yılın yaz dönemi boyunca 28 derece oldu. Türkiye denizlerini 1984 yılından bu yana analiz eden enstitünün verilerine göre, Akdeniz’de uzun yıllar sıcaklık ortalaması 27 derece ölçüldü.
Ege Denizi’nde iki ayrı noktada yapılan ölçümlerin sonucuna göre Bodrum’da uzun yıllar ortalaması 24 derece olan sıcaklıklar yaz mevsiminde 26, İzmir’de ortalaması 23 olan değerler ise 25 derecenin üzerinde seyretti.
Ortalamanın 24 derece olduğu Marmara Denizi’nde yaz mevsimi sıcaklık ortalaması 26-27 derece, ortalamanın 25 derece olduğu Karadeniz’de ise 27 derece ölçüldü.
“Yılın 244 gününden 162’si rekor olarak kayıtlara geçti”
Yılın başından bu yana kırılan sıcaklık rekorları ve gelecek aylara dair tahminlere ilişkin soruları yanıtlayan Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, “Yaz dönemi toplamda 92 gündür, 2024’te bu 92 günün 60 tanesi rekordu. Böylece, bu yıl tüm zamanların en sıcak yazı oldu. Ayrıca 2024, geçen yılın 8 ayına göre 0,23 derece daha sıcak oldu. Yılın 8 ayında 244 günün 162’si rekor olarak kayıtlara geçti” bilgisini verdi.
İlkbaharda başlayan ve sıcaklıklarda düşüş getirmesi beklenen La Nina hava olayının henüz beklediği kadar kuvvetli olmadığını dile getiren Kurnaz, şöyle devam etti:
“La Nina’nın henüz beklediğimiz kadar kuvvetli olmaması sıcaklıkların düşmemesine yol açtı ve muhtemelen gelecek kış dönemi de ılık geçecek. Ancak burada önemli olan nokta tabii ki iklim değişikliği, La Nina da olsa El Nino da olsa hava sıcaklığındaki artış trendi hız kesmeden devam edecek. İklim değişikliği, bütün hava olaylarının daha şiddetlenmesine, daha uzun sürmesine, daha sıklaşmasına ve daha geniş bir alanda görülmesine yol açıyor. Bizim, ‘Bu kış İstanbul’da hiç kar görmeyeceğiz’ dememiz çok iddialı olur, buna karşın ‘La Nina’dan dolayı İstanbul’da çok kar görürüz’ dememiz de zor. Ancak şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz; çok ani bir kar fırtınası olup ciddi miktarda kar düşüp sonrasında baharda çiçekler açıyor olabilir. Ani ve yoğun bir kar yağışı olabilir ama bunlar alışkanlık haline gelen yağışlar olmayacak.”
Kış mevsiminin son kış mevsimine göre muhtemelen çok az daha serin geçebileceğini, aradaki farkın 0,2 ila 0,1 derece seviyesinde olabileceğini belirten Kurnaz, insan etkisinin atmosferin ve dünyanın ayarını her geçen gün daha fazla bozduğunu, bu aşırı bozulmadan dolayı da artık bilimsel olarak tahmin yapmanın çok güçleştiğini ve ortaya, beklentilerden çok daha kötü sonuçlar çıkmaya başladığını ifade etti.
“3 ay boyunca biz her gün rekor gördük”
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Türkiye denizlerinde en yüksek sıcaklıkların Doğu Akdeniz’de gözlemlendiğini, mayıs sonundan itibaren 3 ay boyunca Doğu Akdeniz’deki deniz yüzey suyu sıcaklıklarının şimdiye kadar ki en yüksek seviyelere çıktığını ve 3 ay boyunca her gün rekor görüldüğünü açıkladı.
Doğu Akdeniz havzasının iklim değişikliğinden en fazla etkilenen bölgeler arasında bulunduğunu ve sıcaklıklardaki artışın da bu durumdan kaynaklandığını kaydeden Salihoğlu, özellikle haziran ve temmuz aylarında Doğu Akdeniz’de 2023’e göre 2 dereceye yakın artışlar olduğunu aktardı.
Salihoğlu, İzmir ve Bodrum’da normalin 2 derece, Doğu Marmara’da 3 derece, Karadeniz’de ise 1 derece üzerinde sıcaklık artışları gözlemlediklerini anlattı.
Deniz suyu sıcaklıklarındaki artışın oksijen seviyesinde de düşüşe neden olduğunu işaret eden Salihoğlu, İzmir Körfezi’ndeki balık ölümleriyle İstanbul Boğazı ve Mersin Körfezi’ndeki köpüklenmede de oksijensizliğin payı olduğunu vurguladı.
“Isınma, denizlerde biyoçeşitlilik kaybı olarak ortaya çıkıyor”
Söz konusu bölgelerdeki kirliliğin etkilerine değinen Salihoğlu, şunları söyledi:
“Denizde müthiş bir kirlilik olduğunu görüyoruz, ısınmayla birlikte oksijen seviyeleri azalıyor, kirliliğin de etkisiyle bu iyice düşüyor. İzmir Körfezi’nde de görüldüğü gibi herhangi bir canlının yaşamasına şans veremeyecek seviyeye düşüyor. Bir an önce buraya olan girdilerin azaltılması lazım. Bahsettiğiniz üç bölgede de çok çok ciddi bir kirlilik girdisi var. Bu, ısınma ile de birleşince buradaki ekosistem ortada. Daha önce de dediğimiz gibi özellikle bahsettiğiniz bu 3 bölge artık komada.”
Dünyada La Nina dönemine geçildiğini hatırlatan Salihoğlu, “El Nino dönemi gördüğümüz ek sıcaklık artışları belki olmayacak ama artık küresel ısınmadan dolayı yaşanan sıcaklık artışlarında kısa vadede bir düşüş beklemek mümkün görünmüyor. Önümüzdeki yıllar yine daha sıcak yıllar olarak kayıtlara geçecek” sözlerini sarf etti.
Isınmanın denizlere etkilerinin biyoçeşitlilik kaybı olarak ortaya çıktığından bahseden Salihoğlu, bunun dışında organizmaların biyokütle kaybı yaşayabildiğini, ekosistemin zayıfladığını, belli türlerin ortamdan çekildiğini, bunların yerini başka türlerin alabildiğini ve yeni gelen türlerin ekosistem üzerinde hasarlar bırakabildiğini belirtti.