İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, Taksim’deki Gezi Parkı odaklı olaylara iştirak ettiğine ilişkin yazılı ve görsel medyada çıkan iddialara ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan Ayşe Barım’ın İstanbul Adliyesi’ndeki işlemleri sürüyor.
Soruşturma kapsamında, savcılığın nöbetçi sulh ceza hakimliğine gönderdiği sevk yazısında, Gezi Parkı odaklı olaylar ve sonrasındaki yargılama süreci anlatıldı.
Sevk yazısında, gezi davasının firari sanığı Mehmet Ali Alabora’nın eylemlerde aktif rol alarak, sosyal medya üzerinden ve park içinde yaptığı açıklamalarla olayların büyümesini ve canlı tutulmasını sağladığı kaydedildi.
Soruşturmanın konusu ve amacının Gezi Parkı eylemlerine katılanlar olmadığı vurgulanan yazıda, sivil toplum hareketlerini yönlendirip kullanarak ve şiddete evirerek, mevcut hükumetin ortadan kaldırılmasını amaçlayan organizasyonunun tüm yönleriyle açığa çıkartılması olduğu aktarıldı.
Gezi davasının firari sanığı Alabora’yla tape kayıtları tespit edildi
Yazıda, Barım’ın, Alabora’yla gezi parkı olayları kapsamında bildirinin yayınlanıp yayınlanmaması konusunda fikir alışverişinde bulunduklarına ilişkin 2 tape kaydı bulunduğu belirtilerek, bu konuşmanın içeriğine yer verildi.
Söz konusu tape kaydında, ikili arasında bildiri yayınlanıp yayınlanmaması konusunda görüşmeler yapıldığı, devam eden görüşme içeriklerinde söz konusu bildirinin kendilerine zarar verebileceğini, eylemlerin daha aktif gerçekleştiği zaman yayınlanması gerektiği kanaati oluşturularak bunun neticelendirildiği kaydedildi.
Yazıda, “Bu şekilde evrilen eylemler sürecinde daha fazla kitlesellik arayışı içerisinde oldukları açıkça anlaşılmıştır.” değerlendirmesi yapıldı.
Çiğdem Mater Utku ile 2013-2014 arasında 14 kez görüşme gerçekleştirmiş
Barım’ın HTS kayıtlarına göre, gezi parkı olaylarının başladığı gün ve yoğunlaşarak kitleselleştiği günlerde, Çiğdem Mater Utku ile 2013-2014 arasında 14 kez görüşme gerçekleştirdiği, Alabora ile gerçekleştirdiği ilk görüşmelerin ise Gezi Parkı olaylarının başlangıç tarihi olduğu aktarıldı.
Sevk yazısında, şu ifadelere yer verildi:
“Şüpheli Emine Ayşe Barım’ın Gezi Parkı olaylarının başlangıç tarihi aralığında şahsın sahibi olduğu ID İletişim Danışmanlık AŞ isimli firmasına bağlı toplumda tanınan oyunculardan 29 Mayıs ve 2 Haziran 2013 arasında sık sık, ardışık günler ve saatler aralığıyla Bergüzar Korel ile 7 kez, Ceyda Düvenci ile 4 kez, Dolunay Soysert ile 10 kez, Halit Ergenç ile 12 kez, Hümeyra Akbay ile 5 kez, Mehmet Günsur ile 1 kez, Nehir Erdoğan ile 2 kez, Selma Ergeç ile 8 kez, Nejat İşler’le ile 2 kez, Rıza Kocaoğlu ile 1 kez telefon görüşmesi şeklinde olduğu, yine şüphelinin kendisinin de kendi şirketine bağlı sanatçılarla Gezi olaylarına fiilen katılarak eylemlerin kitleselliğini arttırma çabası içerisinde olduğu açık kaynak çalışmalarında tespit edilmiştir.”
“Barım danışılan ve onayı alınan kişi” tespiti
Barım’ın menajerlik şirketine bağlı oyuncuların 2021’de Türkiye’de yaşanan orman yangını ve depremlerden sonra Türkiye’yi uluslararası arenada yetersiz gösterme adına sosyal medyadaki “#HelpTurkey” kampanyasına eş zamanlı olarak katıldıkları tespitinin soruşturmaya dahil edildiği kaydedilen yazıda, şüpheliye ait şirketin faaliyetlerinin amacının dışına çıkarak etki ajanlığına yöneldiği, iş yerinde yapılan aramada ise #Occupygezi – solidariedade com o poyo Turco (Gezi işgali- Türk halkıyla dayanışma) ibareli dokümanlar bulunduğu kaydedildi.
Yazıda, Barım’ın Gezi Davası’nın ana faillerinden firari sanık Mehmet Ali Alabora ve Çiğdem Mater Utku ile doğrudan irtibatlı olmasının yanında kendisinin irade gösteren, danışılan ve onayı alınan kişi olarak tespit edildiği vurgulandı.
Barım’ın bu şekilde olayları planlayan, örgütleyen ve yönlendiren, iradesi sorularak bu yönde kendisinin karar bildirerek yön verici ve belirleyici olduğu değerlendirmesi yazıda yer aldı.
Şüpheli Barım’ın kendi şirketine bağlı toplumda tanınan oyuncuları gezi eylemlerine yönlendirdiği belirtilen yazıda, oyuncuların toplumda tanınırlığını ve etki gücünü de kullanarak daha fazla kitleselleşmesini amaçladığı ve bunda da kısmen başarılı olduğu aktarıldı.
Sevk yazısında, soruşturmada “tanık” olarak ifadesi alınan oyuncuların beyanlarında, kendi iradeleriyle eylemlere katıldığını beyan etseler de Barım ile eylemlerin başladığı döneme dair yoğun irtibatlarının içeriğini, hayatın olağan akışına uygun olarak açıklayamadıkları kaydedildi.
Tanık oyuncuların, iç ve dış kamuoyu tarafından günlerce takip edilen ve gündemde tutulan gezi olaylarının kitleselleşmeye başladığı dönemde Barım ile görüşme içeriklerinin bulunduğu belirtilen yazıda, oyuncuların eylemlerin olduğu dönemde Gezi Parkında Barım’la bulunmalarına rağmen kaçamaklı cevaplarının şüpheliyi kayırma amacıyla verildiği aktarıldı.
2 oyuncu hakkında “yalan tanıklık”tan soruşturma
Tanıklardan Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu’nun, olayların faillerinden Alabora ile olaylar sürecinde irtibatları olduğu anlatılan yazıda, birlikte eylem görüntüleri bulunmalarına rağmen irtibatlı olmadıklarına dair beyanda bulunmaları nedeniyle “Yalan tanıklık” suçundan ayrıca soruşturma başlatıldığı ifade edildi.
Yazıda, Barım’ın tutuklanmasına karar verilmesi istendi.
Öte yandan, sevk yazısında Ayşe Barım hakkında sektörde tekelleşmeye neden olduğu iddiaları ile, kendisine karşı çıkan oyuncuları piyasadan uzaklaştırdığına ilişkin de “haksız rekabet”, “şantaj”, “iş ve çalışma hürriyetinin ihlali” ve “vergi usul kanununa muhalefet” suçlarından ayrıca soruşturma yürütüldüğü bilgisi verildi.