Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya Arkeoloji Müzesi’nde iade edilen eserlerin teslim töreninde yaptığı açıklamada, Burdur Boubon Antik Kenti kökenli Roma İmparatoru Septimius Severus’un başı ve yine Burdur’un Düver köyü kökenli 48 pişmiş toprak mimari levhanın iadesini gerçekleştirdiklerini söyledi.
Roma dönemi heykellerinin üstün örneklerinin olduğu antik kentin Anadolu topraklarından kaçırılan arkeolojik miras için dikkat çekici olduğunu belirten Ersoy, kentin özellikle 1960’lı yıllarda kaçak kazı faaliyetleriyle büyük zarar gördüğünü, pek çok eserin sahte belgeler ve köken bilgileriyle İsviçre üzerinden ya da doğrudan ABD’ye kaçırıldığını kaydetti.
“Eserler ülkemize dedektiflik hikayesini andıran çalışmalar sonucu kazandırıldı”
Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi ile Manhattan Bölge Savcılığı işbirliği sayesinde birçok Boubon kökenli eserin Türkiye’ye iade edildiğini anımsatan Ersoy, şöyle konuştu:
“Lucius Verus, Septimius Severus, Genç İmparator ve Giyimli Kadın heykellerinin yanı sıra İmparator Caracalla’ya atfedilen iki büst ve dönemin önemli şahsiyetlerine ait 5 baş ile 1 bronz kadın büstü Türkiye’ye yeniden kazandırılmıştı. Adeta bir dedektiflik hikayesini andıran çalışmalar sonrasında ülkemize yeniden kazandırılan bu iadeler, sunulan belgeler, görgü tanığı ifadeleri ve adli kriminolojik çalışmalar sayesinde gerçekleşti. Bakanlığımız ile Manhattan Savcılığı işbirliğinde yapılan geniş kapsamlı soruşturmalar ve iadeler de dünyada ciddi düzeyde yankı buldu, örnek oldu. Bu kez Danimarka’dan iadesini sağladığımız Roma İmparatoru Septimius Severus’un tasvir edildiği heykel başı ise Boubon Antik Kenti’nde 1960’lı yıllarda gerçekleştirilen kaçak kazılar neticesinde yurtdışına çıkarılan bu grup arasında yer almaktaydı.”
Bakan Ersoy, Prof. Dr. Jale İnan’ın milattan sonra 3. yüzyıla tarihlenen heykel başını yerinde inceleyerek Boubon kökenli olduğuna dair tespitlerde bulunduğunu ve o dönemlerdeki çalışmalarının ardından sunulan yeni kanıtlarla iade talebinin Danimarka’ya iletildiğini söyledi.
Glyptotek Müzesi’nin sunulan deliller ile kendi bilimsel incelemeleri doğrultusunda eseri “etik nedenlerle” Türkiye’ye iade etmeyi kabul ettiğini belirten Ersoy, “Herkes yıllar sonra yan yana görmekte olduğumuz baş ve gövdeyi yeniden ilk günkü haliyle, yani birleştirilmiş haliyle görmek istiyor. Bu konuda çok titiz bir çalışma süreci başlatmış bulunuyoruz. Antik dönemde, bu heykel gövdeleri son derece idealize bir şekilde yapılmakta ve tarih içinde imparatorların değişmesi gibi durumlarda farklı başların birleştirilmesiyle kullanılmaktaydı.” dedi.
Baş ve gövdenin ani ve hızlı bir müdahaleyle ayrım noktalarının birbirine oturtulmasının şu anda esere zarar verebileceğinden konservatörlerin bu süreci çok dikkatli analiz edeceğini vurgulayan Ersoy, zamana yayılan bir proje kapsamında çalışmayı ele alacaklarını, projenin sonucunu da bilim dünyası ve kamuoyuyla paylaşacaklarını dile getirdi.
Düver kökenli pişmiş toprak levhaların da iade edildiğini vurgulayan Ersoy, şöyle devam etti:
“Burdur’un Düver kökenli pişmiş toprak levhaları da yine 60’lı yıllardaki kaçak kazılar neticesinde yurtdışına kaçırıldığı ve dünya çapında koleksiyonlara girdiği bilinmekteydi. Milattan önce 6. yüzyıla tarihlenen levhalar Antik Pisidia kültürünü anlamamıza olanak sağlayan önemli arkeolojik veriler arasında kabul ediliyor. Bu vesileyle belirtmek isterim ki, dünyanın neresine kaçırılmış olursa olsun bu topraklara ait hangi eser varsa biz bu eserlerin izini sürüp ülkemize getirmekte kararlıyız ve bunu yapmaya devam edeceğiz. Bunu en temel sorumluluklarımızdan biri olarak görüyoruz. Artık koleksiyonerler ya da konunun uzmanlarının kabul ettiği bir gerçek var. Biliyorlar ki ellerinde Anadolu’dan yasal olmayan yollarla çıkarılmış bir arkeolojik eser varsa, Türkiye Cumhuriyeti gelip onu bulacak ve yasal yollarla iadesini ağlayacak.”
“2002-2025 yılları arasında 13 bin 282 eser iade edildi”
2025 yılında 14 önemli eserin iadesinin sağlandığını belirten Ersoy, 2024’te ise 1149 tarihi eserin bulup ülkeye geri getirildiğini ifade etti.
2018-2025 yılları arasında, 7 yılda 8 bin 967 eserin iadesini sağladıklarını dile getiren Ersoy, “Çingene Kızı Mozaikleri, Roma dönemi Zeugma kökenli stel, Kiliya tipi idol, Mustafa Dede tarafından istinsah edilen Kur’an-ı Kerim, Roma dönemi Lucius Verus Heykeli, Kybele Adak Heykeli görev süremizde iadesini sağladığımız eserlerden sadece birkaçı. 2002-2025 arasında iadesi sağlanan eser sayısı ise 13 bin 282’dir.” diye konuştu.
Eserlerin iadesinin yanı sıra yurtdışına kaçırılmadan müze envanterlerine girmesi için yürütülen çalışmalarda önemli bir mesafe kat ettiklerini aktaran Ersoy, Danimarka’dan eserlerin iade edilmesi sürecine katkı sağlayanlara teşekkür etti.
Danimarka’nın Ankara Büyükelçisi Ole Toft ise eserleri ait olduğu topraklara getirmiş olmaktan memnuniyet duyduğunu belirterek, levhaların Türkiye’ye ait olduğunun tespiti üzerine müze girişimiyle sürecin gerçekleştiğini söyledi.
Geçtiğimiz yıl Türkiye’yi 350 bin Danimarkalının ziyaret ettiğini ve bunların 200 bininin Antalya bölgesine geldiğini anımsatan Toft, Türkiye’nin her zaman Danimarkalı turistler için cazibe noktası olduğunu ve önümüzdeki dönemde daha fazla Danimarkalı turistin ülkeyi ziyaret edeceğini dile getirdi.