TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, CNN Türk’teki “Hafta Sonu” programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Türkiye’nin, Suriye, Irak ve İran gibi bölge ülkeleriyle üst seviyede işbirliği yapması konusuyla ilgili soruya Kurtulmuş, “Bizim Türkiye olarak zaten bu süre içerisinde yaptığımız bütün uluslararası ikili ya da çok taraflı görüşmelerde temel konularımızdan birisi budur. Gazze’deki insani mesele, Gazze diplomasisi… Onun da ötesinde özellikle bölge ülkeleri olarak yakın işbirliği içerisinde, siyasi farklılıklarımızı geride bırakarak önümüzdeki sorunları çözmek için işbirliği yapmamızı her türlü uluslararası platformda dile getirmeye gayret ediyoruz.” yanıtını verdi.
Kurtulmuş, geçen haftalarda Rusya’ya gerçekleştirdiği ziyarete ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine, planladıklarının çok üstünde olumlu bir seyahat olduğunu ve oradaki bütün siyasi merkezlere dokunabilecek kapsamlı bir program gerçekleştirdiklerini belirtti.
“Dünya yeni bir döneme girdi”
Senatoda ilk defa bir Türk siyasetçinin konuştuğunu söyleyen Kurtulmuş, 12 dakikalık konuşmasında Türkiye’nin bölgesel meselelere bakış açısını ortaya koyduğunu aktardı.
Kurtulmuş, Rusya’nın İsrail’e karşı bir denge tutturulması için politik bir adım atıp atmayacağına ilişkin soruyu, “Filistin, Gazze’de yaşayanlar konusunda Rus tarafının da bize çok yakın fikirler içerisinde olduğunu biliyoruz ama burada Rusya’nın daha etkin bir şekilde sürece dahil olmasının bölgede bir denge oluşturacağına inanıyorum. Suriye’yle Türkiye’nin normalleşme sürecine de katkı vereceklerini açık bir şekilde görüyorum, bütün bu görüşmelerin sonucunda.” diye cevapladı.
Dünyanın yeni bir döneme girdiğine dikkati çeken Kurtulmuş, Amerika’nın 2022’de Afganistan’dan apar topar çekilmesinin başlangıç olarak alınması gerektiğini vurguladı.
Kurtulmuş, “Soğuk Savaş’ın bittiği, 1990’lardan 2022’ye kadar olan süreç dünyada tek kutuplu, Amerika’nın yönettiği, domine ettiği iddia edilen bir sistem oldu. Artık bundan sonra başka bir döneme giriyoruz. Bu dönemin en belirgin özelliği çok kutupluluk olacaktır, yani sadece bir ülkenin, bölgenin, çıkar grubunun, devletler topluluğunun dünyayı yönetmesi tek başına mümkün değildir.” şeklinde konuştu.
“Yeni bir küresel mimarinin gerçekleştirilmesi için her türlü çabayı ortaya koyabiliriz”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Amerika’nın hakimiyetinin sona ermekte olduğu görüşünde misiniz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Hiç şüphesiz. Sadece bir hakimiyet olarak görmeyin. Dünya sistemi anlamında da artık yeni güç merkezleri, güç dengeleri, güç denklemleri ortaya çıkacak ve bu, dünyanın her tarafını etkileyecek bir gelişmedir. Türkiye, bu süreçte en önemli avantaja sahip ülkelerden birisi. Sadece coğrafi konumu itibarıyla söylemiyorum. Türkiye, yapısıyla ve ilişki kurabilme becerisiyle çok taraflı, çok vektörel, aktif dış politikasıyla dünyanın her yeriyle irtibat kurabilen bir ülke. Sayın Cumhurbaşkanı’mız, ABD’de konuşurken biz de Moskova’da konuştuk. Cumhurbaşkanı’mızın söylediği bir şey var: ‘Türkiye’nin yönünün Batı’ya dönük olması, sırtının Doğu’ya dönük olduğu anlamına gelmez.’ Biz, İslam ülkeleriyle, Türk dünyasıyla, Doğu ülkeleriyle, Asya ülkeleriyle çok yakın ilişkileri, karşılıklı menfaat, kazan kazan prensibi çerçevesinde ortaya koyabiliriz. Yeni bir küresel mimarinin gerçekleştirilmesi için her türlü çabayı ortaya koyabiliriz.”
“Çifte standartları şöyle bir saysak buradan göğe kadar yol olur”
“Türkiye Batı’yla ilişkilerde, NATO’yla, ABD’yle ve Avrupa Birliği’yle ilişkilerde yaşadığı bir hayal kırıklığı nedeniyle böyle bir yönelimde arayış içine mi girmiştir?” sorusunu Kurtulmuş, şöyle yanıtladı:
“O ayrı bir konu. Onu ayrı bir tartışırız. Ama önce şu eksen kayması tabirinin ne kadar emperyalist gerekçeleri kabullenmiş bir zihniyet olduğunu deşifre etmemiz lazım. Yani bir eksen var. A ekseni, Amerikan ekseni. Rus ekseni. Çin ekseni. Bu eksenler var, bu eksenin sahibi olan ülkeler var. Bu eksenin uydusu olan ülkeler var. Türkiye’de bu yeni değildir. 1950’lerden beri söylenmiş bir sözdür, ‘Türkiye eksenini kaydırmayın.’ ‘Türkiye’nin ekseni kayıyor.’ eleştirisinde bulunanların zihin dünyasında, belki yalnız kaldıklarında dahi kendilerine itiraf edemeyecekleri şey, bunlar bazı ülkeleri esas, bizi ise uydu ülke olarak kabul eden anlayıştır. Bu bir müstemleke tipi anlayıştır.” dedi.
Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Adam Amerika’yı esas alıyor, ‘Amerika’nın uydusundan çıkma.’ diyor. Eksen kayması dediğin o. Ya da Rusya’yı esas alıyor, ‘Onun ekseninden çıkma.’ diyor. Hayır kardeşim. Türkiye’nin bir tane ekseni vardır o da kendi milli eksenidir. Türkiye dolayısıyla o tarafa ya da bu tarafa dönmek zorunda olan bir ülke değildir. Türkiye, kendi menfaatleri, çıkarları, hedefleri doğrultusunda dünyanın bütün ülkeleriyle, bütün bölgeleriyle, bütün ittifaklarıyla işbirliği içerisinde olur. Nitekim işte birçok krizde de görüyoruz, Ukrayna bunlardan bir tanesi. Eş zamanlı olarak iki tarafla da görüşebilen tek ülke Türkiye. Bu büyük avantajı Türkiye kullanabilir. Tabii ki, yani her yerde, her ittifakla olan görüşmelerimiz ya da ilişkilerimiz, istediğimiz şekilde devam etmeyebilir. ‘Batı ekseninden kayıyorsunuz, Amerika ekseninden kayıyorsunuz.’ diyenlere de şunu söylemek lazım. Türkiye’ye karşı bu süre içerisinde uygulanan çifte standartları şöyle bir saysak buradan göğe kadar yol olur.”
Vatandaşların vize alırken yaşadıkları zorlukların sorulması üzerine Kurtulmuş, özellikle Batılı ülkelerle, Avrupa ülkeleriyle yaptıkları görüşmelerde bunun hep gündeme geldiğini, konuyla ilgili taleplerini mevkidaşlarına ve görüştükleri kişilere aktardıklarını söyledi.
Kurtulmuş, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda iki taraf için de belli bir noktaya gelindiğini ifade ederek, “Eğer üçüncü ülkeler gölge etmezlerse Rusya-Ukrayna barışının sağlanabileceğini ümit ediyorum. Rusya’dan, Sayın Putin’den aldığım izlenim, Dolmabahçe’deki görüşme masasında kalınan nokta esas alınarak devam edilebilecek bir temeldir, zemindir. Bölgedeki bu gerilimin bitmesi bizim de menfaatimizedir. Bütün bölge ülkelerinin de menfaatinedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki dengeli tutumuyla ilgili Kurtulmuş, “Şunu da çok net söyleyeyim. Taraflı olarak, bir Türk, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak söylemiyorum. Başka hiçbir ülke böyle bir tutum ortaya koyamazdı. Çok zor bir şeydi. Türkiye, Montrö Anlaşması’ndan kaynaklanan haklarını kullandı ve Karadeniz’in yeni bir savaş alanı haline çıkmaması için savaş gemilerinin Karadeniz’e geçişine müsaade etmedi.” diye konuştu.
Basın mensuplarının yeşil pasaport alıp almayacağının sorulması üzerine Kurtulmuş, “Özellikle belli süre basında hizmet etmiş olan arkadaşların, yeşil pasaportu almasının yararlı olacağı kanaatindeyim, yani özellikle yurt dışı seyahatleri bakımından ama bunun için partilerin tekliflerini olgunlaştırıp Meclise sunmaları lazım. Bizim açımızdan burada herhangi bir şey söz konusu değildir. Benim kişisel görüşüm budur. Zaten arkadaşlara da söyledim, medyayla da paylaştım.” dedi.
Kurtulmuş, bu konuyla ilgili henüz teklif gelmediğini belirtti.
“Bugünkü Meclis tablosunun uzlaşmaya daha yakın bir noktada olduğumuzu gösterdiğine inanıyorum”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Meclis çalışmaları başlar başlamaz yeni bir iç tüzük ve yeni anayasa çalışmasıyla ilgili geçen sene kaldıkları yerden devam etmeyi arzuladığını dile getirdi.
“Bir sonuç çıkacak gibi görüyor musunuz? Siyasi partilerde bu konuda istek, irade var mı?” sorusunu Kurtulmuş, şöyle yanıtladı:
“Çıkmak durumundadır. Şimdiye kadar yaptığımız görüşmelerde ‘Hayır, biz bu işe katılmıyoruz.’ diyen hiçbir parti olmadı. Bu görüşmelere başlarken şunun verdiği güvenle de başladım. Mecliste grubu bulunan, bulunmayan partilerimizin tamamı, ya seçim beyannamelerinde ya parti programlarında yeni anayasa tabiriyle ya da anayasada köklü değişiklik ifadeleriyle yer almış, yani zaten içeriğine girmeden bütün siyasi partiler anayasada bir değişiklik ya da yeni anayasa meselesini kendi parti programlarına, seçim beyannamelerine taşımış. Dolayısıyla bu, esasında ortamın normalleşmesi ya da işte daha nezih bir tartışma ortamının gerçekleşmesi, aslında anayasa görüşmelerinin sıhhati bakımından gereklidir. Anayasa görüşmelerinde bu farklı görüşler tartışılmaya başlandıkça bu, aynı zamanda siyasi davranış şeklini de daha olumlu hale dönüştürecektir.”
Kurtulmuş, “Anayasa konusunda bir uzlaşma havası var mı?” sorusu üzerine, “Bugünkü Meclis tablosunun ve siyasi dengelerin uzlaşmaya daha yakın bir noktada olduğumuzu gösterdiğine inanıyorum.” ifadesini kullandı.
Yeni anayasanın milletin sahipleneceği bir anayasa olması için 400’ün üzerinde milletvekilinin ittifakıyla büyük bir konsensüsün temin edilmesi gerektiğine vurgu yapan Kurtulmuş, anayasa konusunda toplumun farklı kesimlerinin görüşlerinin alınması için de bir çalışma yapacaklarını anlattı.
“Terör örgütünün yakın dönem için bir tehdit olmasını ortadan kaldıracağız”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, terörle mücadeleye ilişkin soru üzerine, fevkalade olumlu bir noktaya gelindiğine işaret ederek, “Terörle mücadeleyi sadece birkaç bin militanla yapılan mücadele olarak görmek büyük bir saflık olur. Türkiye, 40 yıldır PKK’yla mücadele veriyor. Sınırlarımızın içerisinde çok şükür bu mücadelede başarı sağlandı. Şimdi sınır dışında, yani terörü kaynağında bitirme stratejimizde de çok önemli sonuçlar alıyoruz. İnşallah orayı da bitirerek terör örgütünün yakın dönem için bir tehdit olmasını ortadan kaldıracağız.” değerlendirmesini yaptı.
Terör örgütüne Türkiye’den katılım olup olmadığına ilişkin soruya karşılık Kurtulmuş, “Terör örgütüne fiilen katılım neredeyse Türkiye sınırları içerisinde sıfıra inmiştir. Dışarıda terör örgütlerine daha aktif bazı ülkelerin verdiği güçler var ama çok şükür Türkiye, yakın çevresini güvenlik altına alarak bu süreci inşallah kapatacaktır. Terörle mücadeleyi yakın dönemde terör örgütlerinin Türkiye’ye zarar vermeyecek şekle getirilmesini temin edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
“Batı’nın güvenlik ihtiyaçları bakımından Türkiye, hala vazgeçemeyecekleri bir büyük müttefiktir”
Türkiye’ye yönelik silah ambargoları ve Eurofighter’ların satış sürecine ilişkin, “Bu konularda iyileşmeler beklenebilir mi?” sorusu üzerine Kurtulmuş, “Beklenebilir. Bu, onların tarafının özellikle dikkate alması gereken bir şey çünkü şunu çok net görüyorlar ki özellikle Batı’nın güvenlik ihtiyaçları bakımından Türkiye, hala vazgeçemeyecekleri bir büyük müttefiktir.” dedi.
Kurtulmuş, Türkiye’nin bir taraftan bu ilişkileri sürdürürken diğer taraftan kendi göbeğini kesmenin gayreti içinde olduğuna dikkati çekerek şunları kaydetti:
“Bazı müttefiklerimiz, Türkiye’nin nereye doğru geldiğini görüyorlar. Bu ambargoların arkasındaki esas neden, ortaya koydukları görünür gerekçeler değildir. Esas neden, görüyorlar ki eğer Türkiye böyle devam ederse Eurofighter’a da F-35’e de ihtiyaç olmadan kendi güvenlik ihtiyacı olan savunma sanayisi araçlarını kendisi üretecektir. Türkiye’nin özellikle savunma sanayisi alanındaki bu önemli gelişmelerini görüyorlar ve bundan dolayı da tedirgin oluyorlar. Türkiye’nin bu anlamda silah ve mühimmat bakımından kendi kontrollerinin dışında olan bir ülke haline gelmemesi için bu ambargoları arttırıyorlar. Hiç fark etmez, bazen ambargolar ülkelerin önünü açıyor.”
“S-400 ve F-35 konusunu çözülebilir gibi görüyor musunuz?” sorusu yöneltilen Kurtulmuş, Türkiye’nin etrafı ateş çemberine döndüğü için S-400’leri alma ihtiyacının hissedildiğini dile getirerek, Türkiye’nin savunma ihtiyacının başka ülkelerin direktifleriyle belirlenecek bir konu olmadığının altını çizdi.
Uyuşturucuyla mücadele ve şiddet olayları
Kurtulmuş, uyuşturucuyla mücadeleye ilişkin soru üzerine, bununla ilgili yasalardan kaynaklanan herhangi bir eksiklik varsa Meclisin gerekli çalışmayı yapacağını söyledi.
Batı’yla kıyaslandığında Türkiye’de uyuşturucu kullanımının oransal olarak düşük ama yüksek kaygı verici noktada bulunduğunu, gençlerin uyuşturucunun tesiriyle şiddet olaylarının içine girdiğini belirten Kurtulmuş, bunun yasal tedbirlerin ötesinde ortak bir anlayış ve topyekun mücadeleyle çözülebileceğini vurguladı.
Son dönemlerde yaşanan şiddet olaylarının sorulması üzerine Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Öğretmenlere, doktorlara karşı uygulanan şiddet, futbol sahalarında görülen şiddet. Bu işin tabii ki yasaları var. Burada uygulamada net, açık ve hızlı olmak mecburiyetindeyiz ki ‘Yaptım, yanıma kar kaldı.’, kimse böyle düşünmesin. Bu da gerçekten birlikte mücadele edilmesi gereken bir konu. Dünyanın her yerinde maalesef toplumsal şiddet dalgalarının artmakta olduğunu görüyoruz. Burada özellikle bazı grupların, kadınların, çocukların, bunların mutlaka özel olarak korunmasını sağlayacak mekanizmaların alınması gerekiyor.”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, 8 Ekim’de Mecliste yapılacak bilgilendirme toplantısının tekrar hatırlatılması üzerine, “8 Ekim’de Dışişleri Bakanı’mız ve Milli Savunma Bakanı’mız, TBMM’yi bölgedeki gelişmeler konusunda detaylı bir şekilde bilgilendirecek. Çok büyük ihtimalle partilerin vereceği önergeler doğrultusunda bu oturum, daha rahat konuşulabilsin ve dışarıya sızmasın gerekçesiyle kapalı oturum olarak gerçekleştirilecek. Bunun da önemli bir demokratik denetim mekanizması olduğunu söylemek isterim.” şeklinde konuştu.