Manisa’nın Salihli ilçesindeki Sardes Antik Kenti, Lidya Krallığı’nın görkemli başkentiydi.
Dünyada paranın ilk basıldığı yer olarak bilinen Sardes; Sart Çayı’nda yapılan altın madenciliği sayesinde zengin bir kent olarak biliniyor. Ayrıca ulaşım kolaylığıyla önemli bir ticaret merkezi haline geldi.
Sart yöresinin 5 bin yılı aşkın bir süredir çeşitli yerleşimlere sahne olduğu, Roma ve Bizans dönemlerinde de önemli bir yerleşim merkezi olduğu kazı çalışmalarından anlaşıldı. Sardes, yalnızca görkemli yapılarıyla değil, sahip olduğu tarihi mirasla da öne çıkıyor.
Günümüze kadar korunagelmiş olan dünyanın en görkemli İon düzeni tapınaklarından birine ev sahipliği yapan antik kent, korunmuş Roma yapıları içerisinde anıtsal bir hamam-gymnasium kompleksi ve antik dünyanın en büyük havrasına sahip.
Dünya Mirası listesine alındı
12 Temmuz 2025’te “Sardes Antik Kenti ve Bin Tepe Lidya Tümülüsleri” UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne Türkiye’den kaydedilen yirmi ikinci miras alanı oldu.
UNESCO listesine girmek, bu alanın yalnızca Türkiye’nin değil tüm insanlığın ortak mirası olduğunun kabul edilmesi demek. Manisa’nin uluslararası arenada tanınırlığının artmasını sağlayacak bir adım.
Ayrıca listeye alınan alanlar uluslararası koruma ve izleme mekanizmalarıyla destekleniyor. Bu da Sardes ve Bin Tepe’deki tümülüslerin korunması için güçlü bir güvence anlamına geliyor.
Tarihi eserlerin tamirinde köylü kadınlar görev alıyor
Tarihi buluntuların dikkatli ve titizlikle temizlenmesi büyük önem taşıyor. Kazı çalışmalarında bu işler için özel uzmanlar bulunsa da, Sardes’te bazı özen gerektiren detay işler için bölgede yaşayan köylü kadınlardan destek alındı.
Binlerce yıl toprak altında kalan devasa sütunlar bulunduğunda simsiyah haldeydi, sütunların uygun kimyasallarla temizlenmesi için uzmanların eğitim verdiği kadınlara istihdam sağlandı.
Yaklaşık 18 metre yükseklikte iskeleler üzerinde yıllar süren zorlu çalışmalar sonrasında sütunları ilk günkü haline getirildi.
“Pirinç ayıklar gibi taşları ayıklıyoruz”
Şimdiler bulunan mozaik kalıntılarının tamirini ve tamamlamasını yapan Emine Altan, “Bize böyle bir imkan sağladılar. Hepimiz bu köyün halkıyız. 4 yıldır mozaik işi yapıyoruz. Pirinç ayıklar gibi taşları ayıklayıp tek tek diziyoruz, ince bir iş. Tarihimize sahip çıkıyoruz” diye konuştu.
“Türkiye evimiz gibi oldu”
18 yaşında arkeolog olarak geldiği Sardes’te kazı başkanı olan Prof. Dr. Nicholas Cahill, yıllardır bölgede ekibiyle birlikte önemli çalışmaları yürütüyor.
Neredeyse tüm hayatı Manisa’da geçen Cahill, Türkiye ile arasındaki sıkı bağlardan bahsetti.
“Tüm ailem bir dönem Türkiye’de yaşadı, eğitimlerini burada aldılar. Birkaç sene de ailemle Ankara’da yaşadık. En küçük kızım İngilizceden önce Türkçe öğrendi. Türkiye evimiz gibi oldu, çok şanslıyız ve burayı çok seviyoruz.”